29-Uğur'un Nefes'i

5.7K 306 12
                                    



"Bizim oralarda 'seni seviyorum' denmez

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bizim oralarda 'seni seviyorum' denmez. 'Kurban olurum sana' denir."

Neşet Ertaş

Gözler önce bakardı ardından severdi, severse gönle düşerdi aşk. Dudaklarda mühürlenirdi. Sözleri dile dökmek zor olsa da bir yerden başlamak gerekiyordu. Altan tüm gizli kalan kelimeleri dökmüştü ortaya. Nefesim kesilmiş, elim ayağım titremişti. Derin düşünüyordu bu adam. Öte yandan her derin düşünen adam iyi olmazdı. İyi düşünen içi iyi olan derin düşünceleri adamlardandı. Her zaman bulmak kolay olmazdı böylesini. Bana denk gelmişti, Allah'a şükretmeliydim.

Gözlerim İstanbul boğazının eşsiz manzarasını izlerken yanımda kıpırdanan adam sıkıldığını belli ediyordu. Sabırsızdı.

"Gitsek artık." Diye mırıldandı. Artık ayrılmamız gerekiyordu. Bu güzel şehre veda etmek zor olsa da mecburduk. "Rivayete göre Galata kulesine kiminle çıkarsan onunla evlenirmişsin." Dediğinde gözlerimi boğazın eşsiz manzarasından çekip Altan'a baktım. O... Ne demişti?

Sözlerim boğazımda tıkalı kalmıştı. Dudaklarım oynasa bile dile dökülmüyordu sözcükler. "Bunu kim söylüyor?" diyerek yutkunarak sordum. Ellerini teslim oluyorum dercesine kaldırdı. "Ben demiyorum rivayet diyor." Diyerek hafiften gülümsedi. Bir şey söylemedim, boğaz manzarasına bakmakla kaldım. Altan da konuşmak istememişti ki gaza bastı. İstanbul bana büyük şeyler katmıştı. Tüm uygarlıklara ev sahipliği yapmış olan bu şehir peşine bir aşkı daha katmıştı.

Düşünceler aklımı karıştırıp dururken ne kadar zaman geçti bilmiyordum ama şehirlerarası otoyola çıkmıştık. Bolu'ya yaklaştığımızda hava kapanmıştı. Çevrede kocaman çam ağaçları yola kadar gelmek istiyordu ama önleri kesilen ağaçlar bize köşede selamlamakla yetiniyordu.

Geçen zaman boyunca Altan yorulmuş olmalıydı ki arabayı durdurup mola verdi. Bir şeyler yiyelim mi diye sorduğunda olur anlamında yanıtladım. Altan benzinliğin marketine giderken bende elimi yüzümü yıkamak adına benzinliğin lavobolarına gittim. Kapıyı çekip içeri girdiğimde önce aynada kendime baktım. Rutin işlerimi halledip çıktığımda buz gibi suda elimi yıkarken ellerim suyun altında hareketsizce kaldı. Su o kadar soğuktu ki hareket ettiremedim. Ellerime bakarken boş tuvaletten ses geldi. Kaşlarımı çatıp aynaya baktığımda yerimden sıçradım.

Üzerime doğru gelen adam ile birlikte geriye gitmeye yeltendim ama kalçam soğuk betona temas etti. Belki bağırsam Altan duyardı. Arkama geçip boynumu tuttuğunda elinden kurtulmak için çırpınsam da benden daha güçlüydü. Boğulmayacak kadar gevşek, kaçamayacak kadar da sıkı tutuyordu.

Aynadan gözlerimin içine bakarken bağırmak için dudaklarımı araladım. Boğazıma daha sıkı yapışması ile sesler boğazımda düğümlendi. "Tekin Güneş'in selamı var. Hani kolayca girip davetinde dans ettiğin adam var ya işte o. Altan'ı uyarmıyorum Eva'yı uyarıyorum dedi. Senin daha zeki olduğunu biliyor. Bu işin sonunda ikinizin öleceğini de, ayağını denk alsın diyor. Tekin Güneş'in hamurunda yenilmek yok, o hep kazanan taraftır. Unutma güzelim saf değiştirmek için geç değil." Derken aynadan kendime bakıyordum. Beyaz yüzüm nefessizlikten öyle kızarmıştı ki çığlık atmak istesem de olmadı. Adam beni bırakıp çıkarken bacaklarım tutmadı, soğuk yere oturdum. Öksürmeye başladığımda boğazımı kavradım.

Gökten Düşen Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin