Mutlu olmak, şu dünya üzerinde insanoğluna bahşedilen en güzel şeydi bana göre. Kimi zaman sıradan bir şeye mutlu oluyorduk bazen ise uzun zamandır beklediğimiz bir olaya. Mutlu olmak için sebebe ihtiyacımız yok aslında. Hani şu olursa mutlu olurum bu olursa mutlu olurum diye düşünmemize gerek yok. Umut mu arıyorsun, mutluluk mu arıyorsun? Parmaklarını bileğine daya ve mutluluğun ritmini hisset.Her uçuşum bana göre mutluluk sebebiydi. Kurtardığım onca insan mutluluk sebebiydi. Onlar yaşıyorlarsa mutlu olmam için sebep olmuştu bana da. Hayat kurtarmak o kadar yüce ve güzel bir duygu ki senin elini sıkıp bir teşekkür ederim deyişlerini bile o gün içerisinde mutlu olmana sebep oluyordu.
Mutlu olmak için sebep mi arıyorsun?
Nefes alıyorsun mutlu ol. Çünkü kendi nefes-alıp veremeyen birçok insan var. Bu en basit örneği.
Arama-kurtarmadan dönerken başımın dönmesi ve midemin bulanması ile helikopteri indirdikten sonra son bakımı Uğur'un yapmasını rica edip başım dönerken yalpalaya yalpalaya paraşüthaneye girdim. Uçuş çantamı ve kaskımı yere fırlattığım gibi elimi dudaklarıma kapayıp tuvalete koştum. Yolda birisine çarpmış olsam da önemsemedim ve tuvalete yetiştim. Sabah kahvaltıda ne yediysem çıkmıştı ve ellerim tir tir titriyor, alnımdan soğuk terler döküyordum.
Klozete eğilmişken ensemde topladığım topuzumdan kurtulan saç tutamlarını birisi tutup ban destek olurken midem boş olmasına rağmen öğürdüm. Derin bir nefes alıp titrerken arkamdakinin kim olduğuna bakmak uğruna başımı döndürdüm. Nefes korku dolu gözlerle bana bakıyor, omzuma dokunup destek oluyordu.
"Canım iyi misin ne oldu birden bire?" dediğinde kolumdaki saate bakarak saatin daha dokuz olduğunun farkına vardım. "İyi gibiyim. Bilmiyorum neden oldu." Dediğimde ayağa kalkmaya çalıştım. Titreyen bacaklarım buna mani olsa da destek alarak yerden kalktım. Ağzımı çalkalayıp lavaboya tutundum. Aynaya bakınca rengimin attığını gördüm.
Evliliğimizin üzerinden beş ay geçmişti ve her şey güzel bir şekilde gidiyordu. Nefes'in karnı gözle görülür bir şekilde görülmeye başlanmıştı. Beş aylık olan minik Şirin bize ben buradayım dercesine annesinin karnını tekmeliyordu. Aynadan Nefes'in karnına bakarken her şey yerli yerine oturdu. Parmaklarımla gün hesaplaması yaparken ellerim titremeye başladı. İnanamayıp tekrar tekrar saydığımda ise gözlerim şaşkınlıkla açıldı.
"Neler oluyor kızım ya? Ne hesaplıyorsun öyle hızlı hızlı?" diye sorduğunda yüzümün renginin atmasını önemsemeyip duvara tutuna tutuna lavabodan çıkıp yere fırlattığım kaskımı ve uçuş çantamı dolabıma yerleştirerek üzerimdeki uçuş tulumunu çıkarmaya koyuldum. "Kızım ne oluyor anlatsana." Dediğinde pantolonumu giyip hızlıca üzerime tişörtü geçirdiğim gibi sırt çantamı alarak paraşüthaneden çıktım. Nefes ne olduğunu anlamak istercesine etrafımda tur atıyor ama ben bir şey söylemiyordum. Dağılan saçlarımı açıp hızlıca atkuyruğu yaptım ve yanımda meraktan çatlamak üzere olan Nefes'i durdururdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökten Düşen Aşk
AdventureAşk bazen, acıyla tanışmanın diğer adıdır. Uçmaya kanat aramak değil, uçuruma kanatsız atlamaktır. O benim kurtarıcımdı. O benim kanadımdı. O Eva'ydı. O... Gökten Düşen Aşktı. ♥☆Dikkat edin gökten aşk düşebilir☆♥ 06.02.2016: #2 in Macera 09.08.2016...