"Derin hadi seni es geçtim sen kızsın seversin böyle şeyleri. Timuçin sen delirdin mi oğlum? Kız mısın sen saçını boyatıyorsun? Ya hayır tamam hadi boyatın onu da es geç lan sizin saçınız zaten civciv sarısı gibi ananıza çekmişsiniz deli divane misiniz gidip platin sarısına boyatıyorsunuz cidden anlamıyorum." Diye sitem ettiğinde Altan'ın koluna dokunup sakinleştirmeye çalıştım. Derin ve Timuçin'in saçlarını boyatması üzerine uzun bir nutuk yiyor olmaları normaldi. Saçları her ne kadar sarı olsa da gidip daha da beyazlaştırarak boyalamaları akıl karı değildi."Anne bir şey söylesene ya." Diye mırıldanan Derin'e bakıp ellerimi havaya kaldırdım. "Ben bir şey söyleyemem. Adam delirdi, haklı siz iddia kaybettiniz diye daha büyük bir şey isteseler yapacak mıydınız? Gidin şu binadan atlayın deselerdi o zaman ne yapacaktınız? Atlayacak mıydınız?" diye konuşmaya başladığımda Altan'dan kalır yanım yoktu.
"Ya Allah Allah on yedi yaşındayız biz yaptık işte bir şey bu kadar büyütmenin ne gereği var? Reşit olmamıza bir yıldan az kalmış bu ne baskı? Yemin ediyorum şu baskı başka hiçbir evde yaşanmıyordur." Diye sitem eden Timuçin'e bakıp sus diye işaret etsem de konuşmaya devam etti.
Altan kaşları çatık Timuçin'i dinlerken konuşmaya başladı. "Öyle mi Tim? Peki bakalım. Eva canım, wi-fi'yi sök." Dediğinde şoka uğradım. Wi-fi'nin sökülmesi demek üçüncü dünya harbinin çıkmasına eş değerdi. Derin ve Tim wi-fi olmadan yaşayamazlardı.
"Wi-fi'yi sök derken?" diye sordum şaşkınca. "Bildiğin sök. Çıkart prizden kablolarını kopar ne yapıyorsan yap. Timuçin'in deyimiyle 'reşit olana' kadar internetini cep telefonunun paketinden harcasın bakalım ne kadar yetecek 2 Gb internet. Telefonlarınızı almıyorum kalsın sizde. İnternet paketiniz bittiğinde kalın öyle görün reşit olmayı." Diyerek bahçeye çıktığında Derin kaşları kalkık şoka girmiş gibi derin derin nefesler alıyordu.
"Sanırım ölüyorum. Wi-fi yok mu? Allah'ım al canımı bu internetsiz dünya da yaşayamam." Diyerek beline kadar gelen düz sarı-artık platin rengindeki- saçlarını savurarak odasına koştu. Timuçin ise gözlerinin devirerek Derin'in peşinden gitti.
Yine olan bana olmuştu. İki arada bir derede kalmıştım.
**
Fırat, Melek, Nefes, Uğur, Onur, Bahar, Yusuf, Şirin, Asya ve Defne gelmişler bahçemizde mangal yapıyorduk. Erkekler mangalın başına toplanmış gençler şişe çevirmece oynarken bizde mutfakta yiyecekleri hazırlıyorduk.
Masaya geçtiğimizde Altan'ın eli yüzü kömür olmuştu ve hemen eve giderken Tim ve Derin'e sert bakışlar atmıştı. Herkes yakıştığını söylese de Altan yine öfkesini konuşturmuş beğenmediğini kesin bir dille belirtmişti.
Altan da masaya geldiğinde herkes birbiriyle konuşuyordu. Onur "E Yusuf sen nereyi kazandın bakalım?" diye sorduğunda Asya ve Defne kıkırdamaya başlamışlardı.
"Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Onur amca." Diye konuştuğunda Defne hemen atılıp konuşmaya başladı. "Ne hayır ne hikmetse herkeste Ankara'da okuyor hem de tıp. Tuhaf." Diye konuştuğunda Asya ikizinin sırtına vurduğunda Tim ve Derin kahkahayı basmışlardı.
"Helal ikizim helal. Düzgünce yemezsen öyle boğazında kalır işte."
"Yani her ne kadar farklı okullar da olsa salak değiliz neden aynı şehirde aynı bölümü okuduğunuzu tahmin edebiliyoruz canım." Diye konuşan Time öfke ile bakan Asya ve Yusuf kıpkırmızı olmuşlardı.
"Yalan mı?" diye sorduğunda önündeki meyve suyunu yudumladı.
"Ya baba kaçakları, hırsızları, azılı katilleri yakaladığınızda belli başlı işkence yöntemleriniz var mı? Varsa öğretir misin? Şu Timin üzerinde deneyeceğim." Diye öfke ile soluduğunda Derin öne atıldı.
"Hop hop on beş dakika önce doğan abime laf attırmam. İşkence hiç yaptırtmam. Adamın vagus sinirine basar gebertirim ha." Diye korumacı bir tavırla konuşmaya başladığında herkes kahkaha attı. "Vagus siniri İnanç abiden dipnot düşelim." Diye devam edip tabağındakileri yemeye devam etti.
"Onur amca ben sana bir şey söylemek istiyorum." Dediğinde Asya kaş göz yapmaya başlamıştı. "Baba boş ver saçmalayacak. Hem her insanın her söylediği ciddiye alınırsa bu dünya da yaşanır mıydı canımmm?" diye söylendiğinde Kurt kaşlarını kaldırdı. Bir şeyler olduğunu anlamıştı.
"Söyle Yusuf dinliyorum." Dediğinde Asya son defa Yusuf'a bakıp başını iki yana salladı.
"Onur amca ben Asya'yı seviyorum ve aynı yerde aynı bölümleri kazanmamızdaki olay bu. Ben Asya'yı çok seviyorum. Bu yüzden dört yılımızı başka şehirlerde harcamak istemiyorum. Ondan ayrı kalınca benim canım acıyor. Aklım ona gidiyor ne yapıyor ne ediyor diye düşünmekten kafam patlama raddesine geliyor. Bu yüzden Gazi Üniversitesi yazdım. Şimdi sana söylüyorum senin de haberin olsun istiyorum. Ondan ayrılamam amca. Ben Asya'yı çok seviyorum. Ben aşkı anne ve babamdan öğrendim." Diyerek Fırat ve Meleğe baktı. "Yaşamama gerek kalmadı aşkı öğrenmek için her dakika her saniye onların aşkı bana öğretti. Hemen yanı başımda en büyük aşklardan bir tanesi vardı. Romeo ve Juliet de kimmiş Fırat ve Melek varken. Anne ve babamdan öğrendiğim aşkı Asya'nın gözlerine bakınca anladım. Dedim varmış cidden. Bazıları diyor ya aşk yok diye kuru iftira var amca var. Ben şu yaşıma kadar Asya'nın gözlerindeki parıltıyla büyüdüm. Her zaman onu nasıl mutlu edebilirim diye düşündüm. Ben bu kadar severken izin ver amca. Lütfen." Dediğinde gülümsedim. Asya'nın gözleri yaşlı babasına bakarken Kurt kızına kollarını açtı.
"Ulan Yusuf ağlatacaksın vallahi tamam sus ya baksana kızım bile ağladı sende seviyorsun değil mi Asya?" diye sorduğunda kollarındaki Asya başını evet anlamında salladı.
"Aman Tanrım sanırım ağlayacağım." Diye mırıldandı Derin. "Allah'ım bize de böyle bir aşk ver Yarabbim." Diyerek ellerini yukarı kaldırıp dua edip yüzüne sürdü Şirin. Uğur kıskanç baba moduna girişip gözlerini kısarak kızına baktı. "Ne baba? Evde mi kalayım?" diye konuştuğunda Uğur kahkaha atıp kızını bacaklarına oturttu. "Kızım boş ver sen bunları. Ben sana aşkların en güzelini bulacağım. Aynı benim gibi pilot olacak damadım. Gökte uçarken yerde bekleyeni olsun hıyarın." Dediğinde herkes kahkaha attı.
"Yalnız olmayan damadına laf sokuyorsun umarım farkındasındır." Diyen Altan'a biliyorum dercesine kafa salladı.
"En güzel aşk uçarken sesini duyduğun aşktır." Diye gökyüzüne baktı Uğur.
"En güzel aşk ölüme giderken şifa bulmaktır." Diye Meleğe baktı Fırat.
"En güzel aşk görevde olandır." Diyerek Bahar'a baktı.
"Hayır, hepiniz yanılıyorsunuz. En güzel aşk Gökten Düşen Aşktır." Dediğinde Tim, Derin ve ben bir anda evimizin babasına sarıldık.
O zaman masallardaki güzel son ile bitirelim.
Ne demişler gökten üç elma düştü. Biri bize, biri size, biri de yazarın başına.
__
Hepinizi Ölüm Kokusuna davet ediyorum.
Mutlu, huzurlu, sağlıklı günler. Kendinize çok iyi bakın. Kocaman sevgiler saygılar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökten Düşen Aşk
AventureAşk bazen, acıyla tanışmanın diğer adıdır. Uçmaya kanat aramak değil, uçuruma kanatsız atlamaktır. O benim kurtarıcımdı. O benim kanadımdı. O Eva'ydı. O... Gökten Düşen Aşktı. ♥☆Dikkat edin gökten aşk düşebilir☆♥ 06.02.2016: #2 in Macera 09.08.2016...