Kahveleri yaparken ellerim titriyordu. Sakin olmaya çalıştıkça olmuyordu. Nefes ve Melek yanımda bana destek olurken içeride Altan, Kurt, Savaş, İlke, İnanç, Engin, Bahadır, Bahar, Ahenk vardı. Kısaca söylemek gerekirse birim toplanıp bizim eve gelmişlerdi. Evlenme haberimizi duyan Fırat yüzünü buruşturup 'ben senin turşunu kuracaktım.' Modundaydı. Balayını kesip bizim için gelmişlerdi. Her ne kadar gelmemelerini söylesem de 'sen benim bir tanecik kardeşimsin herhalde geleceğim.' Diye beni azarlayıp ağzımın payını vermişti.Kahveleri hazırlarken heyecandan tırnaklarımı kemirmekle meşguldüm. Annem de Nefes'e ve Meleğe güvendiğinden dolayı beni onlarla bırakmıştı. Nefes tırnaklarımı kemiriyorum diye sürekli olarak elime vursa da yapabileceğim bir şey yoktu. İnsanı kaç defa istemeye gelirlerdi ki?
Kahveleri hazırlayıp tepsiye yerleştirdiğimde en arkadakini özenle ayırdılar. Ne yapıyorsunuz dememe kalmadan tuzu kahvenin içine boca etmişlerdi. "ya nasıl içecek ki Altan?" diye sorduğumda bana dik dik baktılar. "kızım o kadar üst üste evlenmeler oldu neden olduğunu hala öğrenemedin mi?" diye sorduğunda oflayıp başımı salladım.
"Bak yavrum içine tuz dökmen bir şey ifade etmez o kahveyi Altan'ın paşa paşa içecek olması senin her şeyine katlanabileceği anlamına gelir ki bu tuzlu kahveyi içmezse sana verdiği değeri anlarsın. Anladın mı canım?" diye sorduğunda başımı evet anlamında salladım.
Derin bir nefes alıp tepsiyi aldığım gibi içeriye gidip büyüklerden dağıtmaya başladım. En son Altan'a geldiğinde ise kahveye bakışlar atıp neler oluyor dercesine kaşlarını çattı. Yok bir şey diye dudaklarımı oynatıp kahveyi tepsiden almasını bekledim. Kahveye korku dolu bakışlar atarak içmeye başladı. Tepsiyi kucağıma alarak annemin yanına oturduğumda gülümsedi.
Altan kahveyi içerken esmer yüzü kırmızıya geçti. Bana öldürücü bakışlar atmaya çalışırken grubun lideri konumundaki Kurt konuşmaya başladı.
"Efendim sebebi ziyafetimiz belli. Lafı uzatmadan direk konuya geleceğim. Allah'ın emri Peygamberimizin kavliyle kızınız Eva'yı kardeşim Altan'a istiyoruz." Dediğinde başımı eğdim.
"Eva bitanem sen Altan ile evlenmek istiyor musun?" diye sorduğunda babama baktım. Başımı evet anlamında sallayıp Altan'a baktığımda gülümsedi. Fırat rahat durur mu? Hemen atladı konuşmaya. "Eğer kardeşimi üzersen yemin olsun seni öldürürüm Altan Deniz." Dediğinde babam sakin ol dercesine boğazını temizledi.
"Kusura bakma baba. Eva yuvadan uçarken pek sakin olamadım." Dediğinde Melek ona destek verircesine elini sıkıp gülümsedi.
"Eva'nın rızası olduğuna göre bize hayırlı olsun demek düşer. Mutlu olmayı hak ediyor benim kızım." Dediğinde gülümsedim.
"Efendim yanlış anlamazsanız ben yakın bir tarihte evlenme taraftarıyım. Bu konuda sizin için bir problem olur mu?"
"Şimdi baştan anlaşalım Altan oğlum." Babam Altan'a oğlum dediğinde gözle görülür şekilde yutkundu. "Bize efendim demene gerek yok. Biz artık senin anne ve babanız." Dediğinde Altan başını eğdi. Yanlış şekilde söylemişti babam, gözlerimi yumdum. Sözü Kurt devraldı.
"Biz yani Altan ve ben yetimhanede büyüdük. Bu yüzden bizim için 'anne ve baba' kelimelerini kullanmak kolay gelmeyecektir. Beni yanlış anlamayın sadece bu kadar kolay bir şekilde hitap edemeyeceğimizi belirtmek istiyorum." Dediğinde babam başını salladı.
"Asıl siz kusura bakmayın. Bunu bilmiyordum. Ve istediğiniz zaman hazırlıklara başlayıp düğün tarihini belirlersiniz." Dediğinde Altan başını kaldırdı. "E hadi öpün bakalım elimi." Dediğinde herkes gülümseyerek ayağa kalkmış birbirimize sarılıyorduk. Babamın elini öptüğümde alnıma bir öpücük kondurdu.
"Güzelce yaşa kızım." Dediğinde başımı salladım ve sarıldım.
****
Çimenlere uzanmış karanlık gökyüzüne bakıyordum. Askeri üste şu anda bulunmam saçma olsa da eve gitmeyip pistin en ücra köşesine geçip kaskımı ve çantamı yanıma bırakmıştım. Şu zamanlarda o kadar mutluydum ki sanki her şey bozulacak gibi hissediyordum, bunun sebebi her türlü kötü şeylere alışmış olmamdı.
Yıldızlara bakarken yanağımda hissettiğim öpücük ile şaşkınlığa uğradım. Altan kamuflajını giymiş yanıma uzanmıştı.
"Korkuttun." Dediğimde gülümseyip elimi öptü. "burada ne yapıyorsun güzelim?" diye sorduğunda gözlerimi yıldızlardan ayırmayıp konuştum.
"Her şey fazla güzel Altan. Sanki... Bozulacak gibi. Mutluluğumuzun bozulmasından korkuyorum." Dediğimde kolunun üzerinde dikelip bana baktı.
"Böyle düşünmen için bir sebep yok. Ben buradayım, sen yanımdasın, mutluyuz. Olay bitmiştir. İrdelemeye gerek yok. Biz mutlu olmayı fazlasıyla hak ettik, hem geç kaldık bile diyebiliriz. Uğur ve Nefes evlendi, Fırat ve Melek evlendi. Etrafımızdaki herkes evlendi kızım bir biz kaldık." Dediğinde güldüm.
"Böyle gül işte. Sana gülmek çok yakışıyor. Asma yüzünü." Dediğinde başımı salladım.
"Neden üzerinde kamuflajın var?" dediğimde "Savaşla beraber keşif görevi vardı." Diye yanıtladı.
"Beni bırakmayacaksın değil mi?" diye sorduğumda kaşlarını çattı. "Seni bırakmam için dünyanın ters dönmesi gerek Eva. Hem artık eskisi kadar çok sık göreve çıkmıyorum. Benim için endişelenme güzelim." Diyerek alnıma derin bir öpücük kondurdu.
"Mutlu olmayı hak ettik Eva. Hem de fazlasıyla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökten Düşen Aşk
AventureAşk bazen, acıyla tanışmanın diğer adıdır. Uçmaya kanat aramak değil, uçuruma kanatsız atlamaktır. O benim kurtarıcımdı. O benim kanadımdı. O Eva'ydı. O... Gökten Düşen Aşktı. ♥☆Dikkat edin gökten aşk düşebilir☆♥ 06.02.2016: #2 in Macera 09.08.2016...