1-Siz Kimsiniz?

48.7K 1.4K 350
                                    

Multimedia: Yüzbaşı Altan Deniz

Başladığınız tarihi ve saati buraya yazar mısınız?


Yıllar öncesi

Yüzü gözü kan içinde olan bir gençti. Vücudu morluklar içindeydi. Yaptığı hatalardan dolayı çok acılar çekmişti ve çekmeye de devam ediyordu. Çok kötü bir şekilde dayak yemişti.

"Geçmişinde yaşadıklarının seni hayal kırıklığına uğratmış olduğunu biliyorum. Biz yeni bir başlangıç yapmaya hazırlanıyoruz."

"Şu halime baksana. Ne başlangıcından bahsediyorsun sen? Tutsak ettiniz beni. Ne istiyorsunuz benden?" ellerinin bağlı olduğu zincirleri çekiştirdi fakat işe yaramadı. Bu takım elbiseli adam ne zırvalıyor diye düşündü.

"Bizimle çalışmanı."

"Sen ne çalışmasından söz ediyorsun? Görmüyorsun galiba bunu bana yapan sizsiniz ellerimi kollarımı bağlayan. Beni sirk hayvanı gibi eğitmeye mi çalışıyorsunuz he?"

Adam, gencin etrafında dolanmaya başladı. Karşısına geçti ve yaralarına baktı. Pek de ciddi gibi görünmüyordu fakat her yeri mosmordu. Buradaki adamlar yapmıştı ona her şeyi. Ayarı kaçırmışlar diye düşündü.

"Öldürmeyen yara güçlendirir. Bunu unutma. Ne kadar güçlü olduğunu, ne kadar zeki olduğunu biliyorum. Hacettepe üniversitesi jeoloji mühendisliği okumuş olduğunu, yüksek bir IQ ye sahip olduğunu, hiç arkadaşının olmadığını. Küçük yaşlarda evlatlık alındığını. Daha duymak ister misin?" dişlerini sıkarak adama baktı. Onun geçmişini nasıl bu kadar iyi bilebilirlerdi ki?

"Beni bu kadar iyi nasıl tanırsın?"

"Ben her şeyi bilirim Altan. Bu ülkeye benden habersiz birisi bile giremez." Bu adam kendisini ne sanıyordu. Ortalıkta ona hizmet edecek köpekler vardı acaba beni de mi istiyor diye düşündü. Ama neden bu kadar uğraşsın ki? Hepsi hemen kabul edecek tiplere benziyordu.

"Ne görevinden bahsediyorsun?" madem bir işe başlayacaktı nasıl bir iş olduğunu bilmeliydi. Şimdiye kadar çokta faydalı işler yapmamış olsa da kendini bataklığın dibine girerken hayal etmemişti. Umarım akıbetim öyle olmaz diye düşündü.

"Söyleyebileceğim şeyler şunlar; asi ilan edilip kurumlarımızdan ilişkiniz kesilecek. Resmi hiçbir kimliğiniz, devletle bağınız, ilişkiniz olmayacak." Adam bunları anlatırken etrafında dolaşmaya devam ediyordu. O kadar kudretli duruyordu ki adeta yıkılmaz bir duvar gibiydi. Altan'da bunun farkına varmıştı.

"Görev ne?"

"Ancak görevi kabul edersen görevin ne olduğunu sana söyleyebilirim. Unutma bu işin sonunda hapiste çürümekte var ölümde. Ve yine unutma ki bize karşı gelirsen yakınında olan herkesi öldürürler. Hatta selam verdiğin kişiler bile hayatta olmaz." Ölmekten korkan kimdi. Hayat zaten ona bir ölüm gibi geliyordu uzun zamandan beri. Rüzgâr onu nereye savurursa oraya gidiyordu. Bu geminin bir kaptanı yoktu. Eğer böyle devam ederse bir akıntıya savrulması an meselesiydi. Dümenin başına geçmenin tam zamanıydı.

"Ne iş yapacağımı söylemeden görevi kabul etmemi bekliyorsunuz. Hadi ama beni aptal mı sandınız?"

"Senin aptal olmadığını çok iyi biliyorum. Gizli bir serviste çalışacaksın. Eğer verilen görevlerde başarılı olursan devletle ilişkini tekrar sağlayabiliriz ama bu tabi ki de sana bağlı." Kısa bir süre durakladı. Şimdiye kadar kimse ona gel bir gizli serviste çalış dememişti. Böyle bir şey beklemiyordu.

"İstihbaratçı mı olacağım?"

"Bir nevi."

"Ben istihbaratçı falan olmam." Düşünmeden kestirip attı. Bir kediyi köpeğe kovalattırırlardı daha iyi. Özgür bir adamdı Altan şimdiye kadar canı sıkıldıkça şehir değiştirmiş kafasına esen şeyi yapmıştı. Bir istihbaratçı olmak onu bir hayli zorlayabilirdi.

"Sana Gündüz Güneş'i tanıyorum desem. Onun nasıl biri olduğunu biliyorum. Onun ölümünden sonra ne kadar yalnızlaştığını, ne kadar çaresizleştiğini. Tekrar güçlenmek istemez misin?" adam bunları anlatırken etrafında dolaşıyordu. Sanki bir boksöre sen kazanırsın diyen sen yaparsın diyen antrenör gibiydi. Onun damarına basıyordu.

"Onu nasıl tanıyorsun?" bağlı olduğu çelik zincirleri daha çok çekiştirdi, hiçbir şey yapamayınca daha fazla dayanamadı ve adamı tekme attı ve duvara yapıştırdı. Adam yaptığı bu hareket karşısında takım elbisesini düzeltti ve gülümsedi.

"Söylemiştim. Benden habersiz bu ülkede kuş bile uçmaz."

"Lanet olsun nasıl bir b*k çukuruna düştüm ben? Ne yapmamı bekliyorsunuz önünüze diz çökmemi mi? Ben bunu yapmam."

"Hadi Altan kabul et ve bize katıl."

"Siz kimsiniz?"

"Milli İstihbarat Teşkilatı."

Gökten Düşen Aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin