''Özür dilerim.''

12K 410 19
                                    

Yorumlar votelar harika! Çok çok teşekkür ederim. Uzun yazmayı deniyorum dün bölüm paylaşamadım bu yeterli olmazsa bu gün bir daha paylaşmayı düşünebilirim. İyi okumalar :)

Multimedia Alara.

Yok artık!

Penceremi açık bırakacakmışım.

Filmden mi çıktın sen ya? Bir de artist artist konuşması yok mu? Egoist!

''Ordan bakınca salak gibi mi duruyorum?!'' bağırmamaya özen göstererek kükremiştim. -o nasıl oluyorsa şdsljskfd-

''Isırmam.'' göz kırptı.

Öbür gözüne yumruk atıp onu da kapatasım vardı. Öyle sinir ederdi bu çocuk insanı.

Pencereyi kapatıp içeri girmeye hazırlanırken söylediği şey yerimde durmama sebep oldu.

''Özür dilerim.'' sesi mırıltıdan farksızdı ama o aşağıda ben ise yukarıda olmama rağmen onu duymuştum. Sanki duymak istediğim buymuş gibi duymuştum.

''Ne için?'' aptalı oynuyordum.

Bana 'ciddi misin?' bakışını atıp iç çekti.

''Bilirsin, sana bağırdığım, kolunu sıktığım için.''

Bu sefer daha derin bir iç çekerek devam etti. ''Gelebilir miyim?'' yalvarır gibiydi.

İçime birşey oturduğunu hissettim. Yine safı oynuyordum, yine salağı oynuyordum. Ben hiç akıllanmaz mıydım?

Ama hayır.

Beni kandırmasına izin veremezdim.

''Hayır.'' sesimin sert ve kararlı çıkmasına sırıtmamak için dudaklarımı birbirine bastırdım.

''Tekrarlıyorum, ısırmam.''

''Ne için gelecek mişsin?'' çemkirdim.

''Konuşmalıyız..'' dedi çaresizce.

Cevap vermeden pencereyi aralık bırakıp banyoya geçtim. Aynada kendime baktım.

Annem veya babam bunu duysa beni evlatlıktan reddederlerdi. Evet evet kesinlikle yaparlardı. Ama diyeceklerini duymam gerekiyordu. Bana özür dilemesinden daha keyif veren birşey varsa o da çaresizliğiydi.

Banyodan çıktığımda penceren sarkan ayağı görmezden gelip yatağımın üstüne oturdum. İki bacağını da içeri soktuğunda pijamalarımı süzdü. Kızararak olduğum yere iyice sindim.

Ben biraz önce odama bir erkek almıştım? Hayatında doğru düzgün erkek arkadaşı bile olmamış ben? Yaptığım şeyi idrak ettiğimde panikledim. Ama benim rahat olduğumu düşünmesini istiyordum. Ne söyleyecekse söyler sonra da çekip giderdi. Ayrıca annemlerin evde olduğunun izlenimini vermeliydim. Yoksa gitmek bilmeyebilirdi ve ben ona hala güvenmiyordum.

''Ne söyleyeceksen söyle. Ailemin seni duymasını istemiyorum.'' kötü bir yalancıydım. 'Ailemin' derken sesimin titremesine engel olamamıştım. Anlamasın, lütfen lütfen!

''Siz kızlar, cidden salaksınız. Cidden senden özür dilediğimi mi sandın?!.'' kahkahası evi inletti. Söylediği şeyi idrak etmem bir kaç saniyemi aldı ve artık çok geçti.

Seni salak!

Seni saf!

Seni beyinsiz!

Evine bir erkek aldın ve şimdi seni bir güzel becerecek!

Düşüncelerimi okumuş gibi sırıttı. ''Evet, yapacağım. Bu kişinin ben olduğum için şanslısın.''

Korku beni ele geçirirken sinirden, salaklığımdan, utançtan kıpkırmızı olduğumdan emindim.

Ben korku krizleri geçirirken 3 büyük adımda yanıma yanaşıp bacaklarımdan tuttu.

Hayır!

Hayır!

Aynı şeyi tekrar yaşayamam. Olamaz, olmamalı. Önce bu sapığın arkadaşından şimdi de ta kendisinden aynı şeyi yaşayamam.

''Yapma! Uzak dur benden!'' öyle kötü bağırıyordum ki boğazım yırtılacak sandım.

''Şşşt. Ailen duyabilir.'' parmağını nazikçe dudağımın üstüne yerleştirdi.

Biliyordu, evde olmadıklarını biliyordu. Birazdan bu sapık orospu çocuğu tarafından tecavuze uğranacaktım ve yine aklıma kim geliyordu?

Tutku.

Bu olanlar hep onun yüzündendi. Saflığım, merhametim yüzünden onu kaç kere affetmiştim. Yine aynı şey onun başıma açtığı bela yüzünden oluyordu.

''Uzak dur benden! Bak bağırırım!'' titreyerek uzaklaştım. Bacaklarımla ona doğru tekmeler savuruyordum ama bu sadece onu daha fazla güldürüyordu.

Kahkahası evde yankılanırken gözümden akan bir damla yaşı o görmeden sildim.

''Acımayacak. Söz veriyorum.''

Kelimeler ağzımdan çıkmıyordu. Sanki biri dilimi koparıp atmış gibiydi. Daha da kötüsü ne yapacağımı da bilmiyordum. Ya da ne diyeceğimi. Hayvan takmış kafaya beni, alacak!

Çareyi yalvarmakta bularak çaresizce mırıldandım. ''Yalvarı.. Yap.. Yapma. Lütfen!''

Tuttuğu bacaklarımdaki eller gevşedi. Bir kaç saniye bir şey söylemeyip suratımı inceledi.

Bu kadar kolaymıydı?

Suratımı incelemeye devam ederek bacaklarımı tamamen bıraktı. Tek kelime etmeden pencereden ayağını sarkıtıp çatıya atladı.

O bacaklarımı bırakana kadar ağladımı bile farkında değildim. Yaşlar gözlerimden durmaksızın akıyordu. Ağlamıyordum, inliyordum resmen.

Çimlere atladığını duyunca bu sefer sevinçten hıçkırmaya başladım.

Gitmişti, bana dokunmadan gitmişti..

Daha da önemlisi neden?

Oyun mu oynuyor şimdi bu çocuk? İstese yapardı, ağladığımda ne değişmişti?

Zaferle göz yaşlarımı silip penceremi sıkıca kapadım. Banyoya girip suratımı iyice yıkadıktan sonra böyle bir ağlamadan sonra yarın izleri kalacağına emindim.

Yarını da atlatırsam bu piçi 2 gün görmeyecektim.  2 koca gün ondan uzakta bana ilaç gibi gelecekti. Girdiği anda hayatımın içine etmişti. Bu gece bardağı taşıran son damlaydı.

Bu gece bu yaptığının -neredeyse- hesabını soracaktım.

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin