Vuhu, kaç ay olmuş ya! İnternet yasağım derslerim falan yaz bittiğinde bende bitmiştim! Hala okurum varmı bilmiyorum ama ben döndüm :) Çok çok özür dilerim bekleyenlere! Bir sonraki bölüm final olucak haberiniz olsun istedim :)
Kelimeler boğazımda düğümlenmişti sanki. Hiç birşey söyleyemiyordum, kelimeler bir türlü dışarı çıkmıyordu.
''Anladın mı?'' dedi gözlerime bakıp.
Bunun anlamı neydi? Sana aşık olmayacağım derken? Üzülmelimiydim yoksa sadece diğer söylediklerine mi odaklanmalıydım?
''Sadece sen olacaksın.''
Kelimeler yanıp sönüyordu sanki. Derin bir nefes aldım.
''Bu iyi birşey mi?'' dedim yavaşça.
Omuz silkti ve nefesini dışarı verdi. ''Bilmiyorum tamam mı? Nasıl algıladığına bağlı.''
''Çok karmaşıksın.'' oturduğumuz bankta arkaya yaslandım.
Gülümsedi. ''Hey, bunun anlamı seni istediğim zaman öpebilirim. Harika olacak.'' iki elini de kavuşturup birbirine sürttü.
''Bir ilişki hakkında hiç birşey bilmiyorsun değil mi?'' dedim bıkkınlıkla.
''Bunun anlamı sana istediğim zaman sarılabileceğim, öpebileceğim değil mi? Ah, birde elini tutacağım aşkım, hayatım bla bla.''
Gözlerimi büyüterek ona döndüm.
''Ah! Bunu ciddiye bile almıyorsun!'' dedim şaşkınlıkla.
''Hayır, hayır öyle değil.'' beni kendine çekip kollarını sardı.
Onu ittirip suratına baktım. ''Sana nasıl güveneceğim?''
''Bu da ne demek? Ben güvenilmez miyim?'' dudak büktü. Bu haliyle onu öpmek istesemde kendimi topladım.
Ciddi bile değildi. Dalga geçiyordu ve güvenilecek son insandı. Ona güvenmek istiyordum. Ama size ''sana aşık olmayacağım.'' diyen biriyle birlikte olur muydunuz? Bunun öylesine birşey olduğunu bilerek elini tutabilir misiniz? Bu şekilde devam etmesi zordu.
Tamam, onu kendime aşık etmeyi falan düşünmüyordum ama bunu direk olarak söylemesi bende soru işaretleri oluşturmuştu.
Daha da önemlisi canımı yakmıştı. Hiç birşeyin canımı yakamayacağını düşünürdüm. Genelde umursamazdım.
''Evet, güvenilmezsin. Bir anda yok oluyorsun, bana aşık olmayacağını söylüyorsun, her gün başka bir kızlasın.''
''Sana beni değiştiremezsin demiştim.'' dedi yavaşça.
''Bu değişim değil, bu... bu daha normal biri olma diyelim.''
''Ben normal değilim.''
Haklıydı. Kesinlikle değildi. Bir kere normal insanlar bu kadar yakışıklı olmazdı, değil mi? Bu kadar güzel bir gülüşe de sahip olduklarını düşünmüyordum.
Bu söyleyeceklerim canımı yakacak olsa da gözlerimi yavaşça kapadım. Sağ gözümden akan bir damla göz yaşını hızlıca silerek bacaklarımı ona çevirdim. Bacağım bacağına temas edince içim ürperdi.
''İstemiyorum. Böyle olmasını istemiyorum.''
Dudağının kenarı yavaşça yukarı kalktı. ''Evet bu komikmiş. Tamam şimdi ne yapmam gerekiyor? Hayır bebeğim, hayır bunu başarabiliriz mi demem gerekiyor? Gerçek bir erkek arkadaş gibi sana çiçekler almam mı gerekiyor?'' kafasını yana çevirerek güldü.
Ciddi olmayı bir saniye için başarabilir mi diye düşündüm.
''Bir 'erkek arkadaş' değilsin. Bu yüzden bu şey... her neyse başlamadan bitirelim.''
Gözlerindeki parlamanın söndüğünü, yerini kızgınlığa bıraktığını görünce kendimi buna hazırladım.
''Ne? Beni istemiyor musun? Sana seninle çıkacağım diyorum!'' sinirden boynundaki damarların belirginleşmesini izledim.
''Egondan bir saniye önünü görebiliyor musun merak ediyorum! Evet seni istemiyorum. Başta neden istedim onu da bilmiyorum! Ama eminim ki şu anda istemiyorum.''
Güldü, güldü ve sonra bunlar kahkahaya dönüştü. Yavaşta oturduğumuz banktan kalktı.
''Sen bilirsin.'' dedi ve kahkahası kesilmeden sahil yolunda yürümeye başladı.
Bir süre gözden kaybolmasını izledim. Sonra bir kaç damla göz yaşının gözlerimden akmasına izin verdim.
Bunun böyle olacağını biliyordum. Ağlamanın lüzmu yoktu. Sessizce oturduğum banktan kalkıp evin olunu tuttum.
''Bitti.'' diye düşünmeden edemedim. ''Bitti.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Teen FictionAlara bir suçluydu. Eğer en yakın arkadaşının sevgilisini çekici bulmak bir suç olsaydı.