Bu aralar bölüm yayınlama düzenim alt üst oldu. Ama telafi etmeye çalışıcam inşallah.
Multimedia bu sefer Tutku olsun dedim. Merak eden varsa bu da Tutkuu :)
Ayrıca bölüm parçasını da dinleyin bebeğimin yeni şarkısı, favorim haline geldi :) Yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen, seviyorum sizi iyi okumalar :')
''Evet.''
İnanç ve lunapark?
Bizim bar çocuğu eğlence çocuğu olmuştu anlaşılan.
''Ne zamandan beri lunaparkta takılıyorsun?'' dedim şaşkınlıkta.
''Lunaparkta takılmıyorum güzellik.'' omuz silkti.
Cevap vermemeyi seçerek hız trenine diktim gözlerimi. Bu 2. gelişimizdi, ilk gelişimiz olaylı geçmişti. Bana beni istediğini söylemişti.
Bunu hatırlayınca yüzümü buluşturdum.
''Binmeyi düşünüyor musun?''
Hız treninin önünde dikildiğimizi fark etmemiştim bile. Öyle dalgındım ki.
''Ah, evet.'' mırıldandım.
Hız treninde İnanç'ın yanındaki yerimi aldım.
Neyseki böyle şeylerden korkum yoktu, her zaman cesur biri olmuştum. Ama konu İnanç olunca, hayır.
Hız treninin hareket etme sesi afallamamı sağladı.
''Korkucağını bilseydim bindirmezdim.'' alayla sırttı.
Ben ve korkmak? Birazdan kız gibi bağıracak olan İnanç'a pis pis sırıttım.
''Rüyanda görürsün.''
Gülümsemesi yayıldı.
''Bir daha binmeyeceğiz!'' titreyen ellerimi saçlarıma geçirdim.
Kahkası titrememi arttırdı. Bu kadar güzel gülmemelisin İnanç Atak.
''Filmlerdeki gibi sana sarılmamı mı istersin? Korkak tavuk!'' gülümsemesi dolgun dudaklarını ince bir çizgi haline getirmişti. Korkak tavuk mu? Cidden mi? Kaç yaşındayız biz, 8 mi?
''Kalsın!'' dil çıkardım.
Kendine olan güveni gülümsememi sağlıyordu. Bu kadar baş belası olmasa, heryerden çıkmasa her bok bulaşmamış olsa bu kadar güven fazla derdim. Ama ben buna artık kendini beğenmişlik diyordum.
Midemin guruldamasına suratımı buruşturdum. Adam akıllı birşey bile yiyemeden evden fırlamıştım. Neden? Bu öküzün bana yaptıklarını telafi etmesi için.
Gereksiz.
''Açım ben.'' dedim kısık bir sesle.
''Girişte bir pizzacı olması gerekiyordu. Yürü.''
'Yürü' öküzün ötesinde birşeysin, kesinlikle öylesin İnanç.
Sesimi çıkarmadan peşinden yürümeye başladım.
Pizzacının önünde durduğumuzda pizza kokusu başımı döndürmüştü. Öyle ki bana seslenen İnanç'ı duymadım bile.
''Hey!'' ellerini suratımın 10 cm ilerisinde sağa sola sallıyordu.
''Geliyorum'' aklımın bir karış havada olmasına kızdım. Onun yanında hep böyle oluyordu. Düşüncelerim beni ele geçirip gerçek dünyadan koparıyordu. Ne zaman onun hakkında birşey düüşünsem dalıyordum.
Beni bu kadar çabuk ele geçirmesi şaşırtıcıydı. İstemsiz olarak ''Bir gün benim olacaksın.'' demesi geldi aklıma.
Haklı olabilir miydi?
O kadar iradesiz miydim?
Tamam, değildim ama o oydu. Bana istediğini yaptırıyordu çünkü saf gibi yakışıklılığında boğuluyordum.
Köşedeki bir masaya yerleşerek girişte burayı nasıl fark etmediğimi düşündüm. Oldukça büyüktü.
İnanç elindeki menüden ne yiyeceğine bakarken onu izledim. Sanki dünyanın en zor seçimini yapacakmış gibi kaşlarını çatmış menüyü inceliyordu.
Beni görme riskine girmedim. Etrafa bakınmaya başladım. Zaten ne yiyeceğimi biliyordum.
Gözlerim bir arkadaş grubuna takıldı. Benim yaşlarımdalardı. Buna bu kadar takılmam gülünçtü ama içlerindeki bir kişi ilgimi çok ama çok çekmişti.
Soğuk soğuk terlemeye başladığımı hissettim. Elimi altıma götürüp saniyeler içinde nasıl su içinde kaldığıma hayret ettim.
Tutku.
Buradaydı.
Ve daha da önemlisi beni İnanç ile görücekti. Bu demekti ki bittim, öldüm.
Şu anda tamda Tutku gibi davranıyordum. Kesinlikle bir sürtük gibiydim.
İnanç'a döndüm, hala menüyü inceliyordu.
''İnanç!'' sanki Tutku beni duyabilecekmiş gibi fısıldamıştım.
''Ne?'' menünün arkasından tıslamıştı.
''Tutku burada!'' hala fısıltıyla konuşuyordum.
Küçük bir tepki bile göstermemişti. Menünün arkasından etrafına bakınmaya başladı. Gözlerini Tutku'nun üzerine sabitledi. Çenesinin üstünde bir kas seğirmeye başlayınca müdahale etme isteği duydum.
''Gidelim, hadi.'' yalvarmaklı bir ton kullandım.
''Hayır.'' tekrar önüne döndü.
''Ne demek hayır, en yakın arkadaşının eski sevgilisiyle takılan sürtük arkadaş olmak istemiyorum!''
Kullandığım tabire güldü. Cevap vermeden menüsüne geri döndü.
İç çekerek kollarımı önümde buluşturdum.
Tutku'nun hala bizi görmemesine şükrediyordum. Her ne kadar ondan şuanlık nefret etsem de senelerdir arkadaşımdı ve bu bile ona fazlaydı. Üstelik ilk defa İnanç'a karşı birşeyler hissettiğini öne alırsak.
Garson yanımıza yanaşıp siparişlerimizi aldı.
İnanç'ın o kadar saat menüye bakmasından küçük boy karışık pizza ve kola çıkmıştı.
Dakikalar sonra garson siparişlerimizi getirmeye geldi. Tek gözüm Tutku daydı. Sonra birden etrafına bakınmaya başladı.
Ah!
Garsonu arıyordu.
Tamam, burda bir sürü vardı ama bizimkine gözü takılacağı tuttu.
Gözlerimiz buluştuğunda kaşlarının yavaşça çatılıp, gözlerinin İnanç'a kaymasını izledim.
Hışımla sandalyeden kalkıp bize yürümeye başladı.
İkinci kez Ah!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Teen FictionAlara bir suçluydu. Eğer en yakın arkadaşının sevgilisini çekici bulmak bir suç olsaydı.