Sanırım bu güne kadar hiç aileme yalan söylememiştim. Yani, gerek olmamıştı sanırım. Hiç bir zaman böyle birşeye ihtiyaç duymamış, aileme herşeyimi söylemiştim. Özellikle annemle çok mükemmel bir ilişkimiz vardı. İnanç'a kadar..
İnançla tanışana ve hayatım alt üst olana kadar anneme herşeyimi anlatırdım. Anlatmaya değecek bir sevgilim olmamıştı ama annem onları da bilirdi. Oysa şimdi karşısında utançla dikiliyordum. Göz teması kurmamaya çalışıyor, yerin dibine girmek istiyordum.
Kim bilir ne düşünüyordu. Belanın ta kendisi olan bir çocuğun evindeydim. Üstelik onlara yalan söylemiştim bu ikisi birleşince ne düşündükleri tartışılmaz benim bir salak olduğumdu. Utançla tekrar kızardım.
Daha sonra düşüncelerim başka bir yere kaydı. Benim burada olduğumu bilmelerinin imkanı yoktu. Beni takip etme gibi bir yanlış yapacaklarını da düşünmüyordum. Bana güvenleri şimdiye kadar bir kere sarsıntıya uğramamıştı. Bu düşünceyle kaşlarımı çattım.
Tabii ki biri onlara söylemediyse.
Rahat deri koltuklarda kasılmış bir şekilde oturuyordum. Hiç rahat değildim ve bunu düşünecek halde de değildim. Hepimiz birbirimize bakarak birinin konuşmasını bekliyorduk. Gerginlik ter dökmemi sağlıyordu.
Annem boğazını temizleyerek kırgın gözlerini bana dikti. Bu iş bitince onun güvenini nasıl geri kazanacağımı düşündüm. ''Alara, bir açıklama yapmayı düşünüyor musun?'' soğukluğu karşısında içimin buz kestiğini hissettim. Hiç bu kadar utandığımı hatırlamıyordum.
''Ben..'' dedim iç çekerek. ''bir açıklamam yok.''
''Bize buraya geleceğini neden söylemedin?'' diye sordu babam sakin bir ses tonuyla.
''Bilmiyorum. Ben.. özür dilerim.''
İnanç'ın gayet rahat bir şekilde konuşanları dinlediğini gördüm. Rahatlığı karşısında sinirden köpürdüğümü hissettim. Ben burda utancımdan ölürken o bu kadar rahat olabiliyordu demek!
Babam başını sallayarak İnanç'a döndü. İçimden hayır hayır hayır diye haykırmak gelse de onun İnançla konuşmasını engelleyecek bir fikir gelmeden konuşmuştu bile.
''Ve sen? Adın İnanç sanırım. Alara ile siz...?''
''Evet.'' dedi İnanç omuz silkerek. Ona ölümcül bir bakış fırlatarak kendine çeki düzen vermesini emrettim. Karşısındaki babamdı!
''Ah..'' dedi babam. ''Anlıyorum.'' bana döndü ve bir kırgın bakışta o fırlattı.
''Bize bahsetmemişti de.''
Gözlerimi kaçırarak bakışlarımı sesi çıkmayan anneme diktim ve ona yalvaran bir bakış attım. Bakışları benimle buluştu ve bir iç çekti.
''O zaman.'' dedi yerinden kalkarak ''biz daha fazla rahatsız etmeyelim.''
Babamda aynı anda ayaklanarak kapıya yürümeye başladı. Onları takip ederken İnanç'ın hala yerinde oturduğunu görerek ona bir ölümcül bakış daha attım. Bıkkınlıkla yerinden kalkarak kapıya kadar bize eşlik etti.
Babam kapıyı açıp elini İnanç'a uzattı. ''Tanıştığıma memnun oldum İnanç.''
İnanç kuru bir şekilde ''Bende.'' derken annemde aynı şeyi tekrarladı. Çantamı alırken İnanç'ın şaşkınlıkla bana baktığını gördüm.
''Onlarla mı gidiyorsun?''
Gerginliği aza indirmek amacıyla gülümsemeye çalıştım. Annemle babam kendi aralarında fısıldaşırken İnanç'a hayretle baktım. ''Biraz önce ne olduğunu farkındasın değil mi?'' diye tısladım. ''Resmen basıldık!'' çantamı koluma takarak fısıldaşmakta olan annemle babamın yanına döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Teen FictionAlara bir suçluydu. Eğer en yakın arkadaşının sevgilisini çekici bulmak bir suç olsaydı.