''Dur! Onu öldüreceksin.''

12K 416 39
                                    

Şimdiye kadar yazdığım en uzun bölüm kendimi kutluyorum! :D

Bölüm parçası var dinleyiverin, multimedia tahmin ettiğiniz üzere İnanç

İyi okumalaar canlarıımm yorumsuz bırakmayın beni başka birşey istemiyorum :)

 

 

Şaşırmadığımı söylesem?

İnançtı bu yanii. Seninle sonsuza kadar çıkacak değil ya. Sıkılmış bırakmış. Tam İnançlık hareket.

Düşüncelerimi dışa vurmayarak ne kadar hala Tutku'ya sinirli olsam da teselli edercesine elimi omzuna koydum.

''Üzüldüğün şeye bak.''

Bana inanamaz gözlerle baktı. Gözlerinin altı çökmüştü.

''Ona aşık olmaya başlamıştım.'' mırıldandı.

Bu sefer ben ona inanamaz gözlerle baktım.

Şaka mıydı bu? İnanç şu dünya da aşık olunacak son erkekti.

''İnanç'a? Lütfen bu kadar düşmediğini söyle.'' dedim alayla.

''Sen ne anlarsın ki.''

Elim omzundan kayıp yanıma düştü. Ben onu teselli etmeye yardım etmeye geliyorum ama her türlü itiliyorum, tersleniyorum.

''Haklısın, ben daha önce hiç bir piçe aşık olmadım.''

Rahatsız sıradan kalkıp yerime geçip son ders için zilin çalmasını bekledim.

Bir an önce eve gitmeyi diliyordum. Böylece 2 gün rahat olabilirdim.

Timur hocanın sınıfa girmesiyle arkama yaslandım. Kimya için daha hazır olamazdım.

 

 

5.4.3.2.1

Sonunda!

Kitaplarımı rastgele çantama tıkıp koluma taktım. Merdivenlerden hızla inip kapıya beni beklediğini sandığım taksiye binmek için koşar adımlarla ilerledim.

Yoktu.

Her zaman burda olurdu. Taksi benim servisim gibiydi ve anlaşmalıydık, asla geç kalmaz veya gelmemezlik yapmazlardı. Her zaman birini gönderirlerdi.

İç çekerek biraz daha bekledim.

İnanç sapığı tarafından görünmemek için kapının diğer tarafına sindim. Bıkkınlıkla çantamı kenara bırakıp tek ayağımla ritim tutturmaya başladım.

Çantamdan telefonumu çıkarıp tuşuna bastım. Ekran hala siyah olduğu için bir küfür savurdum. Dün akşam şarj etmemiştim -edememiştim- ve şimdide şarjı bitmişti.

Ter kokan kırolarla dolu otobuse asla binmeyeceğimden eve doğru giden yola yürümeye başladım. Ara bir sokağa saparak ayaklarımı sürüdüm.

Okulda yorulduğum yetmiyormuş gibi birde bu vardı. Eve yürüyerek gitmek kadar kötüsü olamazdı.

Ara sokağı daha yarılamamıştım ki çöp konteynırının orda bir kaç kişi dikkatimi çekti. Ayaklarım istemsiz durdu.

Yerde yatan beden ve ona tekmeler savuran 4 kişi.

Bela mıknatısı mıyım neyim?

Yanlarından her türlü geçmek zorundaydım. Ya da geldiğim yoldan geri dönüp yolumu uzatabilirdim. Ah! Tek istediğim eve gidip duş alıp uyumaktı. Pazartesiye kadar beladan uzak durmaktı. Ama yine bulmuştum işte.

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin