''Yanımda öylesine dolaşan bir orospu ve bir bok parçasısın zaten.''

10.9K 373 36
                                    

Son bölüme 41 vote gelmiş ve ben şoktayım sayıda her gün artıyor çok mutluyum o yüzden hemencicik bölüm yazdım. Yeni bir karakterimiz var Koray :)

Multimedia da onu görebilirsiniz. İyi okumalar yorumlarınızı aksatmayın :D:D

Beni kapı dışarı etmesinden korkarak cevabını bekliyordum. Sadece bir kaç saniyedir suratıma bakıyordu ama bana saatler gibi gelmişti.

Sonunda iç çekerek yorganı üstünden attı. Kaslarına bakmamak için gözlerimi kaçırdım.

''Birbirimizden kurtulamayacak mıyız?''

''Seninde dediğin gibi, hayır.'' omuz silktim. Tutku'yu derinden yaralama planım uzun sürecekti. Yani, uzun bir süre benden kurtulamayacaktın İnanç.

Banyoya girip yaklaşık 3 dakika sonra geri döndü. Üstünde hala sadece eşortman vardı. Bir tişort falan geçiremiyor muydu yani? Bu görüntüye daha fazla katlanamayarak kendi bluzumu bile verebilirdim. Sırt dekoltesi de vardı. Eminim çok yakışırdı!

Dolabı açıp önüne geçti. Bir kız gibi ne giyeceğini düşündü. En sonunda koyu renk bir pantolon ile v yaka bir tişort çıkardı. Klasik İnanç.

Tam önümde, 2 metre ötemde eşortmanını çıkardı!

''Aaah!'' inleyerek ellerimi gözlerime siper ettim.

Kahkasını duyunca ''Çıkarmadan önce beni uyarabilirdin!'' diye bağırdım.

''Ne? Daha önce kimseyi boxer ile görmedin mi?''

Kızararak arkamı döndüm. Beni böyle hazırlıksız yakalamasından nefret ediyordum. Yanlış anlaşılmaktan da!

''Giyindim bile, dönebilirsin domates surat.'' tabirine kendisi güldü.

Daha fazla kızardığıma emindim.

''Utanmadım!'' diye karşı çıktım.

''Evet, evet.'' elini dalga geçer bir şekilde salladı.

Yanaklarımı şişirerek oturduğum yere iyice sindim.

Parfumunu sıkıp saatini koluna takmasını izledim.

''Hadi gidelim baş belası seni.''

Somurtarak onu takip ettim. Aşağıda yerleri silen hizmetliyi görünce gülümsedim.

''Kolay gelsin.''

Kadın yine şok olmuş bir şekilde bir kaç saniye bana baktı. Yanlış birşey mi söyledim derken aklıma bu kadının daha önce böyle birşey duymamış olduğu aklıma geldi.

Hizmetli tek kelime edemeden İnanç beni sürüklercesine dışarı çıkardı.

''Çok kibarsınız!'' kız sesi çıkarmaya çalışarak alay etti.

Dil çıkardım. ''Kim bilir ona nasıl davranıyorsun, odana bile almıyormuşsun?''

''Seni ilgilendirmez.'' dedi ser bir tonda.

İşte benim tanıdığım öküz İnanç. Uyku da nasıl da masumdu oysaki. Sanki daha önce bana yaptıklarını hiç yapmamış gibiydi. Onu uyurken görenler asla böyle biri olduğunu anlayamazlardı. Eğer gözümle görmeseydim ve davrandığı kişi de ben olmasaydım ben bile inanmazdım.

O arabasına atlamadan ben önüne geçtim.

''Ben süreceğim. Gideceğimiz yeri de ben seçeceğim.''

Kısık bir kahkaha attı.

''Sen mi? Hayatta olmaz. Çekil.'' yine o sert tonu kullanmıştı.

''Hayır. Artık bana bir bok parçası hatta yanında öylesine dolaşan bir orospu gibi davranmana izin vermeyeceğim.'' dedim kesin bir şekilde.

Tekrar güldü.

''Yanımda öylesine dolaşan bir orospu ve bir bok parçasısın zaten.'' omuz silkti.

İşte bu canımı yakmıştı.

Tutku'dan intikam almak bekleyebilirdi. Bu egosu boyunu aşmış piçe kendimi ezdirmeyecektim.

''Bir ortak özelliğimiz var o zaman.'' devam etmesine izin vermeden acı bir şekilde gülümsedim.

''Tam bir pisliksin. Gerçekten yaptıklarını telafi edebileceğini düşünmüştüm. Ama aynı orospu çocuğunun tekisin!''

Çantamı kasıklarına geçirip gözyaşlarımı görmesin diye arkamı dönüp koşmaya başladım.

Böyleydi işte. Bir an mükemmel biri olduğunu düşündüğünüz insan sizi anında yıkabiliyordu. Basit birşey için. Sadece onu biryere götürmek istemiştim. Sadece Tutku'dan intikam almak istemiştim ama sonuçta kendi kazdığım çukura düşmüştüm.

Bir kaç sokak geçip sahile yöneldim.

Utanıyordum.

Evet, hissettiğim şey tam olarak buydu.

Onun gibi birine güvenip onu kullanabileceğimi sandım. Ama beni aşağılamaktan bir saniye bile çekinmezken bu zordu.

Sahildeki banklardan birine oturrdum. Cebimde titreyen telefonu çıkarıp yazan isme tiksintiyle baktım.

Şimdi de özür dileyecekti. Yaptı, istediğini söyledi ve şimdi özür dileyip herşeyin normale döneceğini sanıyordu.

Çağrıyı red edip derin bir nefes aldım.

''Üzgün gözüküyorsun.''

Sağ tarafımdan gelen sesle irkildim. Benim yaşlarımda bir çocuğu görünce rahatlayıp önüme döndüm. Hiç değilse bu sinirli halimle beni takip etmemişti.

''Evet.''dedim soğuk bir sesle.

''Tanışmıyoruz ama, seni İnanç ile tartışırken gördüm ve ağladığını ve ben sandım ki..''

''İnanç mı? Onu nerden tanıyorsun? O mu gönderdi seni?''

Sorularım karşısında afallasa da yanıma oturdu.

''Hayır, yani evet ama unut gitsin. Sadece iyi misin diye bakmaya gelmiştim.'' dedi adını hala bilmediğim çocuk.

''Hayır, gördüğün gibi iyi değilim.'' omuz silktim.

''Konuşmak ister misin? Ben Koray.''

Uzattığı eline başımı çevirip ''Alara.'' diye mırıldandım.

''Eee Alara birşeyler içmek ister misin?''

Güldüm. ''Bu halimden faydalanıyor musun?''

O da güldü. ''Hayır, hayır ben sadece...''

''Konuşmak isterim.'' diye böldüm lafını. Üzgün veya sinirli olduğumda hep kısık sesle konuuyordum ve bu insanların beni duymasını zorlaştırıyordu.

''Peki.'' anlatmam için bekledi.

''O, o  biraz değişik. Bir an çok iyi oluyor ve bilirsin sonra bir canavara dönüşebiliyor. Birden bana hakaret ediyor ve sonra pişman oluyor. Hakaretleri canımı  yakıyor.''

Başını anlarcasına salladı.

''O zaman tam bir pislikmiş. Onu bırakmalısın.'' dedi bir çırpıda.

Afallayarak ona döndüm.

''Biz.. biz birlikte değiliz.'' mırıldandım.

''Bu iyiymiş.'' gülümsedi.

Önüme döndüm.

''Onu nerden tanıyorsun? Ne biliyim takıldığı yerlerden arkadaşı falan mısın?''

''Hayır, bizim bir geçmişimiz var ama emin ol bilmek istemezsin...''

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin