''Ne bok arıyorsun burada?!''

10.3K 364 36
                                    

2 sayfa olmuştur diye tahmin ediyorum olmadıysa aah üzgünüm!

Multimedia Alara.

Ayrıca şunu eklemek istiyorum, yorumlarınız cidden o kadar iyi geliyor ki özellikle o uzun yorumlar yok mu bazen cevap veremiyorum ama görüyorum haberiniz olsun yani hepsini :) Votelar ve yorumlar gittikce artıyor lütfen düşmesinler iyi okumalar sizi çok ama çok seviyorum :)

 

Tuttuğum nefesi dışarı verdim.

Bitmiştim, ailem bana sonsuza kadar ceza verecekti bundan emindim.

Öldün sen Alara!

''Evet? Bir açıklama bekliyoruz.''

Ben daha savunmamı yapamadan Tutku ayaklandı.

''Ben gideyim artık. Umarım doğru yolu bulursun canım.'' sağ kolunu omzuma hafifçe sürtüp destek vermeye çalışır görüntüsü çiziyordu.

Ah! Burda üstüne atlayıp onun o gülümseyen ağzını ortadan ikiye ayırabilirdim.

Tutku kapıdan çıkar çıkmaz savunmaya geçtim.

''Hayır tabii ki! Ona mı inanıyorsunuz bana mı?!'' hayal kırıklığıyla mırıldandım. Tamam pek düzgün biri değildi İnanç, ama bar serserisi tarifine de uymuyordu.

''Ona mı? Tutku ile ne zamandır konuşmuyorsun? Bu tuhaf davranışların evden bize sormadan çıkmaların? Yemeği dışarda yemelerin? Ne zamandır bu kadar dağınık bir aile olduk biz?'' dedi annem.

''İnanmıyorum, cidden bana inanmıyorsunuz!'' cevaplarını beklemeden merdivenlerden hızla çıktım.

Odamın kapısını kırarcasına açarak arkamdan kitledim. Göz yaşlarımı daha fazla tutamadan kendimi yatağa attım. Göz yaşlarımın yastığımın üzerine akmasına izin vererek sessizce ağladım.

Yarım saattir bu haldeydim ve kimse kapımı bile çalmamıştı. İnanmıyorlardı. Bana değilde o sürtüğe inanıyorlardı.

Tamam, artık kesinlikle savaş başlatmıştı. Ondan ölesiye nefret ediyordum.

İnanç'ı bu kadar çok mu istiyordu? Onun için beni karşısına alacak kadar mı? Bana savaş açacak kadar mı?

O zaman asla alamayacaktı.

Onu kalbinden vuracaktım, İnanç benim olacaktı ve o da kahrından ölecekti.

Bunu nasıl yapacağımı bilemeyerek yatakta doğruldum. İnanç benimle takılıyordu, evet. Ama sıkılmayacağı ne malumdu? Önemli olan ise beni yatağında istemesiydi. O yüzden benimle takılıyordu. O zaman benden sıkılmamasını sağlamam gerekiyordu. Böylece onu elimde tutabilirdim ve Tutku da cezasını çekebilirdi.

Yavaşça banyoya yürüyüp aynada kendime baktım. Gözlerimin altı şişmişti ve rimelim akmıştı. Kısacası palyaço gibi görünüyordum.

Ayaklarımı sürüyerek tekrar yatağa döndüm. Yarın pazardı ve bu İnançla buluşma planımı devreye sokabileceğim demekti.

---

Açık unuttuğum perdeden sızan güneş ışınları gözlerime delercesine vuruyordu. İnleyerek gözlerimi araladım. Doğrulup ellerimi gözlerime götürdüm.

Ne zaman uyumuştum? Nasıl bu kadar çabuk kalkmıştım? Ah!

Tutku'dan intikam almak bile zahmetliydi. Sıcacık yatağımı terketmek zorunda kalıyordum!

İç çekerek banyoya yürüdüm. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalayıp tekrar odama dönüp giyindim. İyi görünmeliydim. Çok iyi, ama sürtük gibi değil. Ben gibi, ben gibi olmalıydım.

Çantamı kapıp merdivenlerden inmeye başladım. Ailemle tartıştığımız aklıma gelince elimi alnıma vurdum. Umarım cezalı değildim. Mutfağa girip kimseyi görmeyince tuttuğumu fark etmediğim nefesimi geri verdim.

Bir poğaça kapıp kendimi dışarı attım.

Hızlı adımlarla taksi durağına yürüdüm.

4 dakika sonra varmıştım, kendimi taksinin içine atıp çabuk gitmeyi diledim.

İnanç'ın evine gidecektim. Bu sefer herşey benim istediğim gibi olacaktı. Onun benimle oynamasına izin vermeyecektim, ben nereye istersem oraya gidecektik. Eğer onun gibi bir belayla takılacaksam bu benim yolumdan olmalıydı. Ayrıca bunu lehime de çevirebilirdim.

Tutku için!

Taksi İnanç'ın evinin önünde durunca tüm özgüvenimin çekildiğini hissettim. Bozuntuya vermeden parayı taksi şoförüne uzattım. Bacağımı arabadan sarkıtıp indim. Evin kapısına doğru yürüyüp zili çaldım.

Bir kaç saniye sonra orta yaşlarda tombul bir kadın gelip kapıyı açtı. Üzerindeki önlüğü göründe kim olduğunu anladım. Kim bilir nasıl davranıyordu bu kadına.

''Merhaba, ben İnanç'a bakmıştım?'' dedim en sevimli sesimi kullanarak.

Kadın bana sanki uzaylıymışım gibi baktı. Bir kaç saniye sonra toparlanıp gülümsedi.

''İçeride, uyuyor küçük hanım. Benim odasına girmem yasak ama...'' mahcup bir şekilde tekrar gülümsedi.

''Aaa, hiç sorun değil bana sesini çıkaramaz.'' dedim elimi ona doğru sallayarak.

''Buyrun.'' kapıyı genişletti.

İçeri girip hizmetliye tekrar gülümsedim. Üst kata koşar adımlarla çıkarak tavan arasında olduğunu bildiğim odasına çıktım. Tamam, ev biraz fazla mı büyüktü bana mı öyle geliyordu? Hogwarts gibiydi ve ben kaybolmaktan korkuyordum!

Kapısında bir sürü saçma sapan sticker görünce gülümsedim. Kapıya tıktıklamadan içeri daldım. li yastığının altına yüz üstü yatıyordu. Altında bir eşortman vardı ve üstü çıplaktı! Arkadan bile çok seksiydi.

Tamam, artık sus!

Uyanması için imalı bir şekilde öksürdüm.

Tık yok.

Bir daha öksürdüm.

Yine tık yok.

Ne derinmiş uykusu canım!

2 sefer denemiştim, yani 3. seferde yatağına zıplasam birşey olmazdı. Evet evet olmazdı.

Çift kişilik büyük yatağın boş tarafına fırlattım kendimi. Sarsıntıyla inledi.

''Ne bok arıyorsun burada?!'' diye kükredi.

Bozuntuya vermeden ''Sana da günaydın.'' dedim.

Gözlerini kırpıştırarak bana döndü. Geçmekte olan morluklarına baktım.

''Evet evet günaydın! Şimdi git!''

''Hayır.'' 32 diş gülümsedim.

Tembel tembel iç çekti. Oturur pozisyona geçti.

''Ne istiyorsun?'' dedi pes ederek.

Tekrar gülümsedim. ''Senin deyiminle takılacağız.'' göz kırptım.

BELAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin