Bu bölümü beğenemedim. Neden bilmiyorum, istekli değildim belki biraz aceleye geldi. Ondan olabilir. Neyse, dediğim gibi çarşamba İstanbul'a dönüyorum okullar açılıyor falan bu yüzden aksatabilirim. Sizinde okuldan okuyacak zamanınız olmayabilir ama ben yine yayınlayacağım. :)
İyi okumalar bölüm Bayanperest içiiin :)
Bölüm parçası var öpüldünüz :*
Güzel bir pazar sabahına uyanmam gerekirken İnanç'ı düşünerek geçireceğim bir güne uyanmıştım.
Dün akşam kendimi eve attığımdan beri ağlıyordum, sonra ise uyuyakalmıştım.
Nasıl yapmıştım? Onunla bir ilişkim olamayacağı bu kadar belliyken nasıl ona güvenmiştim? Bir kız onun gibi birine nasıl güvenebilirdi? Güven onun yanından bile geçemezdi.
İkisi çok ama çok ayrı şeylerdi.
Düşünmek için bana zaman veriyormuş! Ne kadar düşünürsem o kadar sinirleniyordum. Düşünmek bana daha çok zarar veriyordu.
Beni öptüğünde cidden birşeyler olabilir sanmıştım. Benden hoşlandığını, birlikte olabileceğimizi düşünmüştüm. Ama hayır, o güzel 15 saniyenin ardından yine odun İnanç'a dönüşmüştü. Bir kızın duygularını anlayabilecek kadar bile kalbi yoktu.
Telefonumun titremesiyle elime aldım.
Kimden: İnanç
Şimdi daha iyi misin?
Evet, evet. Mükemmelim şu anda! Anlamıyorum, nasıl bir yüzsün de bana 'tek beni istemediğini' söyledikten sonra mesaj atabiliyorsun? O kadar kızla beraber oldun. Bir kızın duygularından bihaber olamazsın ya?
Kime: İnanç
Hayır.
Birde utanmadan soruyordu. İyi olmama imkan yoktu. İyi olmak öyle zor geliyordu ki. Hala dikine gidiyordu, özür bile dilemiyordu.
Kimden: İnanç
Geliyorum.
Cevap vermezsem gelmeyeceğini umuyordum. Buna tutunarak aşağıya indim. Üzerimdeki şort ve atlete bakarak omuz silktim.
''Ben biraz hava alacağım.''
''Telefonun yanında olsun.''
Başımı sallayıp dışarı çıktım. Geleceğini biliyordum, bu yüzden o gelmeden gitmem gerekiyordu. Hızlı adımlarla sahile yürümeye başladım.
Daha bir kaç sokak geçmiştim ki takip edildiğim hissiyle arkama döndüm. Karşılaştığım tanıdık surat ellerini yukarı kaldırdı.
''Tamam suçluyum! Sana mesaj attığımda zaten evinin önündeydim, cidden benden kaçıyor musun?''
İç çekip yürümeye devam ettim. ''Evet. Sana seni bir daha görmek istemediğimi söylediğimi hatırlıyorum?''
''Ne yazık, çünkü ben hatırlamıyorum.''
''Sınırlarını zorluyorsun. Git!''
Arkamdan koşar adımlarla gelip yanımda yürümeye başladı. ''Hayır. Neye bu kadar kızıyorsun anlamıyorum?''
Söyledikleri beni olduğum yere mıhlamıştı. Hayretle ona döndüm. ''Ciddi misin sen? Hala nasıl sorabiliyorsun bunu?!''
''Sadece seninle olamam. Bak bu ben değilim.'' ellerini iki yanına savurdu.
''O zaman neden hala buradasın ve beni rahat bırakmıyorsun?!''
''Çünkü seni hala istiyorum! Ne şekilde olduğu önemli değil. Oldu mu mutlu musun? Delirtiyorsun beni!''
Söylediklerini tartarken bir süre suratına bakmadım. Nasıl beni istiyordu? Sadece yatmak için mi? Bumuydum ben?
''Bu bir şeyi değiştirmez.'' dedim kesin bir şekilde.
Onun başkalarıyla olduğunu bildiğiniz halde nasıl birine 'sevgilim' diyebilirdiniz? Ben fazla duygusal değildim. Ben bir kızdım ve bu şekilde aşağılanmayı hak etmiyordum. Ne bu böyle? Sanki İnanç osmanlı padişahı bende cariyelerinden biriyim.
2013'teyiz. Bir kişi, hoşlanabileceği, sevebileceği bir kişi ona yetmiyor muydu?
''Değiştirir.'' tek hamlede beni kollarının arasına aldı. Bir süre kokusu beni sarhoş edip göğsüne mıhladı ama sonra kendime gelip geri çekildim.
''Yapma. Böyle olacaksa istemiyorum, bana sarılmanı da, bana dokunmanı da.''
''Ne yapmamı istiyorsun? Beni değiştiremezsin Alara.''
''Seni değiştirmek istemiyorum! Sadece beni anlamanı istiyorum!''
İnanç'ı görmeyeli 1 haftadan fazla oluyordu. Son gelişinden beri ne aramıştı ne de mesaj atmıştı. Okula da gelmiyordu ve devamsızlık konusunda nasıl bir artısı vardı bilmiyordum.
Yine mi düşünüyordu?
Tamam, ona onu hayatımda istemediğimi söylemiştim ama bu onu görmek istemediğim anlamına gelmiyordu. Okula benim yüzümden mi gelmiyordu? Neden gelmiyordu? Neden aptalca davrandığın kabul edip sadece özür dileyemiyordu ki?!
Bıkkınlıkla saçlarımı çekiştirdim.
''İnanç'ı ortalıklarda göremiyorum. Sonunda senden bıktı demek!'' Tutku'nun zehir saçan ağzına yumruk atma isteğimi geri çevirip gülümsedim.
''Sen onu ne kadar elinde tutmuştun? 1 hafta mı? 2 mi? Çünkü yanlış hatırlamıyorsam senden uzun süredir onunlayım ve bunun için onunla yatmam gerekmedi.''
Arkadaşlarının yanında bunu söylediğim için bana acımasız diyebilirdiniz. Ama bunu hak ediyordu, sonuna kadar. Hem bu bilinmedik birşey değildi ki. Bakire olmadığını herkes biliyordu. Bir sır değildi bu.
Bir süre hiç birşey söylemeyip suratıma baktı. Gözü seğiriyordu ve bu iyiye işaretti.
Onu kızdırabilmiştim.
Sonra kıçını dönüp okuldan çıktı.
Bir iç çekip nasıl bu hale geldiğimi düşündüm. 1 haftadan uzun süredir beni sadece yatağında isteyen biri için bekliyordum. Ona git demiştim ama aslında kalmasını istiyordum. O bir kızın hoşlanacağı türden biriydi evet, ama onda bundan fazlası vardı. Sırf yakışıklı diye değil, eğlenceli diye özlüyordum onu. Güldüğünde kendini durduramaması ve dakikalarca aralıksız gülmesini özlüyordum.
Çaresizlikle son bir kez telefonuma baktım. Bankın kenarına bıraktığım çantamı alıp omzuma attım. Yavaş adımlarla okuldan çıktım.
Taksiyi pas geçip eve gönderdim ve sahile yöneldim. Gözlerimi yere dikip yürümeyi sürdürdüm.
Sahilde denize en yakın olan bankı seçip yerleştim.
Bir süre ne yapmam gerektiğini düşündüm. Son 2 ayda hayatım allak bullak olmuştu. Hep sakin bir kız olan ben en yakın arkadaşımı kaybetmiştim. Onun sevgilisinden hoşlanmaya başlamıştım. 3 kişiden -biri İnanç- neredeyse tecavuze uğruyordum. Peşimde 2 haftadır ortalıklarda olmayan bir psikopat vardı. Ve bunların hepsi tek bir kişi yüzündendi.
İç çekip bir süre daha oturdum. Yarım saat geçince kalkmam gerektiğini düşünüp elimi çantama attım.
O sırada yanıma oturan kişi çantamı düşürmeme sebep olmuştu.
''Sadece sen olacaksın. Ama sana aşık olacağımı falan düşünme.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Teen FictionAlara bir suçluydu. Eğer en yakın arkadaşının sevgilisini çekici bulmak bir suç olsaydı.