Bu bölüm çok mu kötü oldu bilemedim ama bekletmiyim dedim. Yazım hatalarım varsa kusura bakmayın pek kontrol edemedim. Son sınavlarım başladı sayılır ama en geç 2-3 güne yeni bölüm yayınlayacağım :))
İyi okumalar! :*
Dünün sarhoşluğunu üzerimden hala atamamıştım. Bir süre daha öylece oturup beni eve bırakmıştı. Yarın 12'de beni alacağını söylemişti. Bu normal sayılabilirdi.
Biz normaldik. Normal bir çift.
İlk defa -hafta sonu olmasına rağmen- isteklice yataktan kalktım. Dün gece ayarlayıp ütülediğim kıyafetlerime göz atıp duşa girdim. Aslında ne giyeceğine önceki geceden kafa yoran kızlardan değilimdir. Ama İnançla birlikte olmak kendime daha fazla özenmemi sağlamıştı. Onun ilk gerçek sevgilisi sayılabilirdim. Benimle birlikte olmak istememiş ve dün hemen dudaklarımı esiri altına almamıştı. Bu iyimiydi, kötümüydü bilemiyordum.
Doğrusu düşünmek istemiyordum.
Duşun rahatlatıcı etkisiyle giyinip, makyajımı çabucak yaptım. Merdivenlerden son hızla inerken babamın ıslığı ayaklarımı yere çiviledi.
''Alara? Bu sen misin? Uzun süredir seni böyle görmüyorduk!'' annemde gülerek katıldığını belirtti.
''Ne? Çok mu abartılı duruyorum?'' gri dar pantolonumla üstümdeki dökümlü bluza baktım. Saçlarımı ise sadece düzleştirip hafif makyaj yapmıştım. Neydi bu kadar abartılacak?
''Sadece şaka yapıyor canım. Her zamanki gibi gayet sadesin.''
'Sade' kelimesini iyi mi yoksa kötü anlamda mı algılamalıyım bilemiyordum. ''Geç kalmam.'' diyip ortaya öpücük attım.
Kapıdan çıktığım anda otomatik olarak saatime baktım. 11:49
Beni erken kapıda görürse çok mu salak gözükürdüm? Peki ya çok hevesli? Ama bunu görmesi için onunda erken gelmesi gerekirdi. Ki, bu da onu salak-hevesli yapardı.
''Erkenciyiz.'' bana doğru yaklaşan ve yarım ağız gülümseyen İnanca gülümsemeden edemedim. O kadar yakışıklı gözüküyordu ki. Onun görüntüsü karşısında içimin yandığını hissettim. Kendimi ona yakıştıramıyordum bile.
Eğilip yanağımdan öptü. Bu bana çok.. çok babaanne işi geliyordu.
Tamam, endişeleniyordum. Neden benide o şekilde öpmüyordu? Yeterince çekici mi değildim? Yeterince güzel mi değildim? Ne yani kırmızı ruj sürüp kısacık etekler giymemi mi istiyordu? Tamam, kısa giyerdim ama normal bir buluşma da onun ''takıldığı'' kızlar nasıl giyiniyordu bilmiyordum ki. Bu çok kaşar işi gibi geliyordu bana. Sonuçta bir kahve falan içip azıcık gezeceğimizi umuyordum. Abartıya ne gerek vardı?
Elini parmaklarımın arasına geçirince titrediğimi hissettim. Tüm düşüncelerim akıp gitti. Yerini teninin verdiği rahatlığa bıraktı. Acaba bunu hissetmişmidir diye düşünmeden de edemedim. Peki ya o da benim gibi hissediyor muydu? Onun bende yarattığı etkiyi ben onda yaratabiliyormuydum?
Bunca soru aklımı kemirirken İnanç'ın sorusunu kaçırdığımı fark ettim.
''Ihm, pardon ne demiştin?'' dedim gözlerimi kırpıştırarak.
Güldü. ''Uyan artık uyuyan güzel! Nereye gidelim diyorum?''
Bu soru beni hazırlıksız yakalamıştı. ''Bilmem ki, nereye gidelim?''
''Bilmediğine sevindim.'' tekrar yarım ağız gülümsedi. ''Gel hadi.''
Ayaklarımın altındaki yumuşak zeminin ne olduğunu tahmin etmek imkansız gibiydi. Ama temiz hava kokusu alıyordum.
''Artık açabilir miyim?'' diye mızmızlandım.
Bu 'normal' İnanç fazla duygu içeriyordu! Herşeyi fazla düşünüyordu ve şimdi de gözlerimi kapamış, bana sürpriz yapıyordu. Bunlar beni aşıyordu!
Elimi bırakmadan ''Aç.'' dedi.
Gözlerimi aralayıp gözlerimin yeşile alışmasını bekledim. Yeşil. Önümüzdeki serilmiş örtüye ve üstündeki leziz yemeklerde göz gezdirdim. Ve sonunda elimi ağzıma götürüp gözlerimi pörtlettim.
''Şaka? Şaka yapıyorum de!''
''Şaka gibi mi duruyor?'' gülümsedi. Temiz hava ona iyi gelmiş, gülümsemek ise onu çok daha genç göstermişti. Buraya daha önce geldi mi diye merak ettim.
''İnanmıyorum ben...'' kekelemeye başladığım için iç çektim. ''bunlar harika.. ben ne desem bilemiyorum.''
''Bir şey söylemene gerek yok, otur ve ye!'' kendisini piknik örtüsünün biraz ilerisine çimin üzerine attı. Koyu renk v yaka tişortu ve siyah pantolonu buraya pek uyum sağlayamıyordu. Gülümseyerek yanına çömdüm.
Yemekleri göstererek ''Bunları nereden buldun?''
''Buldum işte.'' omuz silkti. ''Ordan burdan.''
Gülümseyerek elime bir poğaça aldım. Ben poğaçayı çiğnerken başımdan nazikçe tutup beni dizlerine yatırdı.
Kafamın ne kadar karışık olduğunu fark ettim. Bir insan nasıl olurda bu kadar çabuk değişebilirdi? Hem ben değişmesini istememiştim ki. Ne kanıtlamaya çalışıyordu? Başka bir kız olmayacağını söylediğinde zaten kanıt...
Düşüncelerim dudaklarıma temas eden sıcacık dudaklarla kesildi. Kalbimin göğsümü yarıp geçtiğini sandım. Beni daha öncede öpmüştü ama bu farklıydı. Bu daha içten ve yumuşaktı. Daha duyguluydu sanki. Öpüşünde öyle şeyler saklıydı ki yorumlayamıyordum bile.
Elleriyle saçlarımı okşamaya başladı ve aniden dudaklarını benden ayırdı.
Tamam ayıracaktı tabii ki ama bu çok ani olmuştu. Gözlerimin içine bakarak derin bir iç çekti.
''Alara, ben birşey yaptım..''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Teen FictionAlara bir suçluydu. Eğer en yakın arkadaşının sevgilisini çekici bulmak bir suç olsaydı.