Yarın cuma yanii bir bölüm daha yayınlayabilirim. Evde olacağım haftasonu da geliyor hafta da okula gitmiyorum. Yanii her gün bölüm yayınlamaya çalışacağım demek oluyor bu :)
İyi okumalar, yorum eksik etmezseniz sevinirim :)
Taksinin her dönüşünde kalbim daha da hızlı atmaya başlıyordu. Yapacağım şeyden mi korkuyordum, yoksa ondan mı bilemiyordum.
Onu bana aşık olduğunu söylediği günden beri görmüyordum. Bu iyimiydi yoksa kötümüydü onu da bilmiyordum. Beni uzaktan izliyor olma düşüncesi kanımı donduruyordu.
Taksinin ücretini ödeyip daha önce sadece bir kere geldiğim dar sokağa girdim.
Kafelerin hepsi birbirine benziyordu ve ben hangisi karar veremiyordum. Sadece bir kere gelmiştim ve bu pis sokakta durmak insanı huzursuz ediyordu.
Aynı kafenin önünden 3. kez geçince olduğum yerde durdum. Belki de bu bir işaretti. Belki de gitmeliydim. Sonuçta o dünyanın en iyi insanı değildi. Özellikle bana yaptığı şeyden sonra.
''Buraya gelme nedeninin ben olduğumu düşünerek kendimi avutacağım.''
Arkamdan gelen tanıdık sesle önüme döndüm.
Koray'ın sinir bozucu yüzünü görünce rahatlamayla karışık bir korku hissettim. Onu bulduğuma göre ikinci aşamaya geçebilirdim. Midem bulanarak uzun süredir görmediğim yüzünü inceledim.
''Evet, seni arıyordum.'' gülümsemeye çalışarak ona biraz daha yaklaştım.
Şu anda hiç kendim gibi davranmıyordum. Davranmakta istemiyordum gerçi ama bu kesinlikle benim dışımdaydı. Bu hareketler bu gülümsemeler bana göre değildi. Ondan ölesiye korkuyordum ve sırf İnanç'ı kıskandırmak, ona değerimi bilmesini öğretmek için nelere katlandığımı düşünmeden edemiyordum. Beni olmadığım birine çeviriyordu.
Tutku.
Aradığım kelime ne orospu ne de kaltaktı. Bu ikisi az bile kalırdı. Tutku gibi davranıyordum. İstediğimi elde etmek için kendim olmayıp bambaşka biri oluyordum. Bu kesinlikle urku'nun yapacağı türden birşeydi.
''Uzun süredir görüş alanımdaydın. Ah, Alara bana geleceğini biliyordum! İnanç'ın nasıl bir pislik olduğunu anladın ve doğru yolu buldun. Seni özledim aşkım. Kokunu, gülümsemeni herşeyini özledim.'' gözü seğirmeye başlayınca titreyen elimi arkama sakladım.
Aşkım kelimesi bana komik geliyordu. Onunla bir geçmişimiz varmış gibi konuşuyordu. Oysa 1 hafta içerisinde bana aşık olduğunu söyleyip ortalıktan kaybolmuştu. Bu konuyu İnanç'a sormaya korktuğumdan unutmaya çalışmıştım.
İnanç'ın neden ondan uzak durmamı istemesini anlıyordum. Psikolojik sorunları olduğu her halinden belliydi. O zamanlar ne kadar salak olduğumu düşünüp kendimi işime vermeye çalıştım.
Aramızda bir kaç santim kalana kadar ona sokuldum. Bir elimi yanağında gezdirip yüzümü buruşturmamak için dudağımı ısırdım.
''Bende seni özledim sevgilim.''
Bu sözler kendi midemi bulandırırken parlayan gözlerine bakmaya dikkat ettim.
''Sana o gün onları yaptığım için çok üzgünüm. Ben.. biraz değişkenim.'' gözünden bir damla yaş düşünce şoktan nefesimi tuttum.
Bir erkeğin ağladığını -özellikle benim için- ilk defa görüyordum. Bu iş bitince eğer gerçekten bana aşıksa onda hasar bırakacağımı düşündüm. Peşimi bırakırsa iyiydi. Herşeyi daha kötü hale getiriyormuşum gibi hissediyordum.
Baş parmağımı dudağının üzerine koydum. ''Şş, ben seni affettim. Artık kimse aramıza giremez. Ne İnanç, ne bir başkası.''
Ani bir hareketle omuzlarımdan tutup dudaklarımı öptüğünde geri çekilmemeye çalıştım. Bunu bekliyordum ve kendimi hazırlamıştım. Midem ağzıma gelmeden ve ben ağzına kusmadan önce çabuk geçmesini diledim. Bu iyi hissettirmekten çok kötü hissettiriyordu.
Ayrıldığımızda gülümsemeye çalıştım. Ama çok geçti.
Gözümden bir damla yaş düşünce o görmeden silmeye çalıştım.
Tek kaşını yukarı kaldırdı. ''Ne oldu sevgilim?''
Bu sevgi sözcükleri midemi daha fazla bulandırıyordu.
''Hiçç, ben.. ben sadece çok mutluyum. Mutluluk gözyaşları bunlar.'' kekelediğim için kendi kendime homurdandım.
Rahatladı. ''Bende aşkım! Bende!''
Koray'ın değişken ruh haline bakarak gülümsedim. Bu aşkımlı, cicimli halleri ona yakışmıyordu. Sonuçta o da pek yumuşak biri sayılmazdı. Sinirlendiğinde neler yapabileceğini 2 kere görmüştüm ve bir daha görmemeyi diliyordum.
İnanç bizi gördüğü zaman dışında. O zaman işler baya karışacaktı. İnanç ona ne yapacaktı düşünmemiştim bile. Düşüncesizce davranıyordum. Sırf onu kıskandırmak için düştüğüm haller acınasıydı! Üstelik İnanç bizi görünce beni ve onu öldürecekti. Bu sefer kesinlikle katil olacaktı.
Ya da hiç birşey yapmazsa? Ya umurunda olmazsa?
''Ayakta kaldık. Gel oturalım! Sensiz geçen günlerimi anlatmak istiyorum sana.''
Iyy, bu kadar vıcık vıcık aşkta fazlaydı.
''Oturalım.'' dedim isteksizce. Kafeye girip yine gözden uzak bir köşeye geçtik. Israrlarımla sigara dumanından uzak bir yere geçirebilmiştim Koray'ı.
Ellerimi elleri arasına alıp gözlerimin içine baktı. Bana fazla dikkatli baktığından rahatsız oldum. Kafamı biraz yana çevirdim.
Aynı anda nefesimi tutmam bir oldu.
İnanç'ı ve yanındaki çıtırı izlemek için kendime 10 saniye verdim. Arkası dönüktü ve muhtelemen beni görmemişti. Görseydi burada izdiham çıkardı büyük ihtimalle. Derin bir nefes alıp görmesini istediğim zamanlarda beni görmediği için homurdandım.
Dön arkanı seni salak dön!
Ellerimi bırakmamış olan Koray bakışlarımı takip edip İnanç'ı buldu.
''Hala onu mu dert ediyorsun? Bak, eğer senin peşini bırakmıyorsa falan ona haddini bildirebilirim. Senin için herşeyi yaparım.''
Tebessüm ettim. ''Buna gerek yok sevgilim. Bundan sonra onun adını bile duymak istemiyorum. Bundan sonra sırf sen olacaksın.''
Yalan söylemek konusunda iyiye gittiğim için endişelenmeye başlıyordum. Eskiden kekelemeden ailesine bile yalan söyleyemeyen ben şimdi usta bir yalancı yolunda ilerliyordum.
Sipariş vermediğime emin olduğum kolamdan bir yudum aldım.
''Gitmek istiyorsun.'' düşüncelerimin tersini okumak konusunda çok başarılıydı. Oysa ben kalmak ve bizi İnanç'ın görmesini istiyordum.Ama o kafasını kızın koynuna -ya da artık göğsüne mi bilemeyeceğim!- gömmüştü. Onu daha önce kaç kere böyle gördüğümü düşündüm. Bu artık beni üzmüyordu bile. Tahminlerime göre 15 dakika ordan kafasını kaldırması imkansızdı.
Homurdanarak çantamı topladım. ''İyi olur.''
Kapıdan çıkarken gözümü İnanç'tan ayırmamıştım ve tahminlerim doğru çıkmıştı.
Mutluydu işte.
Bensiz de gayet iyiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELA
Teen FictionAlara bir suçluydu. Eğer en yakın arkadaşının sevgilisini çekici bulmak bir suç olsaydı.