Bölüm 23:"Çilek"

5.2K 247 3
                                    

Multide Buse yeni haliyle.

Azad yine erken kalkıyor. Bende bahce için çilek almaya gönderiyorum. Yarım saat içinde dönüyor. Elma, vişne  ve üzüm fidanıda getirmiş. Kimin kocası ya yerim ben bu adamı. Çilekten önce bunları dikiyoruz. Çilekler için bir oda kadar yer kazmaya başlıyoruz. Azad hemen "hani bu senin projendi. Herşeyi bana yaptırıyorsun." Yüzü gözü çamurken öyle tatlı ki gülüyorum sadece. Pacalarını sıvamış ayağındaki ayakkabıyıda çıkarmış. Allah'tan bizim bahce yoldan gözükmüyor. Ya Azad'ı böyle başkası görse hele bir kız.  Allah korusun öldürürüm onu. O sıra tişörtünüde çıkarıyor.

" Azad seni böyle bir kız felan  görürse fena yaparım. Giy tişörtünü! " bu adam beni katil yapacak.

"Görmez merak etme. Hem ne kıskanç oldun sen böyle" yine sırıtıyor pislik. "Allah Allah ne kıskancam be! Günah göz zinası olmasın diye söyledim. " kıskanıyorum kabul etmek gerekirse. Ama Azad'a söyleyip egolarını yükseltmeye gerek yok.

"Hıı öyle " yine aynı şeyi yapıyor. Tam surat ascakken vazgeçiyorum. Onun yerine toprak atıyorum. Beni kovalamaya başlıyor. Gülerek kaçıyorum önümde ki taşa takılıp düşüyorum.

Azad hemen yanına gelip diz çöküyor."kızıma birşey olmadı dimi?" Ben burada ne halde olduğum adamın umrunda değil varsa yoksa kızı!

"Yok olmadı kızına birşey!"diye çemkiriyorum. Bıktım ama ya amaliyattan sonrada uyanır uyanmaz kızım demişti. Kahkahalarla gülüyor." Manyak mısın ne gülüyon!" Hala gülüyor ya pislik.

"Yuh ama Nefes kızımızdanda mı kıskanıyosun?" Böyle söyleyince kendimi kötü hissedittim ya. Gercektende ne ne yapıyorum ben. Düştüğüm zaman kızımıza da birşey olabilir di. Tabikide kızımızı düşüncek hem çocuğuna düşkün çok iyi bir baba olacak Azad'ım. Gözlerim sulanıyor? " Azad bebeğimiz çok şanslı biliyor musun? Senin gibi babası olacak." Oda öyle sıcak gülümsüyor ki içim eriyor resmen. "Asıl Senin gibi Annesi olduğu için şanslı" diyor. Tabiki de bu dünya da bir Nefes daha yok.

Zar zor öyleye doğru bitiyor. Duş alıp bahçeye çıkıp oturuyoruz. Öyle yoruldum ki ama beş ay sonra emeğimizin karşılığını alacağız. Biraz oturduktan sonra Buse geliyor. Ama bir farklılık var saçını erkek gibi kestirmiş. Yakışmış ama yüzü beş karış. Azad bizi yanlız bırakıyor anlayışlı kocam benim. Dün akşam kavga etmişler Azad'ın tahmini doğru çıkıyor. Burak'ın telefonuna mesaj gelmiş bir kızdan. Buse onu görünce çıldırmış saçını kesmiş. Sabahın köründede kuaföre gitmiş düzelmek için. Ama anca keserek  düzelte bilmişler. Bir saat felan konuşuyoruz. Sonuç olarak yine affetmiş. Kocamın değerini daha iyi anlıyorum. Azad'ın hiç adını başka bir kızla duymadım. Küçükken bile ağırbaşlı sertti. Öyle evcilik felan oynamazdı zaten benden dört yaş büyük. Belki de bizi kendine küçük görüp oynamıyordu.

Buse gittikten sonra bende içeri geçiyorum. Azad Kuran'ı kerim okuyor benimde hatimim yarım kaldı. Bende abdes alıp okumaya başlıyorum. Saat beş olunca mutfağa geçiyorum. On dakika felan sonra Azad'ımda geliyor. Tabikide herzaman ki gibi çorba ve salata ondan. Azad'ın mutfakta ki tek kötü yanı her tarafı batırıyor. O yapsında ben temizlemeye razıyım.

Yemeğimi iştahla yerken saolsun kocacığım iştahımı kaçırmanın yolunu buluyor. "Amaliyattan önce bana verdiğin sözü hatırladın mı?" Yine ne söz verdim ben. Söz verme alışkanlığımdan kurtulmam lazım. Bu ne ya her konuda sözlerim var. Hayır anlamında başımı sallıyorum başıma gelecekkerden habersiz. "Hani sen bana Mardin'e aşıksın geri dönelim istersen demiştin. Bende sana yanılıyorsun Mardin'e değil sana aşığım demiştim." Gözleri kocaman açıp " Başka birşey iste ne olursa olsun ama bu olmaz. Korkuyorum hem aslan gibi kocam var nereye istersem götürür."yalvarıyorum adama yok ikna olmuyor. Neden kabul etttim ben ya. Babamdan sonra kullanamam. Babam öğretmişti sekizinci sınıfın sonlarında. Saten lise birinci sınıftayken kaza oldu. Unuttum bile kullanmayı yok ya bir yol bulmalıyım. "Ben anlamam valla söz verdin. Tamam ben götürüyorum istediğin yere ama ben şirkete gittiğimde felan ne yapacaksın. Hem şimdi kızımız da doğacak birlikte gezersiniz işte. "

"Taksi diye birşey var. Illa benim sürmeme gerek yok. Lütfen dünyanın en anlayışlı kocası."

"Taksiçilere güvenmiyorum sapık mı ? dolandırıçı mı? Olmaz kendi başının caresine kendin bakacaksın. Kimseye muhtaç olmayı sevmezsin sen inat etme."

"Kimseye muhtaç değilim ki. Adamın işi o muhtaçlık değil ki. Inat değil Azad korkuyorum."

"Konu kapandı sözün var hadi ye yemeğini."

"Of iştah bırakmadın ki!" Yanaklarımı şişirip surat asıyorum. Ama yok ne inatcı bu adam ya. Kızımızı kullansansam ama üste çıkar. Heyecan bana yaramıyor desem yada eniyisi kaderime boyun eğmek. Ama ben bunun açısını çıkarmazmıyım Azad bey! Ben hiç aşermiyorum bu adamı akşam akşam dışarı çıkarsam. Bulamayacağı birşey gezsin bütün manavları ama bulamasın. Gelmiyor aklıma birşey çilekten başka. Çilek desem on dakika da alır gelir yok olmaz. Ama çıkmıyor aklımdan çilek. Bugün bahceye dikerken de yiyesim gelmişti ama geçiştirdim. Bu sefer geçmiyor "Azad çilek almaya gidermisin?" Hayır diyormuş valla pıcaklarım. Şuan çilek benim için başka birşey ya. Çikolata şelalesi oluyorya oraya batırıp batırıp yemek istiyorum. Yada çikolataya da gerek yok ben çilek istiyorum ya. "Yarın alırım şimdi çıkarma beni dışarı" Ne demek yarın alırım! bu adam deli edecek beni.  "Tamam ben alırım " deyip kalkıyorum sofradan. Nereye dermişcesine bakıyor bana. Üzerime kabanımı giyerken durduruyor beni. "Dur bi kızım akşam akşam nereye... Aşerdin sen. Kızım isiyor dimi?. Sen otur ben bir koşuda alıp geliyorum. " yok artık ben istiyorum yarın alırım. Aşerdiğimi anlayınca fırladı resmen. Sonra ben kıskanıyor oluyorum! Hamile olmasam beni umursadığı yok. Kaşlarım çatılıyor üzerine birşey giymeden gittiğini farketiyorum. Ayakkabısını giymiş Allah'tan. Birden sinirim geçiyor hatta deli gibi kendi kendime gülüyorum. Bu adam manyak ya. Düşünüyorum da Azad gibi babam olsun isterdim. Canım bir şey istediğinde böyle üzerine bakmadan fırlayan...

Sofrayı topluyorum yemeklerimizde yarım kaldı. Ama Azad'ın tabağı bitmiş neredeyse. Kocamın sevdiği catlak kurabiyelerden yapmaya başlıyorum. Saate baktığımda Azad on beş dakikadır yok. Nerede kaldı bu adam ya. Kurabiyeler fırına atıp Azad'ı arıyorum. Ses salondan geliyor evde bırakmış telefonu. Dışarıda yağmur yağıyor bide arabası yok. Arabasıyla gitmiş birde ya kaza yaptıysa. Gözümü saatten ayırmıyorum yirmi beş dakika olunca kapı çalıyor. Koşarak gidiyorum karşımda Azad'ı görür görmez " Nerede kaldın? Yirmi beş dakikada ben üç kere alıp gelmiştim meraktan öldüm be  adam. Yok ama beni-" ağzımı kapatıyor. Birde konuşmama izin vermiyor şu adama bak ya. "Nefes' im bir içeri gireyim." Içeri girince kaşlarımı çatıp bakıyorum. Tişörtü baya ıslanmış. "Bizim mahallede ki manavdakini beğenmedim çürük diye  üç sokak yukarıda ki manava gittim. Sonra gelirken arabanın tekeri patladı. Telefonumu unuttuğum için merak edersin diye koşarak geldim." Kocaman sarılıyorum. Sonra ıslak olduğunu hatırlayıp "sana tişört getireyim " diyerek ayrılıyorum. "Sen çileyi ye meleğim. Ben değiştiririm şimdi." Üzerini değiştirmeye gidince bende kurabiyeleri çıkartıyorum fırından. Sonra çileklere saldırıyorum. Azad böyle zorluklar içinde aldığı için mi ne hiç hayatımda böyle bir çilek yemedim.

Nefesim Ol ( Tamamlandı )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin