...Günümüz...
Evin penceresinden dışarıyı izlediğimde Esra güzel kırmızı bir elbise giymiş Gökhan'ın arabasına doğru ilerliyordu. Ama sanki mutlu değildi, arabaya binecekken kafasını kaldırdı ve bana baktı.
Yüzünde tarifi olmayan bir üzüntü vardı ve o üç saniyelik süreçte içimden birşeyler koptuğunu hissettim. Perdeyi çekip hızla merdivenlerden indiğimde Gökhan'ın arabası uzaklaşmıştı. Çaresiz bir şekilde yukarı çıkıp kendimi koltuğa attım. Ve düsünmeye başladım. Kesin kötü birşeyler olmuştu ben ilk defa Esra'yı böyle görmüştüm. O baloya gidip sorunun ne olduğunu öğrenmeliydim. Aceleyle Faruk'u aradım.-Efendim Ahsen?
-Faruk.. Kötü bişeyler oluyo Esra hiç iyi değil..
Derken çoktan ağlamaya başlamıştım bile.
-Dur tamam sakin ol aglama! Ne oluyor baştan söyler misin?
Bir çırpıda tüm gördüklerimi Faruk'a anlattım. Ve babasının arabasını alarak beni alacağını haber verdi.
Ağlamayı bir kenara bırakarak sakin olmaya çalıştım elimi yüzümü yıkayıp üzerime bir kotpantolon tisort gecirip kapinin onunde beklemeye başladım. On dakika sonra kadar Faruk geldi ve balonun yapıldığı yere doğru ilerlemeye başladık.
*************
Mekana geldiğimizde herşey çok karışıktı ve Esra'yı bulmak oldukca güçtü. Açık bir alanada onlarca masa ve etrafında dikilen gençler vardı. Akşam saatleri olduğundan hava karanlıktı ve lazer ışıkları insanın gözünü kör edecek cinstendi.
Kalabalığı yara yara Esra'yı bulmaya çalışıyorduk. Bu sırada Gökhan'ı farkedip bir hışımla yanına koştum.-Esra nerde!
-Nerden bilebilirim?
-Esra neree diyorum seninle geldi!!
Ağzımdan tükürükler saçarak son nefesimle bağırmıştım.
-Tuvalete gitmiş olabilir.
Bu sırada kaş göz yapıp Faruk'a tuvalete bakmasını söyledim. Benim Gökhan'la görülecek bir meselem vardı.
Gökhan'ı çekiştirerek parti alanının uzağında boş bir yere götürdüm. Ve girdiğimiz anda ona tokat attım. O kadar sert vurmuştum ki sesi yankılanmıştı. Yavaşça kafasını çevirdi.-Niyeydi bu?
-Niye miydi! Niye demek! Allahın belası hayatımızı mahfettin! Ne istedin he ne istedin ! Allah senin belanı versin, geber!
Bu kadar söze rağmen yüz ifadesini değiştirmeden öylece bakıyordu.
-Konuşsana hayvan!
O kadar sinirlenmiştim ki, ellerim titriyordu.
Cevap vermedikçe üstüne yürümeye başladım.-Ne oldu dilini mi yuttun. Korktun mu yoksa! He! Yoksa es kaza adam mı oldun da benim mi haberim yok! Senden varya senden nefret ediyorum sen iğrenç bir yaratıksın. Benim arkadaşıma bana bunları yapmana ne hakkın vardı!
-Öğrendin demek?
Ufak bir titreme üzerimden geçti.
-Neyi öğrendim mi?
Gülmeye başladı. Ama bu seferki çok korkunçtu. Delirmiş gibiydi.
Gülmesini bitirince yüzü öfkeyle kaplandı ve beni eliyle ittirdi.
Sırtüstü yere düştüm. Bu sefer beni tutup yerden kaldırdı ve duvara yasladı. O kadar sıkıştırmıştı hiçbir yere kaçamıyordum ve çırpındıkça vaziyet iğrençleşmişti.-Üzerimden çekil yoksa çığlık atıcam!! Bırak!
-İstediğin kadar bağırabilirsin.
Burnunu burnuma değdirdiğinde ağlamayada başlamıştım. Öfkeyle bağırdıkça küfrettikçe ediyordum ve o beni opmeye çalışıyordu. Kurtulmak için çabalarken birden Faruk içeri girdi. Bembeyazdı ve hafif kekeliyordu.
-Ahsen..
Bu sırada Gökhan beni bıraktı şaşkın bir şekilde ikimizde Faruk'a bakıyorduk. Bu sırada Faruk ağlamaya başladı.
-Ahsen.. Hıh.. Esra.. İntihar etmiş..
Faruk'un ağzından çıkan bu sözlerle beyninden vurulmuşa döndüm ve baştan ayağı buz kestiğimi hissettim. Ve koşmaya basladım. Etrafı görmesemde nereye gittiğimi bilmesemde koşuyordum. Sonra kalabalığı seçebildim. Ağlama sesleri duydum. Sonra Esra'yı gördüm. Yerde kırmızı elbisesinden daha kırmızı kanlar içinde. Elindeki cam parçasını gördüm ve daha sonra tüm etraf karardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü ben yalnızım.
RomanceGüzel aşk hikayeleri okuduk. Şimdi birazda gerçekleri görelim. Yalnız bir kızın hikayesi.. Mutlaka kendinizden bir şeyler bulacaksınız...