Büyük bir eve gelmiştik. Bildiğim üzere burası Yağız'ın eviydi içeri girecekken evin arkasına baktığım da gürültüden kulağım ağrımıştı. Arkaya doğru ilerlerken Yağız'ın arkamda olduğunu hissedebiliyordum. Bizim arka bahçeye girmemizle yüze yakın koruma bizim gelmemizle başını öne eğdi. Yağız erkeksi sesi ile gürlerken ilk defa ondan bir zaman sonra bu kadar korkmuştum Yağız korumalara "biliyorsunuz ki düşmanlar her yerde bana zarar veremeyeceği için sizi bu zamana kadar çağırma gereği duymamıştım. Ama şuan benden önce korumanız gereken biri var her saniye yanında olup ben şirkete gittiğim de bile bırakmayacaksınız bu kişi Hazal hanımdır!" Demesi ile gözleri bana dönük haraketimi izliyordu korumaların hepsi kafası önün de "tamam abi" diye hep bir ağızdan bağrınca korkup geri gitmiştim. Yağız tekrar "anladınız mı lan!" Diye gürlerken korumalar tekrardan "tamam abi" diye bağırdı. Korumanın teki "abi Hazal hanım bize haber verecek mi bir yere giderken?" Diye soru sorunca gözleri bana takılmıştı. Yağız öne atılıp korumaya yumruk atmıştı korumanın çenesinden kırılma sesi gelirken ağzımdan bir çığlık kaçması ile hepsi bana baktı Yağız yine "sikerim lan sizi dönün önünüze!" Diye bağrınca yerdeki korumaya eğilip "bir daha o siktiğimin gözleri ile Hazal'a bakmayacaksın! Siz de anladınız mı lan!" Yüzü o kadar gergin ve damarları o kadar belirdin ki korumalar kafasını kaldırmadan "tamam abi!" Diye yüksek sesle bağırdılar. Yağız elini belime koyup başını köprücük kemiğime yaklaştırıp etimi dişleri arasına aldığında ağzımdan bir inleme kaçtı "sen benimsin ama henüz simgem yok sende yakında tüm dünya görecek" sözleri ile vücudum gerginleşirken sadece "n-ne" diye kekelemeye başlamıştım. Yağız böyle biri değildi ben onu böyle görmemiştim tamam sinirli tamam katildi ama ailesinin olduğunu, bu kadar zengin olduğunu, bu kadar sinirli olduğunu ve bu kadar emrine vaki tuttuğunu herkesi bilmiyordum. Yağız ne düşündüğümü gözlerimden anlamış gibi bana bakarken kaşının tekini kaldırmıştı."Yağız ben seni böyle biri gibi tanımıyordum" sesim sonlara doğru korku ile kısılırken "sen beni daha hiç tanımıyorsun tanısan yanımda durmamak için elinden geleni yapardın" gözleri kısık bana bakarken bende ona gözlerim kısık "yanında kalmayacağım kaçacağım" demem ile vücudu komple gerilirken yüzü kemiklerini belli etmişti o sırada hali dışarıdaki gibi olurken "buna sadece yeltenmen bile sana ağır bir şekilde döner" diye sessizce tıslamıştı bağırsa belki bu kadar korkmazdım. İki katlı evden merdivenler de durmuş konuşurken son bir cesaret ile "seni istemiyorum kim katil bir vampir ister ki uzak dur benden Selim mi tek düşmanın da o kadar koruma koyuyorsun?" Sesim ilk defa yüksek çıkmış ve bağırmıştı. Kolumdan tuttuğu gibi beni sürükleyerek merdivenlere götürürken ben çığlık atarak itmeye çalışıyordum beni bir odaya savururken "sakın, sakın bana o siktiğim sesi yükseltme daha beni tanımıyorsun ailemi de öyle tek düşmanım Selim değil hâlâ lise öğrencisi olarak gözüküyorum ama 18 olarak bilinmiyorum hisselerim var ve yeterince güce sahip bir iş adamıyım ve asıl konu yer altı dünyasında da ailemin de benim de ismim yeterince yerlere imza attı. O korumalar Selim'e karşı seni koruyamaz ama insanlara karşı korur burdan çıkacaksan benim emrimde olacaksın anlıyor musun lan!" Göz yaşlarım benden istemsiz akarken hıçkırık kaçtı ağzımdan kafamı tamam anlamında salladığım da yine o erkeksi sesi "duyamadım!" Diye gürlerken hıçkırıklarım ardında sadece "t-tamam" diyebilidim. Bunu dememle kapı sertçe yüzüme kapanırken ayağımın altındaki zemin titremişti. Ben neye bulaşmıştım hem vampir hem mafya hem işadamı hemde katil tam olarak neydi bu?
#####
Evet sabaha kadar ağlamıştım. Sabahın yedisinde yatağımda doğrulurken Yağız elinde viski şişesi ve kristal camı ile adete para kokuyorum derken bana çarpık bir gülümseme attı oturduğu yerden. "Uyandın" ona bakmadan ayağa kalktığım da "benden uzak duramazsın!" Diye bağırıp elindeki camı parçalarken gözüm ona korku ile bakarken her zerremi inceliyordu "bu gözünün altının morluğu nasıl geçecek lan şimdi ne vardı bu kadar ağlayacak!" Diye bağırırken "ö-özür dilerim" diyebilirim gözümdeki yaşları geri itmeye çalışırken oysa hiç bir suçum yoktu ne yapmıştım ki ben ona? Ayağa kalkıp elindeki kana aldırmadan bana yürüdü. "Hazırlan güzelim okula gideceğiz sakın beni sınama okulda olur mu bugün kan dökmek istemem" bu çok normal bir şeymiş gibi bana fısıldarken kafamı tamam anlamında salladım dudağı tenime est geçip dudağıma yaklaşırken içimdeki nefret ile kafamı çevirdim o buna daha çok sinirlenip elindeki kanı umursamadan bir de bulunduğum yerdeki aynaya o elle yumruk atmıştı tanrı aşkına canı yanmıyor muydu? Kafamı çevirip yere oturacağım sıra da bana bakıp "Artık okula gitmek için hazırlan ben bir haftaya ben mezun oluyorum sadece ben o yüzden gitmeden önce göstermem gereken şeyler var." "Ama nasıl mezun olacaksın" sabahtan beri ilk defa sesimi duyması yüzünü biraz yumuşatırken "okul zaten benim ve iş adamı olaral geçiyorum yani hâlâ lise öğrencisi olarak durmam zaten komik oluyordu ve düşmanlarım için zaaftı istediğim an diplomam bende sen takma bunları hazırlan" sert yüzü yumuşamazken ruh hali direk değişebiliyordu. Hafif adımlarla banyoya giderken o da kapıya yönelmişti kapıyı açması ile iki korumayı görmem biraz korkutsa da Yağız korumalara "Hazal hanım çıkınca mutfağa gönderin ve Hazal hanımın gardırobu düzenlensin yeni kıyafetler alınsın hizmetçiye söyleyin içerdeki camı temizlesin ve yeni cam takın" korumalar "tamam abi" demesi ile onların yüzüne bile bakmadan kapıyı çarpıp gitmişti bile. Ben ne yapacaktım burda? Ahh tabiki kaçacaktım bu katil mafya vampirinden...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Züppe
Teen FictionHer halinden belliydi ağır abi olduğu böyle tiplerin lisede ne işi olmuştu ki? Ahh tabi acı gerçekler bir şeye ışık tutuyordu. O züppe liseli değildi ama henüz liseli birine takmıştı kafayı. Ve bu kız ağır merakının cezasını henüz tanımadığı biri yü...