Bugün çok rutin geçmişti herşey. Yağız her zamanki gibi sert halini takınmış benle çok az konuşmuş işe gitmişti. Bende yemek yapıp bugün Yağız'dan içki almasını isteyecektim. Nedeni ise hiç değilse birkaç saat de olsa alışmak için uyuşup içmem lazımdı. Yağız ne kadar içerse içsin sarhoş olmuyordu. Ama benim bünyem beş bira da pert oluyordu. Bu yüzden çok içmeyecektim. Telefonu elime aldım ve aramaya başladım. Bir kaç çalıştan sonra açtı "ne var?" Bu kadar hayvan olmak zorunda mı acaba? "Bugün güzel bir yemek yapacağım. Yanında bir kaç içki alsan sorun olur mu?" "Olur Hazal işim var" işi varmış peh gerizekalı.
#####
Genç adam depoya çektirdiği adamı ne güzel dövüyordu. Genç kız bir kaç kez telefonu çaldırınca en sonunda açmak zorunda kalmıştı. "Gerizekalı kız benden içki istemek için mi aramış" bunu kendi duyabileceği bir şekilde derken yerde inleyen adama kalktı ve bir kez daha vurdu ondan sonra da silahını alıp kafasına sıktı. Aklına gelen fikirle muzipçe gülümsedi ve genç kızı aramak için depodan çıkıp elini yıkadı önce daha sonra lavabonun kenarına koyduğu silahını beline taktı ve genç kızı aradı.
#####
Of niye arıyor ki şimdi bu yine kesin azarlayacak beni. Zaten bir dediğimi de almıyor. Koruma koyuyor kapıya bir şeye de çıkamıyorum. Neyse şu deliyi daha fazla sinirlendirmeden açayım. "Efendim?" "O siktiğimin telefonu neden hemen açılmıyor? Napıyorsun lan sen!" "Yemek yapıyordum özür dilerim" ahh korkudan özür diliyordum bu ayıdan. "Ayı ya" cidden bunu kendi kendime konuşuyorum sanırken galiba sesli düşünmüşüm. "Ne dedin?" Bunu dişlerini sıkarak söylediği belli oluyordu. "Şey yemek yanıcaktı da ona dedim" bir şey demeden yüzüme kapadı ayı işte tam bir ayı. Aradan bir kaç saat geçmiş ve Yağız'da gelmişti. Ama elinde alkol için poşet felan yoktu. "Almadın mı?" Mutfaktan çıkıp içeri giren Yağız'a sormuştum soruyu. "Bir oda dolusu içkim varken fakir birası mı alacağım?" Oha ne yapacaktı ki o kadar içkiyi? Gözümü abartılı bir şekilde devirip mutfağa geçecekken kolumu tuttu. "Bana bir daha göz devirirsen oymak zorunda kalırım" bu cümleyi kurup hangi yüzle boynumu öpüyordu? Evet şuan boynumu öpüyordu bir de. Geri çekilmedim ama tepki de vermedim. Yağız sonunda boynumdan ayrılıp merdivenleri çıktı ve gitti odaya. Yemekleri hazırlayıp masaya koydum ve Yağız'ın gelmesini bekledim. Uzun bir müddet gelmeyince odaya çıkmak için merdivenlere yöneldim. Kapıyı tıklatmama rağmen ses gelmeyince kapının kolunu indirdim ve gördüğüm manzarayla geri çıkmak için kapıya yöneldim. Arkamdan gelen büyük kahkaha sesi ile sinirden olduğum yerde bekledim. En sonunda belindeki havluyu önüme doğru atınca yarı çıplak halinden üstünü giydiğini anladım. Arkamı dönüp "hazırladım her şeyi hadi in" "sen bana emir mi verdin?" Kaşı havaya alayla kalkarken sertçe yutkundum ve "hayır yani iner misin demek istedim" "aferin" ben önde o arkamda aşağı indik ve masaya oturduk. Yemekle birlikte iki kadeh kırmızı şarap içmiştim ama bu beni sarhoş etmemişti. Yemekten sonra mutfağa geçip Yağız hâlâ içerken yanına gittim "bende içebilir miyim?" İzim vermeyecekti biliyordum çünkü hiç vermezdi. "Evet" dediği şeyle şaşkınlıkla ona bakarken elindeki viski bardağını bana uzattı. İçtiğim de dilim anında uyuşurken bu çocuğun her gün içip nasıl ayakta durduğu beni şaşırttı. Kaç bardak içtiğimi hatırlamıyordum ama Yağız'ın karşısında şuan ağladığımı ıslanan gözlerimden anladım. Ailemden bahsederken başımın döndüğünü ve midemin kendi arasında davul çalarak bana küfür ettiğine emindim. Yağız alayla beni izlerken bana doğru yaklaştı. Son hatırladığım ise o beni öperken ona karşılık vererek merdivenden çıktığımızdı gerisi hafif bir baş ağrısı ve karanlık....
#####
Siktir kasıklarımda hissettiğim acı mideme vururken ayağa kalkmak için haraket ettiğim de daha çok acıdığını hissedip yerim de inledim. Gözlerimi yavaş yavaş açıp etrafa baktığım da ilk gözüme çarpan şey yorganın vücuduma direk temas etmesiydi. Korkuyla gözümü açarken öyle bir şey olmaması için dua etmeye başladım. Ve evet korktuğum şey olmuştu. Üzerimde bir şey yokken Yağız'ın karşımda viski bardağı ile sırıtarak bana bakması her şeyi belli ediyordu. Üzerime çarşafı iyice sararken kan izini görmemle hıçkırarak ağlamam ve kendimi kriz geçirirken bulmam bir olmuştu. Yağız hiç haraket etmeyip çatık kaşlarla bana baktı ve siyah takım elbisesiyle bana doğru adım attı. "Sakın! Sakın dokunma bana!" Evet şuan deli gibi bağırıyordum ve tek istediğim ölmekti. Yağız üzerime eğilip yorganı üzerimden bir çırpıda çekti ve "banyoya git" dedi. "Bilerek yaptın öyle değil mi? Sen hiç sarhoş olmadın bilerek yaptın?" Alaycı bir kahkaha atarak "izimi taşıyacaksın artık ömrün boyunca" diyordu birde cidden nefret ediyordum ve özellikle şuan karnıma saplanan acıdan dolayı daha çok nefret ediyordum. O odadan çıkınca bende banyoya gittim. Ama gider gitmez kusmam bir oldu. Duşta karnıma masaj yaparak biraz acıyı dindirmeye çalıştım. Ve başarısız oldum resmen yerime bile oturamıyordum. Üstümü giyip aşağı indim. Annesi ile babası gelmişti. Hepsinden nefret ediyordum. Onlar bana gülümserken yüzlerine bile bakmadan mutfağa gittim ve çekmeceler de ağrı kesici aramaya başladım. Annesi elimdeki ağrı kesiciyi görünce elimden çekti ve tırnakları arasında parçaladı. Kaşlarımı çatıp ona baktım ve soru soran gözlerimi ona yönlendirdim. Elini omzuma koyacakken geri çekildim. "Yağız babasına yeni bir safkan geleceğini söyledi öyle mi?" "Derken?" "Yani bu birlikte olduğunuz anlamına geliyor." Yüzüm kızarırken aklıma gelen soru ile direk kadına sert bakışlarımı yönlendirdim. "Bu ne demek oluyor yani? Yağız bir sürü kişiyle birlikte olmuştur. Neden şimdi safkan ne alaka yani?" Kadın acı ile gülümseyerek "Yağız birlikte olduğu kadınları ondan etkilenmesin diye öldürürdü. Çünkü bir safkan ilişkiye girdiği zaman mutlaka bir çocuk olur. Tabi korunmakta önemli" Yağız korunmamıştı buna emindim. Korunsa babasına öyle demezdi demi? Kendimi tutamazken tekrar hıçkırarak ağladım. "Sizden nefret ediyorum anlıyor musunuz! Ve o çocuğu da kendimi de öldü-" yüzüme inen tokat ile dudağımdan damlayan kanın elime düşmesi bir oldu. "Eğer o çocuğa en ufak bir şey olursa ve kendine en ufak bir şey yaparsan önce aileni gözünün önünde öldürürüm. Sonra da seni anlıyor musun lan!" Ben yerde ağlarken annesi önüme geçti ve "tamam Yağız git şimdi" dedi. Ben nasıl bir bok çukuruna düşmüştüm böyle her yerim çıkmazdaydı. Annesi bana kalkmam için elini uzatırken elini tutmayıp önüme düşen saçları geri ittim ve yalpalayarak kalktım. Annesi, Yağız ve babası evden giderken Yağız kendime bir şey yapamayacağımı adı gibi biliyordu. Kahvaltı yaparken bile hıçkırarak ağlıyordum. Ağlamam yavaş yavaş iç çekmelere dönmüştü artık. "Sen berbat birisin Hazal" kendime bunu söyleyip elimle kafama vuruyordum. Eve yaşlı bir kadın gelip her yeri temizlemiş ve yemek yapıp gitmişti. Yağız eve gelince koltuktan doğruldum ve onun üzerimdeki gözlerine aldırmadan yüzüne bile bakmayıp yemeği masaya hazırladım. Açtım ama yemek yemeyecek kadar da iştahsızdım. Odaya gitmek için adım atarken Yağız bileğimden tutmuş ve beni sert bir şekilde yemek masanın sandalyeye oturttu. O oturmamla acı ile inlerken Yağız elini karnıma koydu. "Dokunma bana" "kes sesini" eliyle kasıklarıma dokunurken gerilsem de acının alınmasıyla gevşedim. Yağız hastane de yaptığı gibi yapmıştı ve acımı almıştı. Yemek yemeye başlayınca midem bulandı ve ayağa kalktım ama o sıra da başımın dönmesiyle ayakta olan Yağız'ın beline tutundum. O zaten beni tutmuştu. Kendimi toparlayınca ondan çekildim ve tekrar masaya oturdum. "Cidden beni hiç düşünmedin değil mi? Sadece bende bir iz bırakmak istedin. Ve hiç silinmesin diye bana küçük bir katil verdin" "ona katil deme" bunu sessiz bir şekilde dişleri arasında söylemişti. Kafamı gülerek sağ sola salladım. "Artık senden nefret edemiyorum. Onu bile haketmiyorsun" Yağız elindeki su bardağını yumruğu arasında kırarken cam parçaları elini derinden kestiğine emindim. "Bu çocuğu doğrunca beni bırak" sinirli yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve "seni asla bırakmam" bu takıntı işi sıkmıştı beni artık nedeni ise saçma sapan bir takıntı uğruna hayatımı mahvetmişti. Odaya çıkmak için ayağa kalktım o sıra da Yağız da kalktı. Başım dönünce Yağız'a tutundum. "Yağız beni odaya çıkarır mısın?" "Tabiki güzelim" onun kucağında düşmeyeceğimi bildiğim halde korkuyla ona sokuldum. Beni yatağa bıraktı. Bende hemen kendimi uykuya bırakacaktım ama Yağız gitmemiş ve yanıma yatmıştı. Arkadan bana sarılınca kendimde elini çekme gücü bile bulamadım. Elini karnıma koyup hafif hafif okşuyordu. "Ağrın var mı?" "Cidden şuan mı düşündün beni keşke hayatımı mahvetmeden önce yapsaydın" "beni sinirlendirme yarın doktora kontole gidicez" kafamı tamam anlamında salladım. O sıra da aklıma saçma sapan korkunç şeyler geldi doğmamış bebekle ilgili. Onu hiç bir zaman bebeğim diye sahiplenmeyecektim. Yağız'a doğru döndüm ve kafamı göğsüne koyup ağlamaya başladım. Anında güçlü elleriyle beni sararken saçımı okşuyordu. Ve gerisi karanlık. Sabahın köründe uyanmıştık. Neymiş doktora gidecekmişiz. Yağız yine takım elbisesini giydi ve evden çıktık. Kapının önündeki korumalar kafasını öne eğerken bu eve geldiğim güne bir kez daha lanet okudum. Doktora geldiğimiz de Yağız özellikle kadın doktor seçerken iki koruma bizle gelmiş diğerleri de dağılmıştı. "Buyrun içeri gelin" kadın bizi içeri çağırırken yatağa uzanmamı ve karnımı açmamı söylemişti. "Hım bebeğimiz iyi durumda bir aylık olmuş ve gayet sağlıklı" ama bu imkansızdı o çocuk daha iki günlüktü. Karnımı silerken doktor bir kaç ilaç yazıyordu. "Şey pardon ama çocuğu aldırabiliyor muyuz?" Yağız bileğimi sıkarak "ne için soruyorsun Hazal?" Dişlerinin arasında söylediği bu şey doktoru bile korkutmuştu. "Aldırmayı düşünmüyorum sevgilim sadece merak ettim" sevgilim lafına baskı yapmıştım. Yağız yüzüme sinirle bakarken odadan çıktık. "Bu çocuk nasıl bir aylık oluyor Yağız?" "Bizim çocuklarımız biraz daha erken büyür özellikle safkan olanlar. İki veya üç haftaya cinsiyeti belli olur." "Karnım nasıl olacak?" "Normal hamileler gibi olacak" kafamı tamam anlamında salladım ve hastanenin çıkışına yöneldik. Elini belime koyarken rahatsız oluyordum. "Bu arada küçüğüm cinsiyeti belli olur olmaz tamamen benim olacaksın" ne diyordu bu daha bana ne yapabilirdi ki? Eve doğru giderken birden kasıklarıma inen sancıyla inledim. Yağız bana bakınca elimi bir şey yok gibisinden salladım. Yağız eve geldiğimiz de bana hazırlanmam gerektiğini beni bir yere götüreceğini söyledi. Hazırlanıp çıktığımız da geldiğimiz yer normal bir evdi taki içine girene kadar..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Züppe
Teen FictionHer halinden belliydi ağır abi olduğu böyle tiplerin lisede ne işi olmuştu ki? Ahh tabi acı gerçekler bir şeye ışık tutuyordu. O züppe liseli değildi ama henüz liseli birine takmıştı kafayı. Ve bu kız ağır merakının cezasını henüz tanımadığı biri yü...