"Ah hadi ama uyan artık kaç saat oldu böyle tadı çıkmıyor" Oğuzhan denilen adamın sözleri ile gözlerimi yavaş yavaş açmaya başladım. Yataktan doğrulup karşımda oturan adama gözlerimi diktim. "Ne var?" Kaşları alayla yukarı kalktı "biri cesaret hapı mı içti? Yoksa uyanınca hep mi uyuz oluyor?" Gözlerimi devirerek esnedim. "Ah cidden ne istiyorsun Oğuzhan?" Sandalyeden ayağa kalktı ve "sıkıldım artık oyun başlasın istiyorum." Anlamaz bir şekilde ona bakarken "cidden aptal mısın yoksa vampire dönüşürken aptal birinin kanını mı içtin?" Sertçe doğrularak "duyduğuma göre Yağız'ın kanını içmişim" diyince yüzü aniden sert ifadesine büründü. "Hayır, hayır Yağız bu kadar aptal olamaz bir safkanın kanını mı içtin hemde zaten öyle bir çocuk doğurmuşken!" Beni sarsarken elini sertçe ittim. Bana sinirle bakarken elimi ağzıma götürdüm "m-midem" ayağa hızla kalkınca dönen başım ile tutunacak bir yer aramaya kalmadan Oğuzhan belimden yakalamaştı. Birazcık kendimi topladım ve onu sertçe ittim. "Beni düşünmüş gibi davranmayı kesin!" Kaşları çatılırken "problem ne?" Diye soru bahşetti prens hazretleri. "Sana güvenmiyorum hemde zerre güvenmiyorum tek sana değil o iğrenç Yağız'a da!" Yanıma yaklaşan kalıplı beden ile yatakta geriye gittim. Eliyle omzuma bastırdı ve beni yatağa düşürdü. "Bana sakın sesini yükseltme bedelini kim olursan ol ödetirim sana!" Nefesimin kesilmesine engel olamadan titrek sesim ile "git yanımdan" diyebilmiştim. Hafif ağırlığını verince nefesim kesildi ve ağzımdan çıkan inlemeye engel olamadım. "Ahh Yağız'ı şuan anlayabiliyorum yedi yüz yıllık bir vampiri bile tahrik edebiliyorsun." Sinirle ona dönerken yüzüne tükürmemek için dişimi sıktım. Bu halimi anlamış olacak ki yüksek ses de bir kahkaha attı. "Sinirlendin mi küçük vampir?" Bu soru sormaktan çok dalga amaçlıydı. Yüzüne bakmamak için gözümü kaçırdım ve o sırada odadaki gölge dikkatimi çekti. Yataktan korkarak uzaklaşmaya geri geri gitmeye başladım lakin gölge de harakete geçmeye başlamıştı. Kendi bölgesinde sallanıyor gibiydi vücudu. Oğuzhan göz haraketlerimi izleyerek gölgenin olduğu yere baktı. Hızla yataktan kalkarken dolabı açmasıyla yere düşen bir adamı görünce çığlık attım. "Ah bende diyorum nerden geliyor bu kan kokusu meğerse senden değil yemeğimdenmiş" bu soğuk kanlı haraketleri ve sözleri beni korkuturken ona dolan gözlerle bakmaya başladım. "O-onu öldürecek misin?" Omuz silkerek "tabi" dedi ve sivri dişlerini çıkararak iğrenç bir ses ile adamı tek ısırık ile yere serdi. Bağrarak kapıya koştum lakin kuvvetli bir el beni yatağa hızla fırllattı. "Sakın! Sakın Hazal beni zorlama!" O kadar yüksek volumde bağrıyordu ki Hazal sesi kafam da binlerce kez tekrarlandı ve sonrası karanlık.
Yine gözüme vuran bir ışık bekliyordum filmlerde olduğu gibi güne mutlulukla esneyerek başlamak. Lakin tam tersine mutsuzluk, huzursuzluk, iştahsızlık, korku ve karanlık ile başlıyordum siktiğimin gününe. Ama dur güne ben zaten başlamıştım. Yine aynı yatak aynı odada olduğuma göre Yağız beni bulamamıştı. Ben daha yeni iştahsızlık demiştim galiba fark ettim de oldukça açtım. Ayağa kalkmam ile korkuyla tekrar yerime oturdum kaçamak bakışlar ile bugün adamı öldürdüğü yere baktım şükürler olsun ki yerinde yoktu. Derin bir nefes verdikten sonra tekrar derin bir nefes çektim ve parmak uçlarım da kapıya yöneldim. Kilitli olduğunu biliyordum ama bu açlık beni öldürecek cinstendi. Kapıya elimin gitmesiyle kapı açıldı. "Yok artık" diye söylenmeden edemedim. Onun gibi dikkatli bir adam nasıl olurdu da unuturdu? Yada en kötü bu da bir tuzaktı. Aşağıdan gelen sesler kulağımı tırmalıyordu adeta. "Evet evet inanmış gibi ahh sence ben hata yapar mıyım Victoria? O kız artık benim avcumda kafan rahat olmalı" dediklerinden bir şey anlamayıp daha çok yaklaştım ona "neden Türkçe konuşmamızı istiyorsun Victoria? Ahh anladım demek Türkiye'ye geldin evet bir kaç güne kız elinde olur." Ardından ayaklanma sesi hemen bulduğum ilk odaya koşarak girdim ve odayı hafifçe kapatıp kapısını kilitledim. Benim odama yöneldikten sonra o berbat sesi ile konuştu. "Oyun mu oynayacaksın küçük kız? Ben hazırım!" Ve ardından o iğrenç kahkahası tüm evi doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Züppe
Teen FictionHer halinden belliydi ağır abi olduğu böyle tiplerin lisede ne işi olmuştu ki? Ahh tabi acı gerçekler bir şeye ışık tutuyordu. O züppe liseli değildi ama henüz liseli birine takmıştı kafayı. Ve bu kız ağır merakının cezasını henüz tanımadığı biri yü...