Karanlıktı. Çektiğim acılar yüzünden kendime sahip çıkamamış en sonunda bayılmıştım. Dayanamıyordum zaten acıya değil bu yüke. Sesler evet sesler ve uğultular kulağımı tırmalıyordu adeta. Duymak istemediğim o ses Yağız Aslan'ın sesi gür ve oldukça kaba olan o ses kulağıma adımı fısıldaması. Sevdiğimi sandığım adamın beni aldatması... Ahh şuan bunu düşünemem önce bu bebek doğmalı sık dişini Hazal sık.!
"Nabız çok düşük" Levent denilen adamın söylediği bu söz genç adamı delirtmişti. "Ne demek düşük lan çoğalt o zaman!" Genç adama sinirle bakmıştı Levent genç kızın çok fazla kanaması vardı ve bu bebek diğer bebeklerden zor doğacak daha büyük olacaktı. Genç kızın narin vücudu buna dayanmazdı. Genç adamda Levent'de biliyordu bunu. Tek kurtuluş genç kızı vampir yapmaktı. Ama genç kız eğer bunu yaparlarsa hem on kat daha güçlü olacak hem de onlar onu vampir yaptı diye affetmeyecekti kimseyi. Bunu hepsi de herkes de biliyordu. O aynen böyle olacaktı. Genç kadın kin ve nefretle tekrardan doğacaktı. Ama genç adamın onu kaybetmeye niyeti yoktu ve hiç olmamıştı. "Levent onu hiç mi insan olarak kurtaramayız?" "Hayır." "Yüzdelik dilim söyle bana" genç adama sinirle döndü Levent elindeki kızın kanları ile "hayır yok yüzde sıfır!" Genç adam odada volta atmaya başladı odadaki herkes vampirdi genç kız hariç evet kan kokusu çoğalmıştı genç adam hızla arkasına döndü. Ve bip bip denilen nabız sesi ardından bebek ağlama sesi duyuldu. Genç adam bebeği umursamadan genç kadına yöneldi. Zaten beyaz olan teni iyice beyazlamış göz altları morarmış ve bir vampir kadar soğuk tenli olmuştu. Genç adam sinirle her yeri yıkmaya başladı. Genç adam önce kızın boynundan ısırdı ardından elini kesti ve ilk defa bir saf kan bir insana bağışlandı. Her yer sessizdi çok sessiz...
Beyaz bir yol felan görmüyorum saçma sapan düşünmeyin Allah aşkına siyah her yer siyah zifiri bir siyah göz gözü görmeyecek bir siyah ve bir bebek sesi nasıl güzel bir ses ama sanki olgun adam gibi "uyanmalısın anne" bebeğim erkek. Erkek bir vampir safkan bebek. "Uyanıp o adamla olmak istemiyorum" kimle konuştuğumu bile bilmeden kendi etrafımda dönerek söylüyordum. "Bilmiyorsun anne babam suçsuz ona güvenmelisin" sinirle bağırdım "bana anne demeyi kes sende onlar gibisin" sinirli bir hırlama sesi ve yerden yere atılmam bir oldu. "Yapma!" Her yerim kırılmıştı adeta "sen bizimsin ve artık insan değilsin şuan çok açsın öyle değil mi?" Sorduğu soru ile dişlerim kamaştı. "Öyleyim" çok güzel bir kahkaha ve "o zaman uyanmalısın anne!" Etraf artık beyazdı gözümün kapakları yavaş yavaş açılmaya başladı. Dişlerim birbirine kenetlenmişti adeta ve sesler bu sesler çok fazlaydı. Yataktan kalktım ve doğruldum yavaş yavaş.. kuş uzakta olmasına rağmen sesi neden bu kadar gür geliyordu? Uzakta olan her nesneyi nasıl böyle ayırt edebiliyordum? Ayna? evet evet bana bir ayna lazım. Bu gürültü ne böyle ahh kulağımı tırmalıyor. Evet evet ayna bulmalıyım dişlerim neden bu kadar kamaşıyor? Ve bebeğim nerde son kez doğumdaydım? Vee evet ayna buldum. G-gözlerim neden koyu kırmızı? Tırnaklarım ve ve tenim neden bu kadar solgun? Beni vampir yapmıştı evet beni vampir yapmıştı sinirle kuduruyordum. "Hayııırr!" Sesim tüm evi inletmiş ve camları kırmıştı. Ardından odaya giren Levent,Aras,Yağız ve oğlum "s-siz!" İşaret parmağım ile üçünü gösteriyordum. Yanlarına gittim ve Yağız'a kuvvetli bir tokat attım. "Adi sana vampir olmak istemediğimi söylemiştim!" Yağız yavaş yavaş sinirleniyordu. "Ben istedim oldun!" Sinirle seğiren gözüme aldırmadan yaklaştım ve onun yüzüne bakmadan çocuğumu almak için adım attım ve o sırada kolumdan tutup Yağız beni yere fırlattı. "Ne yapıyorsun sen!" "Ona dokunmayacaksın beni anlayana kadar!" İyice sinirlendim ve Yağız'ı yakasından tuttum. "Sakın sakın bana bir daha dokunma!" Yağız dibime kadar girdi ve "sen benimsin Hazal Aslan ebediyete kadar benimsin!" Sinirle ona baktım ve kamışan dişlerim ile sinirle Yağız'ı ittim ve çocugumu elime aldım. "Sen benim çocuğumsun benim" gözümden düşen yaşı sildim ve Yağız'a yaklaştım bana sinirle bakmasına aldırmadan çekil önümden Aras'a döndüm "çok acıktım ama birini öldürmek istemiyorum ne yapacağım?" Yağız tüm siniri ile üzerime yürüdü "senin kocan benim bu siktiğimin yalancısı değil sana nasıl beslenmen gerektiğini öğreteceğim insan kanı içmeyeceksin merak etme" ona küçümser bakışlar attım "sen aptalın tekisin anlıyor musun senden nefret ediyorum. Çok hemde çok üstüme gelmeyi kes!" Koyu kırmızı gözleri ile üzerime daha çok yürüdü "senin canını yakarım bana durmam için yalvarırsın eğer şimdi beslenmezsen uzun bir müddet dirençsiz kalacaksın." Ona tekrar döndüm ve sert bir şekilde ittim. "Beni şimdi mi düşünüyorsun he şimdi mi!" Beni yakamdan tuttu ve yere attı Aras anında saldıracakken Aras'a elimi kaldırdım. Ayağa kalktım ve Yağız'a iyice yaklaştım. "Senden nefret ediyorum senden iğreniyorum ve baktıkça kusasım geliyor. Bundan sonra adımı dahi anmayacaksın!" Yağız dudağının tekini kaldırdı ve çapraz bir gülümseme attı "hâlâ benden güçsüz ve acemisin ve halen insan kalıntılarına on üç gün sahip olacaksın bu saatten sonra herşeyi düşünüp haraket edeceksin anlıyor musun bu saatten sonra aklını başına toplayana kadar ne çocuğumuzu ne beni ne de dışarıyı göreceksin. Odaya kitliyorum seni ve açılmayacak o kapı. Anladın mı güzelim?" Sinirden tırnağımı etime batırdım. "Buna sen mi karar vereceksin!" "Seninle ilgili herşeye ben karar vereceğim ve veririm anlıyor musun o küçük beynine sok bunu! Şimdi herkes dışarı!" Ben tek başıma kalamazdım ve o bunun farkında olan tek kişiydi bu yüzden buradan vuracaktı beni "hayır! Yağız hayır!" Beni itti ve kapıyı üstüme kilitleyip gitti. Hırsla kapıyı yumruklamaya çalıştım ama elimin acımasıyla geri çekildim. Kapının arkasından gelen sesle irkildim. "Ve Hazal on üç gün boyunca çok hassas olacaksın!" Sinirle çığlık attım "senden nefret ediyorum Yağız Aslan!" Kapının arkasından gelen kahkaha sesi ile daha da sinirlendim. Kapıya arkamı yasladım ve ağlamaya başladım malum on üç gün sonra ağlama duygumu vıcdanımı kaybedecektim. Gece tek kalamazdım çünkü doğum yapmıştım ve oldukça bu olaydan korkuyordum. Tek kalmak ve yalnız olmak düşüncelere boğulmak demektir. Dişim kamaşıyordu ve açlıktan midem bulanıyordu. Aradan geçen bir saat veya iki saat geçen zamanla ne kadar geçtiğini de tam olarak bilmediğimden kapının açılmasıyla kalktığım yataktan doğruldum. Yağız kapıyı açtı ve yanıma yaklaşıp yüzümü elinin arasına aldı. "Dokunma bana sakın!" Kaşlarını sinirle çattı ve masaya koyduğu tepsiye bakarak "yemeğini yiyeceksin yanında bir bardak kan var ve insan yemeği de yiyebilirsin sorun olmaz!" Sinirle yataktan kalktım ve yanına yaklaşıp yakasından tuttum "ben senin kölen değilim anlıyor musun!" Sinirle yüzüme doğru eğildi ve "bunu sen istedin prensesim!" Dudağıma hızla öpücük kondurdu ve odadan çıkıp tekrar kapıyı kilitledi. Karanlık her zaman beni içeri çekerdi küçüklükten beri korktuğum tek şeydi karanlık. Masanın üzerindeki yemeğe yaklaştım ve yavaş yavaş yemeye başladım yuttukça her ne kadar boğazım patlayacak kadar olsa da yedim ve elime korkuyla aldığım kan bardağını yavaş yavaş yudumladım ve kendime sanki geliyormuşum gibi hissettim. Kan beni yavaş yavaş uyuştururken doymuş hissi ile ayağa kalktım ve yatağa uzandım. Ne kadar süre uyudum bilmiyorum ama bebek ağlama sesi ile uyandım. Ayağa hızla kalktım ve kapıyı yumruklamaya başladım "aç şu kapıyı!" Birden bire giden elektirikler ile korkuyla etrafıma bakınmaya başladım. "Yağız! Işık yok karanlık Yağız!" "Geliyorum güzelim!" Hızla kapıdan geri çekildim. "Merhaba Hazal" kulağımın arkasında hissettiğim nefes ile korkuyla öne bir adım attım. Lakin elini belime saran bir kol ile kaskatı donup kaldım. Ağzımı açmıştım ki ağzımı kapayan el ve ağır parfüm koksuyla nefesim kesildi. "Sakin ol sen benden habersiz evlendiğinden beri bu anı bekliyorum benim küçük yavru ceylanım şuan vakti hemde tam vakti!" Hızla haraket etmeye çalışırken ışıklar geldi ve Yağız'ın "Hazal" diye bağırması ile arkamdaki adam ağzıma kan renginde bir şey tutması ile bilincim kayboluyordu. Adamın sesi kulağım da yankılanmaya başladı. "Oyun oynuyorsak sıra bende bebeğim mat yapmadan asla durmayacağım!..."
"Arkadaşlar uzun bir zaman oldu biliyorum. Lakin unutmuş değildim sizi sadece telefon yeniledim ve ev falan taşıdık yani giremedim. Telefon yenilediğim için cümleler kendini yenilemiyor noktalama işaretlerini her kelimeye bakarak yeniliyorum bana baya zor oluyor. Beklediğiniz için teşekkür ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Züppe
Fiksi RemajaHer halinden belliydi ağır abi olduğu böyle tiplerin lisede ne işi olmuştu ki? Ahh tabi acı gerçekler bir şeye ışık tutuyordu. O züppe liseli değildi ama henüz liseli birine takmıştı kafayı. Ve bu kız ağır merakının cezasını henüz tanımadığı biri yü...