Korkuyordum. Bu oyunda olmak beni hem yoruyor hem yıpratıyordu yoruluyordum. Bir o kadar da özlem duyuyordum aileme yapacak bir şeyim yoktu Yağız 1 haftadır yanıma bile uğramamıştı kapı üstüme kilitliydi ve pencereler de sert demirler vardı. "Gümüşten Demirler?" ne alaka Yağız bir vampirse neden gümüş tercih etti? Bu sorular beni oldukça yormuştu. O sıra da kapı tıklatıldı. Kapıya doğru gittiğim de kapının aşağısandan gönderilmiş bir zarf vardı. Zarfı açtığım da resimler çıktı önüme resimlere bakarken midem kendisini artık tutamıyordu kusacaktım. Yağız bir kızla birlikte olmuş ve ağızında kanlar vardı çok fazla ve kız bundan mutlu gibiydi. Resimler de saatler yazarken en son resimde sabah 04.17 civarı Yağız kızın başında tek başına oturuyordu. Her yer kan ve Yağız bir o kadar da sertdi. Kızı incelediğim de boyun damarlarının koptuğunu ve yaşamadığını anlamam hiç de zor olmamıştı. Yağız bu bir hafta için de insan öldürmeye mi gitmişti. Tanrı aşkına kusacağım. Zarfın içinde bir not şöyle yazıyordu " seni unutmadım küçüğüm. Seni bu canavardan alacağım. Sen benimsin. Benim olarak da kalacaksın. Bekle beni güzelim bekle... Selim" Yağız iğrenç biriydi duygusuz iğrenç biri. O sırada kapı açılırken Yağız elinde poşetlerle gülümseyerek girdi. Bana yaklaşacaktı ki kendimden emin ve bir o kadar da yüksek sesle "Bana sakın ama sakın dokunma!" Diye cırladım. Bileğimden tuttuğu gibi beni kucağına aldı. "Canım isterse dokunurum istemezse dokunmam buna sen karar verecek tarzda biri değilsin güzelim." Yüzüm kasılırken kucağından kurtulmaya çalışıyordum. "Senden nefret ediyorum nefret nefret nefret!" O sırada elimdeki zarfla birlikte resimler yere saçılırken Yağız'ın gözleri onlara bakıyordu. Beni yere atıp bir küfür savurdu. Kolum yere düştüğümde baya parkede çizilmiş olmalı ki kanıyordu. Yağız yanıma yaklaşırken kendimi geri geri itmeye başladım taki tam arkamda dış kapı olduğunu unutana kadar. Kapıya yaslanmış ona bakarken "benden korkma" demişti. Yüzünde gülümseme olurken "senden korkmuyorum sadece iğreniyorum. Kapıyı aç gitmek istiyorum." Bana kafasını yana doğru eğmiş bakarken salonun en ucuna gitti. Onun her hareketini izliyordum. Birden rüzgar gibi bana doğru geldi. Yeli suratıma eserken gözlerimi açtığımda dişleri ve damarları aynı resimdeki gibi olmuştu. Anında çığlık attım o korkuyla. Eliyle ağzımı kapatırken tek eliyle bana dokunuyordu. "Biliyor musun asıl iğrençlik bu" gözlerimi açtığımda gözümden bir damla yaş düştü eliyle yaşı silerken "benden korkuyorsun hemde çok fazla bunu belli etmiyorum havasındasın oysaki çok belli küçüğüm." Beni yere indirirken bir şeyler homurdanıyordu. "Senden tek ricam lütfen beni bırak ablamı ailemi çok özledim." Bunun olmayacağını biliyordum ama yine de denemek istiyordum. "Böyle bir şey olmayacak." Sesi gayet kendinden emin çıkıyordu. "Anladım..." koşar adımlarla merdiveni çıkıp odama girdim ve kendimi kitledim. 1 saat sonra kapı kapanma sesi geldi. Kapıyı açıp mutfağı gittim ve pis vampirin getirdiği yiyecekleri yedim. Telefon çalmaya başladı ama ne telefonu? Kimin telefonu? İçeriye doğru ilerlerken kapının önünde telefon buldum telefonu açtığım da "Kardeşim canım nerdesin seni çok özledim çok merak ediyorum ahhhh" diye inleme sesi gelirken "abla? Abla? Ablacım ablaa abla noldu ablaaa!" Ağlamaya başlarken bir erkek aldı telefonu "ablanı canlı tek parça istiyor musun? O zaman bana gel benim ol sadece benim" telefon kapanırken olduğum yere çöktüm kaldım. Gözümü açtığım da Yağız yanımda yatıyordu. Ben kalkmaya çalışırken koluyla beni yatağa bastırdı. "Beni zorlama sakın zorlama ve şimdi gözünü kapayıp uyu!" Olduğum yere sinerken Yağız bana sarıldı. Kafasını saçlarıma gömerken "benden sakın gitme eğer gidersen gittiğin kişiyi de seni de yaşatmam." Ben yutkunurken gözlerimi kapadım ve yarının güzel olması için dua etmeye başladım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Züppe
Teen FictionHer halinden belliydi ağır abi olduğu böyle tiplerin lisede ne işi olmuştu ki? Ahh tabi acı gerçekler bir şeye ışık tutuyordu. O züppe liseli değildi ama henüz liseli birine takmıştı kafayı. Ve bu kız ağır merakının cezasını henüz tanımadığı biri yü...