Bulmak

8.2K 337 9
                                    

Kolumu kavrayan sert eller beni dış kapıya sürüklerken ağzımdan ufak bir inleme kaçmıştı. Kaçık adam benden ne istiyordu da bu kadar canımı yakıyordu. Gözlerim benden bağımsız yaşlar akıtırken önümdeki adam beni arabaya doğru büyük bir fırlatma gerçekleştirirken emniyet kemerimi takmak için eğildiğim de göz yaşlarımdan dolayı ikişer olarak gördüğüm için lanet olsun ki takamıyordum ama göz yaşlarımı geri gönderemiyordum da. Kendi tarafına da binip kapıyı sertçe çarparken korumaların da geldiğini görebiliyordum. Saçma sapan bir klişe yaşanacak bir şey yoktu bizde eğildi ateş saçan gözleri ile kemerimi takıp direksiyonu kavradığı gibi hızlı bir manevra ile arabayı bağırtarak ormanlık alandaki evine getirdi. Beni arabadan atarken korumaların hepsi sıraya dizilmiş kafası önde bizi bekliyorlardı. Ağlamaktan nefesim kesilirken Yağız "kimdi lan Hazal hanımı bekleyen bir adım öne çıksın!" On koruma öne çıkarken Yağız bahçesindeki korumalara doğru yaklaşıp hepsine tek tek yumruk atmaya başladı. Attığı her yumrukta ses çıkarken belinden çıkarttığı siyah metal şey ile ağzımdan bir çığlık kaçtı. Benim yüzümden öleceklerdi benim yüzümden... Direk ayağa kalkıp elini tutarken yalvaran gözler ile bakıyordum. "Lütfen yalvarırım yapma hepsi benim suçum yalvarırım yapma özür dilerim" sesim sonlara doğru kısılırken Yağız'ın sert yüzünde tek bir mimik oynamayıp çatık kaşlarla bana bakarken beni yere itip yerde yatan on adama eğildi ve biran da büyük bir silah patlama sesi duyuldu. Gözümü açıp bakamazken çığlıklarımla hıçkırarak ağlıyordum. Ve ardından bir silah sesi daha, bir daha, bir daha,bir daha, bir daha, bir daha, bir daha, bir daha tam üst üste on kez sesim artık çığlıklarımdan dolayı beni taşıyamazken gözlerim benden istemsiz kapanmaya ve elim ayağım tutmamaya başladı son kez hatırladığım birinin kollarında havaya kaldırıldığımdı. Bu kokunun kime ait olduğunu biliyordum. Bu koku o katile aitti.

####

Gözümü açtığım da bu rahat yatağın neresi olduğunu biliyordum. Ve üzerimdeki kokunun sahibini.. sert kolları yine sarmıştı beni ve havanın karardığı penceredeki yansımadan belli olan aya aitti. Sert kollarından ayrılmak için yaptığın harakette huysuzlanınca iki dakika bekleyip ardından kıvrak hareketlerle kurtulup pencerenin önüne geçtim evet bugün o kan döktüğü yere baktım. Benim yüzümden dökülen on kişinin masum kanına ayaklarım bu düşünce ile yine beni taşıyamazken gözlerim kararmaya başlamıştı bile. Bir şeye tutunmaya çalışırken ayağıma takılan şey ile yastıklara bir kez daha küfür ettim. Kararmış gözlerim bir kez daha kendisini yansıtırken yere düşüp kendimi toplamaya çalıştım çıkardığım sesten Yağız uyanırken kararmış gözlerimle bile o katilin yanıma gelişini görebiliyordum. Tekrar beni yatağa yatırırken kalkmak için manevra yaptım. O ise sert kolları ile burnundan soluyup üstüme çıkarak ellerimi yukarıda bağladı. "Bana bak benden uzak duramazsın anlıyor musun? Ben seni önceden uyarmıştım her şeyin bedeli vardır diye sen beni ne kadar sınayacaksın lan ne kadar!" Bağırması ile gözlerimdeki yaşlar yine yerini almaya başlamıştı. "Ağlama sikeyim ağlama tamam mı öldürmedim onları sadece topuklarına sıktım." Ne kadar rahat söylemişti sadece topuklarına sıktım. Bu cümle içimi rahatlatırken yine de benim yüzümden kan dökülmüştü. Ben ne kadar sulu göz olmuştum böyle artık konuşmak gelmiyordu içimden kimseyle konuşmak gelmiyordu ailemi istiyordum sadece ailemi. Sabah o erkeksi koku ile gözüm açılırken yanımda yatan adam beni izliyordu bu durumdan rahatsız olup yan tarafa doğru kıvrıldım. Beni tutup yine kendi tarafına çevirdi yataktan kalkarken çıplak vücudu takdire şayan güzellikteydi. Bunlar bir yana Selim nerdeydi? Aklıma yine okul olayı gelince gözledim doldu ve içimdeki nefret tomurcukları baş gösterdi. "okumak istiyorum." Bunu demem ile aynada kravatını yapan eli durdu ve çatık kaşlarla bana döndü "o konu kapandı okumayacaksın" yüzüm düşüp tekrar ağlamamak için kasılan çenemi daha çok tuttum. Hiç bir şey söylemeyip ayağa kalkıp banyoya doğru gitmek için yanından geçerken belimden tuttuğu gibi beni tekrar yatağa attı ve üstümü çıktı. "Sen sen sadece benim göreceğim yerde olacaksın" "kalk üzerimden adi herif kalk" diye ciyaklamama rağmen inatla kendisini bana bastırıyordu. Dudakları boynuma yönelince kendimi geri çekmeme izin vermeden etimi dişleri arasına almıştı ve içine çekmeye başladı ağzımdan inleme kaçarken " izimi taşıman sana yakışacak" dedi ve kalktı üzerimden. O kalkar kalkmaz elimi boynuma götürüp boy aynasına gittim. Evet morarmıştı kızarıklıktan morarmaya yüz tutmuştu. Ben kendimi incelerken beni izleyen sadist adam çarpık bir gülümseme atıp odadan çıktı. "Gerizekalı" ben böyle mırıldanırken camıma atılan sert taş camı paramparça ederken çığlık atıp eğildim. Korumalar direk içeri girerken Yağız gelmeden elime taşla sarılı atılan kağıdı aldım. "Unutma güzelim bir avcı avını asla unutmaz ve alır sende avcını bekle -Selim" yüzüm kağıt rengine dönerken içeri Yağız'ın girdiğini görmemiştim bile. Elimdeki kağıt hızla çekilirken Yağız korumalara "etrafı arayın lan!" Diye bağırmasıyla korumalar gitmişti bile. Yağız beni yerden kaldırırken "şşş ağlama güzelim senin tek göz yaşın onları öldürmem için bile yeterli ağlama" sesindeki sinir ve sertlik kendisini gösterirken beni kolumdan tutup kaldırdı. "Sorun değil ben iyiyim" klişe bir şekilde iyiyim demiştim. İyi miydim? Tabiki hayır. Korumalar Yağız'ı çağırırken aşağı inmeye başladım. Yağız korumaların hepsini çekmiş konuşurken arka kapının küçük duvarlarının birinden atladım. Ve artık özgürdüm. Ailemin yanına gidecek ve bir daha buraya adım atmayacaktım asla. Arkama bakmadan aralıksız koşarken sadece ufak bir içinde para ve bir kaç kıyafet belirten çanta almıştım. Yağız'ın korumalarının arabası her yerde dolaşırken ormanın içinden gitmenin daha iyi fikir olduğunu düşündüm ama o daha tehlikeli olacaktı. Bu yüzden çalılıkların arasından yola yakın yerden gitmeye başladım. Nefret ediyordum Yağız'dan bu sabah ki yaptığı şey sızlarken içim burkuldu. Biraz daha ilerleyip yorulunca durdum açlıktan ölecektim o kadar acıkmıştım. Tam ilerleyeceğim sırada bir siyah araba yanıma durdu. Yağız olduğunu düşünürken hiç tanımadığım bir adam kapıyı açıp bana doğru gelmeye başladı. Koşarak ormana dalacağım sıra da burnuma ve ağzıma dolan acı koku beynimi uyuşturmuştu son hatırladığım şey ise "yerde ararken gökte buldum abi getiriyoruz" diyen bir adamın konuşmasıydı ve gerisi karanlıktı...

ZüppeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin