"Dokunma bana lütfen yalvarırım dokunma.!" Ağlıyordum evet deli gibi ağlıyordum. Çünkü o Selim denilen çocuk beni kaçırmıştı. Bundan bir gün öncesine kadar hayatım güzeldi. Yağız düşmanım dedikten sonra gitmişti. Herkes seçmeli ders seçiyordu ya müzik yada resim ben müzik söyletirler diye resimi seçtim. O ders de seçmeliydi. İlk haftadan hemde "off bıktım Allah'ım bıktım bitsin artık şu okul" diye içimden fısıldarken biri yanıma oturdu. Dönüp bakmadım bile niye bakayım ki hem "selam" yine bakmadım ama sesi tanıdıktı "sana diyorum bana bak lan!" "Lan derken?" Kafamı sinirle çevirdim ve of Selim denilen çocuktu "evet lan" gülüyordu "kalk be yanımdan" "şşş sakin ol güzelim" sinirle etrafıma baktım ve boş yer aradım. Gözüm bize bakan bir çift gözle karşılaştı en arka sırada oturan Yağız'a sinirden yüzü kasılmış damarları belli olmuştu. Durduk yere gözlerini kapatıp içinden bir şeyler söylüyordu dudaklarını okumaya çalıştım ama okuyamadım deftere bir şeyler yazıyordu gözü kapalı. Bir sinir ile kimseye bir şey demeden sınıftan çıktı. O kalkar kalkmaz yerine oturdum ve defteri açtım. "Lateyane lateyane zanemun dı şitayene şitayene birani afmal lateyane" okunduğu gibi yazdım. Yazılışını yazamadım bile. Bu neydi şimdi selim birdenbire geldi ve elimden defteri çekti. Yazıyı görünce yüksek seste bir kahkaha attı. Hoca bize bakınca döndü ve hocaya bakıp kafa sallayınca hoca tekrar devam etti gerçi ders boştu. Hocadan izin alıp lavaboya gittim. Kapıdan çıkar çıkmaz Yağız tuttu kolumdan ve beni koridorun sonuna çekti. Karanlıktı "neden sana taktı kafayı neden" diye fısıldadı ve kafasını boynuma gömdü saçma sapan sesler çıkarırken hırlıyordu resmen "n-napıyorsun sen!" "Hiç hiçbir şey" dedi ve gitti. Bu neydi ya şimdi aptal insanlar. Okul çıkışı ablamı aradım ve gelip almasını istedim. O ise kütüphane de sabahlayacağını ve eve yemek söyleyip yememi istedi. Telefonu kapattım ve direk eve gitmek için yola saptım. Koşar adım metroya gidiyordum. İlk defa içimden bir his takip ediliyormuşum gibiydi. Metro bekliyorum bekliyorum gelmiyordu. 20 dakika olmuştu. Ama gelmiyordu. Bir anos yapıldı ve talimattan dolayı metroların kapatıldığı söylendi. Şimdi mi söylenir lan bu şimdi mi napcam ben! Diye ağlarken ablamı aramaya karar verdim. Aradım aradım ama kapalıydı. Zaten kız haber vermişti kütüphane de olacağını telefonu kapatmalıydı tabi of yaaa diye söylenerek giderken "hazal" diye bir ses yankı yaptı metroda direk koşmaya başladım çıkışa metronun ilk girişte olduğum için kapılar vardı. Kapıyı zorladım ama kapıyı kitlemişlerdi "Hazal korkma sana zarar vermeyeceğim belki de veririm zevkime bağlı ahahahaha" kapıyı hâlâ zorlarken biri enseme doğru yaklaştı kapının yansımasından bakarken bunun Selim olduğunu anlamıştım. Ama farklıydı gözleri farklı bir renkte ve parlıyordu ayrıca dişleri çok... diye dışımdan söylenirken "şşş düşünme şimdi bunları unut ahahahah" diye bir ses yankılandıktan sonra bilincim kapanmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Züppe
Teen FictionHer halinden belliydi ağır abi olduğu böyle tiplerin lisede ne işi olmuştu ki? Ahh tabi acı gerçekler bir şeye ışık tutuyordu. O züppe liseli değildi ama henüz liseli birine takmıştı kafayı. Ve bu kız ağır merakının cezasını henüz tanımadığı biri yü...