Element

7.8K 323 38
                                    

Korumalar kızın çığlıktan sonra bayılmasıyla korkup direk genç adamı aramışlardı. Genç adam ise avlanmış öylece yerde yatan avına bakıyordu. Telefonun çalmasıyla red tuşuna bastı. Koruması Demir arıyordu. Normal de aramazdı aslında ama genç adam açmak istemedi o an sadece anı yaşamak istedi. Telefon ısrarla çalınca kaşını kaldırdı şaşırmıştı. Ama bir o kadar da sinirlenmişti. Telefonu sinirle açarken "umarım önemlidir Demir. Aksini bilmek istemezsin!" "Ş-şey efendim" koskoca adamlar bile ondan köpek gibi korkardı. "Ne lan söylesene!" Genç adam oldukça kaba biriydi. "Hazal hanıma bir kutu geldi ve bir de not. Notu okumadık ama kutunun içindeki şey yüzünden Hazal hanım bayıldı" "kutunun içinde ne vardı?" "Efendim kafası kesilmiş iki kedi yavrusu ve kesilmiş bir insan parmağı" "siktir! Yanından ayrılmayın ve kutuyu odama çıkarın!" Eserimde son bir kez daha göz gezdirdikten sonra temizlenmesi için iki koruma gönderdim. Alışmışlardı artık tabi vampir olduğumu bilmiyorlardı. Mafya olarak öldürdüm sanıyorlardı. Genç adam sinirden kuduruyordu kesinlikle onu yapanı bulacak ve öldürecekti. "İşkence yapacağım ona" genç adam kendi kendine konuşuyordu. Bayılmıştı genç kız bebeği merak ediyordu genç adam ama korumalar doktor mutlaka çağırmıştırdır diye düşündü. Bebeğe bir şey olmuş olsaydı mutlaka haber verilirdi. Bu yüzden içi rahattı genç adamın son model arabasındaki ibre kendisini zorluyordu ve her dakika hızı artıyordu. Büyük bir drift çekti ve kulakları tırmalayan sesi çıkarttıktan sonra arabadan indi. Korumaların hepsini çağırdı. Ve tek tek korumaların önünde gezip sinirlerini kontrol etmeye çalışıyordu. Taki içeriden tiz bir çığlık ve cam sesi gelene kadar.

####

Gözümü açtığımda kendimi salonda kanepe de yatar bir şekilde buldum. Ayağa yavaş yavaş doğruldum. Son gördüğüm şeyler cidden artık kaldırabileceğim şeyler değildi. Ahh hadi ama Hazal sen neler gördün. Arka bahçeye çıkan cam olan kapıdan bir karanlık beden gördüm. "Ahh iyice şizofren olacağım" diyip kafama vurdum. Aniden gelen taş ile cam tuzla buz oldu ve ben çığlık atarak yere çöktüm. Saniyeler içinde taşı elime alırken kağıda sarılı olduğunu gördüm. "Selim'in yarım bıraktığı bir iş var insancık" yok yok hayır bu Selim olamazdı çünkü onu öldürdüğünü görmüştüm yani küllerini. Bu, bu başka biriydi. Bir dakika bile sürmeden önce Yağız sonra korumaları içeri kapıyı kırarak girdi. İlk önce etrafa baktılar ve ardından beni gördü. Ben şok geçirmiş gibi konuşamıyordum. Çünkü Selim bir nevi beni öldürmek istemişti isteyen Selim değildi gerçi. Ve şuan onu biri devam ettirmek istiyor hadi ama bu şaka olsun dostum. Yağız bana seslenirken hızla elimdeki kağıdı aldı. O da okuyunca benle aynı tepkiyi verdi. Ama onun farkı şuydu ben korkmuştum. O ise sinirden kendi damarlarına baskı yapıyordu dişlerini sıkarak. "Ölecek miyim?" Evet bunu kendi kendime bir çok kez sormuştum. Cevap belliydi 'evet' Yağız bana baktıktan sonra kucağına aldı ve "asla! Buna asla izin vermem!" Histerik bir kahkaha attım ve ellerime saplanan camı ve elimden akan kanı gösterdim. "Fark etmedin mi?" Elime baktıktan sonra tekrar gözlerini gözlerime kitledi. "Fark ettim. Bu yüzden odama pansumana çıkıyoruz" ne zamandır merdiveni çıktık ve bitirdik anlamamıştım bile. Beni yatağa koyarken kendisi banyoya gitti. Ve eşyaları alıp geldi. "Şimdi ilk önce acını alacağım" "acım yok" acım o diyene kadar yoktu cidden fark etmemiştim. Aklım hâlâ beni öldürmek isteyen kişideydi. Elini elime koydu ve acımı kendisine çekti. Ardından ise pansuman yapmaya başladı. "Acımıyor bastırabilirsin" "kes sesini" hadi ama şuan bana kötü davrancağın bir durum yok. Tabiki ona bunu yüksek sesle diyemedim. Pansumandan canım yanmaya başladı ağzımdan kısık bir inleme kaçtı. "Üzgünüm seni bırakıp gittiğim için" bunu o mu demişti? Benden neredeyse özür dilemiş gibi konuşmuştu. Peki peki hâlâ ses tonu oldukça sertti. "Bana kızmayacak mısın?" "Ne için Hazal?" Bana adımla seslenmesi içimi titretiyordu. "Elim kesildiği halde yerden kalkmadığım için" "tabi ama şuan sinirli halimi görmek isteyeceğini sanmam" kafamı olumlu anlamda sallamamla onun da sargı işini yaptığını gördüm. Yağız ayağa kalkacakken elinden tuttum ve kendime çektim. Soru sorar gibi bana bakıp yatağa geri yanıma oturdu. Ona hiç bir şey diyemeden sarıldım ve ağlamaya başladım oldukça kötüydüm ne kadar aklıma getirmek istemesem de kesik parmak ve kafalar gözümün önüne geldi. Yağız önce şaşırsa da ardından elini belime koydu ve bana daha sıkı sarıldı. Tabi şişkin olan karnımı göz önüne alarak. "Bugün benimle yatar mısın?" Normal de birlikte yatıyorduk ama şuna emindim ki bugün o kutuyu göndereni bulmak için bugün yanımda olmayacaktı. "Ama-" son bir cesaretle sözünü kestim ve "Lütfen" diye mırıldandım. Sözünü kesmeme kızmak için ağzını açmıştı ki ona yaklaştım ve dudaklarımla dudaklarını örttüm. İlk defa birbirimize bu kadar naziktik. Hâlâ üzerimde dışarı kıyafetlerin olduğunu anlayınca o da ne yaptığımı anlamış gibi benle birlikte ayağa kalktı ve dolabın önüne geldik. Ben pijama alırken elimden pijamayı çekti. Ayıcıklı pijamamı "ya versene" kafasını aşağı eğip güldü. "Cidden benim yanımda bunla mı yatacaksın?" Küçümseyen bakışlar atınca sinirle ona baktım ve "istemezsen yatmam ama ufaklıkla hasta olmamızı istemezsin eminim" dudağımı yalandan büzünce "ahh yapma şöyle öpesim var zaten. Nerden vuracağını biliyorsun" diyip pijamayı uzattıktan sonra elini karnıma koydu ve yavaşça saçımı öptü. Pijamanın üstünü giymişken karnımdan dolayı altı giymekte zorlanıyordum. Yağız çarpık bir gülümseme atıp pijama altını giydirdikten sonra pikeyi açtı ve bende içine girdikten sonra üzerimizi örttü. Bana sarılırken bende ona sıkıca sarıldım ve o enfes erkeksi kokusunu ciğerlerime hapsettim.

ZüppeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin