Yüzü geriliyordu adamın hastane köşesinde duvara yaslanmış. Koruyamadığı kıza bakıyordu. Ondan beklenmeyecek kadar sakin ondan beklenmeyecek kadar buğulu bakıyordu gözleri. Tehlikeli ve buğulu... Biran olsun gözlerini ayırmadan duvardan doğruldu ve onu izledi. Tutamadığı ellerine baktı zaten soğuk ve soluk olan teni iyice soluklaşmıştı. Gözleri baktığı kızdan kendi eline kaydı. O kadar belirgindi ki damarları o bile kendindeki bu tehlikeli sessizlikten korkuyordu. Doktorlar genç adama "umutsuz hiç bir şey yoktur ama bıçak sanki usta bir katilin eli değmiş gibi tam yerine gelmiş ve lif bağlarını koparmış sadece biraz zaman tanımalısınız uyanması için eğer uyanmazsa zaten önce beyin sonra vücut ölümü gerçekleşmiş demektir." Doktor bunları genç adama söylerken yüzüne bakmaya korkuyor ondan bir kaç adam geride duruyordu. Genç adam sadece kafasını salladı ve hastaneden çıktı ellerine aldığı ve yakacağı sigarayı dudaklarına götürdü. Ne zamandır görmediği ailesinin yanına gitmek üzere arabasına bindi. Kafasındaki şeytanlar o kadar tehlikeli oyunlar oynuyordu ki heran aklını çalabilirdi. İlk defa bu kadar tehlikeli görmüştü kendini. O sıra da onun karşısında ölüm bile kibrini bırakıp eğildi. Hızla arabasını sürmeye devam ederken şehir dışına çıkmış ve oldukça lüks olan bir evin önünde durmuştu genç adam. Kapıya doğru yaklaşırken kapı o gelmeden açılmıştı. Sarı saçlı bir kadın gülümseyecekken karşısındaki genç adamın önce dağınık saçlarına sonra dağınık kalbine bakarmışcasına süzdü. O da onu ilk defa böyle görüyordu ve işin en garibi onunla hiç konuşmadan genç adam eve girmişti. Karşısında duran orta yaştaki adama sonra kadına baktı genç adam. Kafasını geriye doğru atıp onlara bir adım yaklaştı. Alaycı bir gülümsemeyle kafasını öne eğdi gülmesini saklar gibi. Fısıltı şeklinde söyledikleri önce havada asılı kaldı ve anında buz parçası misali yere saçıldı. Ve camları odadaki herkese battı. Genç adam "oyun bitti. Öldüreceğim önce dilini keseceğim. Sonra tekrar dikeceğim. Hayır hayır onu asitlerle yakacağım ve ardından ateşe atacağım" fısıltı gibiydi ve tekrarladı. "Artık bu oyunda en tehlikeli parça kendisini buldu oyun benim kurallarıma göre oynanacak ve en acı şekli yeryüzünde onun yüzüne çarpacak" tekrar fısıldamış ve kafasını arkaya atıp alaycı bir kahkaha atmıştı. Anında kesilen kahkasını tamamlamak için kafasını eski haline getirip karşısında duran ailesine baktı. İlk defa onlar da korku görüyordu. Kahvenin en koyu olan gözleri normal de açıkken kendisini sanki uçuruma bırakmış gibiydi o bile tehlikeden korkup açık renginden utanmıştı sanki. Kahverengi gözlerindeki tehlikeyi ailesi fark etmiş olacak ki ona değil dokunmak konuşmak için bile adım atmaya çekiniyorlardı. "Şimdi bu evden gideceğim. Ve siz ben eserimden uzaklaştıktan sonra küllerini kavonoza koyup almamı bekleyeceksiniz yapacağınız tek şey bu anlaşılmayan kısım?" Bu bir soru değildi. Genç adam öyle bir sessizlikte konuşuyordu ki ailesi bile bu sessizlik karşısında titriyordu. İkisi de kafasını "tamam" anlamında sallarken genç adam bulunduğu odadan bir saniye içerisinde koşup çıkış kapısına gelmişti. Dayanamadı genç adam sinirden kasılan çenesine dayanamadı ve evden çıkmadan yüksek sesle bağırarak elini yumruk şeklin de duvara geçirdi. Öyle bir ses gelmişti ki evin zeminin titrediğini hissetmişti. Pişman değildi ama bu yumruk bir insanı tuzla buz edecek kadar kasvetliydi. Genç adam acı bir gülümseme atarak çıktı evden ailesi uzaktan izliyordu. Biliyorlardı dokunurlarsa kendileri de zarar görecek çünkü kimseyi tanımazdı genç adam sinirlendiğin de. Arabasına bindiği gibi gideceği yere sürdü biliyordu düşmanın kime ve neye saklanacağını. Acı içinde tekrar gülümsedi bu oyun onun koyduğu kurallar içerisinde yeterince zevk verecek ve eğlenceli hale gelecekti. Arabayı eski bir depoya çekerken beklendik keskin kokular burnuna geldi. Dudağını memnun gibi üste kıvrılırken hiç bu kadar tehlikeli bir varlığa dönüşeceğini bilemezdi hele ki bir insan için asla. Koruyamamıştı onu eline gelen kana ve son anda ona yalvaran bakışlar atan kızı aklına getirdi. Damarları yine oldukça şişerken hiç düşünmeden kapıyı tek tekmesi ile yere düşürebilmişti. Düşmanları karşısında ona gülerken otuza yakın kendi gibi varlıklar üstüne gelmişti. Ama unuttukları bir şey vardı o safkandı en güçlü olanları. Hele ki bu sinirli bir safkansa asla başa çıkamazlardı. Düşmanlarının gülen yüzü genç adamın toplamı otuz olan adamların kafasını yerinden sökmesi bir dakikan az sürmüştü. Düşmanları bile onu ilk defa böyle görmüştü. "Kim olduğumu unutuyorsun" sesi o kadar sessiz ve tehlikeliydi ki bu tüyler ürpertmeye yeterdi. "Neye bulaştığını unutuyorsun. Ölüm, evet sen kendi ölümünü istiyorsun ve isteğini sana vereceğim" yere bakıp gülerken bir saniyeden kısa bir süre de diğer düşmanına baktı. Uzun tırnaklarını işaret parmağına bastırarak dişleri arasında tekrar işaret parmağı ile diğer adamı gösterdi. "Ve sana istediğini vereceğim." Sessizdi ama sıktığı dişleri arasında konuşurken kafasını öbür düşmanına dönük olmasından faydalanmak ister gibi genç adamı yakalamak için haraket yaptı genç kızı bıçaklayan düşman. Genç adam sanki her adımı ezbere biliyormuş gibi kafası hâlâ diğer adamı dönükken ona atak yapan gencin boynunu avuçları arasına almış tırnaklarını hiç düşünmeden bastırıyordu. Genç adam onu uzak bir köşeye fırlatırken acıyla gülümsedi. "Benim olana dokunursanız ne olur biliyor musunuz?" Soru sormuyordu. Kendiyle konuşuyor gibi yapıyordu ama biliyordu ki düşmanları onu pür dikkat dinliyordu. Karşılarındaki adam çok zekiydi aynı zaman çevik. "Eğer dokunursanız bedeli tek sahip olduğunuz boktan ruhunuzu bana feda ederek içimdeki şeytanı beslemek olur" kafasını yana sallarken iki ayrı yana fırlattığı iki düşmanına da baktı. "Ve içimdeki şeytan bundan çok mutlu olur." Şuan tehlikeli adam tehlikeden daha ötesine gidiyordu. Ciddi anlam da korkan iki düşman kalkmak için hamle yaptığı sıra da genç adamı karşılarında buluyor ve ondan sonra kendilerini acı içinde kıvranarak buluyordu. Düşmanları karşısındaki sadist adama korkarak bakıyordu. Sadist adam acıdan zevk alıyor gibi kendisine de zarar vermeye çalışıyordu. "Sakın, sakın benim olana dokunmayın demiştim değil mi?" Ellerine aldığı sigarayı yakarken içine zehirli dumanı çekti ve depo da bulunan koltuğu yaktı. Yanan ateşten dolayı iki düşmanı da kendine yalvaran gözlerle baktı. O sıra da aklına genç kız geldi ve vücuduna bağlanan kablolar gözlerini sıkıca kapatıp geri açtı ve kahvenin en koyu tonunu onların gözünün üstünde nefret ve tehlikeyle gezdirdi. Bu tüyler ürpetecek kadar geniş kapsamlı bir hareketti. Kızı bıçakladıktan sonra düşündü düşmanına yaklaştı genç adam ne sanmıştı bunlar otuz tane adamın onu öldüreceğini mi? Bu düşünce bile ona komik gelirken gelmeye başladı ve adamı aldığı gibi yanan ateşe yönlendi ama ondan önce yapması gereken bir şey vardı. Ceplerini konrol etti genç adam ve sonunda aradığını buldu. Üstünde baş harfi yazılı olan italyan malı özel yapılı hançeri aldı. Düşmanını tek eliyle bile zapdedecek kadar sinirliydi. Düşmanın ağzından dilini çıkarırken yapacağı şeyden memnun gibi dudakları üste kıvrılmıştı. Genç adam diğer düşmanın kaçamayacağını biliyordu çünkü onu yeterince hırpalamış ve kalkamayacak konuma getirmişti. Çıkardığı hançeri düşmanının diline getirirken elleri hiç titremedi ve şüphe etmedi. Kestiği dili önce elinde salladı ve tekrar ağzına koyarak tüm gücüyle çenesine baskı uygulayıp ateşin içine fırlattı. İçindeki şeytanlar mutluluk nidaları atarken genç adam halinden memnundu. Diğer düşmanına ulaşırken yerden kaldırdı ve ateşe yaklaştı. Getirdiği hançerle yere attığı adamın üzerine tek ayağını koyarak eğildi. "Seni uyarmıştım." Yerde yatan adam son nefesini kullanırken "beni öldürdükten sonra bir çok düşman kazanacaksın" gibi cümleler saçmaladı genç adam üzerine eğilip. "Sence başa çıkamaz mıyım? Sence canlarını alamaz mıyım? Sence bu olaydan zevk almaz mıyım? Ve yine sence bu kadar düşmanım varken yeni katlanan bir kaç kişi ne kadar sikimde olabilir ki?" Genç adam soru sormuyor aksine mutlu halini yadırgıyordu. Üzerine eğildiği adamın çığlıkları arasında elindeki hançerle tek tek tırnaklarını söktü ve ardından bir parça derisini yüzdü. Ağzını bıçakla kesip kanları izledi. Artık daha iyi ve mutlu hissediyordu. Hiç düşünmeden karşısındaki adamı yanan ateşe attı. Artık olmadığı kadar huzurlu ve mutluydu. İçindeki şeytan beslendiği için gülen yüzünü gösteriyordu. Bir tarafı hep karanlıktı genç adamın hiç aydınlanmayacak bir karanlık. Hastaneye geldi ve hastane kapısının önünde eline bir sigara aldı ve derin bir nefes çekti. Biri tarafından izlenildiğini fark etti genç adam omzunun üstünden arkasına döndü. Genç kız kolunda hemşire ile bir kolunda da serumuyla ona bakıyordu. Adam hiç düşünmeden sigarasını yere attı ve kıza sıkıca sarıldı. Genç adamdan hiç beklenmeyecek kadar güzel ve içten sarılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Züppe
Teen FictionHer halinden belliydi ağır abi olduğu böyle tiplerin lisede ne işi olmuştu ki? Ahh tabi acı gerçekler bir şeye ışık tutuyordu. O züppe liseli değildi ama henüz liseli birine takmıştı kafayı. Ve bu kız ağır merakının cezasını henüz tanımadığı biri yü...