Tam çıkacakken kolumdan tutan iki adamla sinirlerim daha çok gerildi ve bu da bebeğimi de gerip bana baskı yapmasını sağladı. "Bırakın!" Diye bağırmama rağmen beni Yağız itinin önüne getirip koydular. Hâlâ millet şaşkınca bize bakarken Yağız "önünüze dönün lan!" Diye kükredi. Yüzüme nefesi çarparken sinirden kuduruyordu. Öyle de olsun kim kullanılmak isterdi ki? Hemde intikam için.. Kendini sakinleştirmeye çalıştıktan sonra beni öpmeye başladı. Eminim herkes bakıyordu. İtmeye çalıştım ama onun "Sakın!" Diye fısıldamasıyla durdum. Karşılık vermeyecektim tabiki. Dudağımda hissettiğim sıvıyla ağzımdan acı bir inleme kaçtı. O ise ağzımın açık olmasından fırsat bilip iyice yerleşti. Kanattığı yere baskı yapınca ondan iğrene iğrene bende karşılık vermeye başladım. Herkesten 'oooo' lafları çıkınca Yağız dudağımın üstünden gülümsedi. İşte yine kullanmıştı. İtibarı zedelenmesin diye yine beni kullandı. Ayrıldıktan sonra "gülümse" demesiyle sinirlerim daha çok gerildi. Tokat attığım yerde iz felan yoktu ama o bana attığında üç gün geçmemişti. İçime sinmiyordu ben bir karıncayı bile üzemezdim ki. Onu kendime çevirdim ve yanağını ilk önce ellerim arasına aldım. Ardından öptüm. Tabi ağlayarak. Kendimden nefret ediyordum nasıl biri hâlâ bunun gibi birini sevebilirdi ki? Hayır hayır sevmiyorsun saçmalama Hazal. Gözlerini kapamış avuç içimi öpmüştü. "Gidelim lütfen" demem ile gözünü açıp koyu kahvelerini gözüme dikip "tamam" dedi. Acınası bir haldeydim. Gazetecilere gülerek poz verdik aman ne güzel çift. Ordan çıkıp arabaya geldik. Arabayı sürüp uzaklaştıktan sonra bir köşeye çekti. "Şimdi cezanı ödeyeceksin! Sen kimsin lan! Kimsin!" Direksiyonunu yumrukluyordu. "Bana vurmaya nasıl cesaret edersin!" Ani ruh değişimi yine kendini göstermişti. "Peki ya sen, sen beni kullanmaya nasıl cesaret edersin? Çok mu çocuk olsun istiyordun bir sürü hayat kadını vardı. Benim hayatımı neden mahvettin! Neden!" Ağlayarak söylemiştim bunları. Bir şey demeden direksiyonu sıkarak o depoya geldik. Ablamları getirdiği depoya korkuyla ona bakarken "in!" Dedi. İnip kapıdaki korumalar eşliğinde içeri geçtik. "Şimdi al bunu" belindeki silahı bana uzatınca kafamı iki yana sallayıp hayır anlamına getirdim. Hıçkırarak ağlıyordum. Gözlerini sinirle açtı kapadı. "Üç saniyen var" titreyerek elindeki silahı aldım. "Şimdi ya benim sana gösterdiğim kişiyi öldüreceksin, yada ben babanı" soğukkanlı olması daha da bir sinir bozucuydu. "L-lütfen Yağız benden herşeyi iste ama bunu isteme sana yalvarırım" "sık" kafasıyla gösterdiği adama baktım. Daha çok gençti. Silahı önce ona doğrultup ardından kendime doğrulttum. Yağız o kadar sinirli bakıyordu ki Selim veya Aras da bile böyle olmamıştı. "Bırak onu!" "Daha yeni birinin ölmesi gerek diyordun. Bende karar verdim iki ceset seni tatmin eder." Karnımdaki bebekle beni kast ettiğimde sinirle arkasındaki korumaya yumruk attı. Ve kırılma sesi çenesi kırılmıştı. Silahı bu sefer kullanamadığım aklıma geldi. Bunun emniyeti nasıl indirebilirdi ki? İnleyip Yağız'a baktım elime tekme atıp silahı düşürme nedir lan! Beni kendine çekerek sıkıca sarıldı. "Çok aptalsın" "beni yine mi ailemden vuracaktın?" Sinirle dediğim şeylere o gülmüştü. "Silah boş" hayretle ona bakarken "neden o zaman elimden hızla aldın?" "Şeytan doldurur" diyip göz kırptı. Sinir bozucu pezevenk. Karnıma inen ağrıyla gülmelerim solup inledim. Yağız anlam vermeyen gözlerle bana bakarken inen sancıyla bir kez daha inledim. Bu dayanılacak gibi durmuyordu. Elim karnıma gidince bacaklarımdaki sıvıya baktım. Gördüğüm son şey kötü kandı...
######
Genç adam ne yapacağını şaşırmıştı. Bir çok şeyi bilirken şuan eli boştu tabi kanlar içinde kalan karısını saymazsak. Yapacak bir şeyi yoktu hastane oraya çok uzaktı. En nefret ettiği adam ama aynı zamanda en bilge olanların başında gelen adamın yanına gidecekti. Onun da şuan buralardaki depolarının birinde olduğunu biliyordu. En başta Aras'ın olduğu depoya bakacaktı. Elindeki kanlı vücuda gözlerini kısıp baktı ve hızla koşarak on beş dakikalık yolu üç dakika da gelmişti. "Levent bey!" Bir sürü koruma ve ardından Levent gözüktü. En başta sinirli bakarken Yağız'ın çaresiz ifadesi ve elindeki kanlı bedeni gördü. Aras koşarak yanına gitmişti. Levent saniyeler içinde kızı kucağına alırken eliyle bebeği yokladı. Evet bebek hâlâ ordaydı elinin altında kalbi atıyordu. Bu muhteşem gücün o bebekte de olması biraz sinirini bozmuştu adamın. Genç adam cevap bekler gibi baktı. "O yaşıyor. Ama kalbi zayıf atıyor." Yağız ne yapacağını bilemez bir şekilde bakarken Aras babasının önceden ona dediği malzemeleri almıştı. Aşağı deponun kafes diye adlandırdıkları yere indiriyorlardı kızı. Çünkü orda sedye ve ameliyat için eşya yeterince vardı. Organ mafyası olan birinde bunlar normaldi zaten. Levent denen adam uzun uğraşlar sonucu kıza eski haline gelmesi için bir de serum bağladı. O kana karşı gençlere göre daha alışıktı. "Yağız bu kız neden böyle üzüldü?" Aras'ın sorusuyla tüm gözler ona döndü. "Sen karışma Aras" diye tısladı. "Çocuklar!" Uyarıyla çıkan sesle ikisi de sustu. "Yağız bu kızın problemi ne?" "Sizi ilgilendirmez" bu çocuğun sert olmasına artık herkes alışmıştı. Adam tekrar döndü ve "bu sıkıntıyla çocuktan çok kendi hayatı tehlikeye girecek" dedi Levent denen adam. Genç adam duyduklarıyla kasıldı. Kafasını tamam anlamında sallayıp önüne baktı. "Çok mu acı çekti?" "Çok kan kaybetti" dedi adam. Genç adam acı çekiyordu. Sedyedeki kıza baktı. Zaten soluk olan teni solmuş dudağı morlaşmaya yüz tutmuştu. Genç adam düşündü kızın ne suçu vardı da herşey de onu suçlu görüyordu? Kendi kendine kızdı. Aras denilen adamın kıza bakma tarzı zaten hoşuna gitmiyordu. "Önüne dön Aras" adam bu sözle sahte bir gülme attı. "Neden?" "Çünkü o benim karım!" "Çocuk için kullandığın karın!" Ortam iyice gerilince yaşlı adam ikisine de onaylamaz bakışlar atıp "eğer bir daha böyle olursanız sizi cezalandırırım"demesiyle Yağız kendine olan güveniyle cevap verdi. "Elinden geleni ardına koyma Levent Keskin! Şahsen oğlunu öldürmeden durmayacağım!" Yaşlı adam çok şaşırmıştı. İlk defa ona soyadıyla hitap etmişti çünkü. Bu işin ciddi olduğunu belli ederken genç adamın yüzündeki sadist sırıtışa baktı. Bu kanını dondurmaya yetmişti. Kızın inleme sesiyle herkes ona döndü. Genç kız boğuk boğuk inleyerek gözünü açtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Züppe
Novela JuvenilHer halinden belliydi ağır abi olduğu böyle tiplerin lisede ne işi olmuştu ki? Ahh tabi acı gerçekler bir şeye ışık tutuyordu. O züppe liseli değildi ama henüz liseli birine takmıştı kafayı. Ve bu kız ağır merakının cezasını henüz tanımadığı biri yü...