Medyada bu kitaba çok uyduğunu düşündüğüm şarkı var.^^
İnsanoğlu duygularına hakim olamayan bir varlıktır. Kendi içinde birçok savaştan geçse de bazı aşkların gözle görülür imkansızlığını kabul etmez, burnunun dikine gidip kendisini yokuşa sürükler. İçindeki kelebeklerin büyüsüne kapılıp onu havada tutacaklarını düşünerek boşluğa bırakır kendisini. Halbuki hiçbir zaman düşünülen şey olmaz. Ya kelebekler zamanından önce terkedip gider bedeni ya da ruhtaki ağırlık onların kaldıramayacağı kadar fazladır.
Ben bu iki seçenek arasından hangisine dahil olduğuma bir türlü karar veremiyordum.
Ruhumdaki sevgi ona ağır mı gelmişti de gitmişti.
Yoksa bana karşı olan sevgisi mi vaktinden önce bitmişti.
Hayatımdaki en büyük boşluğu açmış, kapatmama izin dahi vermiyordu. Kendini belli etmese bir ihtimal aklımdan çıkarabilirdim onu. Yeni limanlara yelken açmak her ne kadar zor olsa da benim de hakkım olduğunu düşünüyordum. Sonsuza kadar onun boşluğuyla yaşamak istemiyordum. Bunu aklıma koymuş, kendimce çözüm yolları arıyordum.
Ama gelin görün ki tüm yollarım tekrardan ona çıkıyordu.
Sevginin kör ettiği kalp düşünme yetisini yitirmiş bir şekilde bozuk plağa benziyordu.
Başa sarıp tekrar tekrar aynı yere geliyordum, ne bir ilerleme kaydedebilmiştim ne de bir gerileme. Olduğum yerde saymanın verdiği yoruculuk zor bir dönemde olduğumun en büyük kanıtıydı.
Yeri geliyor gülüp eğleniyordum. Fakat bir köşeye sessizce sığındığımda hatıralar beni yalnız bırakmıyordu.
Evet o gitmişti belki ama hiçbir zaman yalnız bırakmamıştı beni. Ruhumda hissettiğim ona karşı olan duygularım vardı. Kolayca geçmeyecek, vazgeçilmeyecek duygular.
Bu duygular onun varlığını her saniye hissetmemi sağlıyordu. Bunu istediğim söylenemezdi. Çoğu zaman duygulardan arınıp yalnız kalmaya ihtiyacım oluyordu. Ama bu imkansızın da ötesinde bir şeydi.
Gözlerimi her kapadığımda ona ait hatıralar göz kapaklarımı sarmalıyor, açmamı istemiyorcasına baskı uyguluyordu.
Atlatacaktım. Bu konu da kendime güvenim tamdı fakat tabi ki zorlayacaktı. Üzülecektim, özleyecektim, ağlayacaktım ama bir şekilde unutacaktım. O beni bırakıp gidebildiyse bende onu unutabilirdim.
Beni çok sevdiğine her zaman inancım tamdı. Bazı insanlar sevgisini belli edemez, karşısındakini bu konuda tatmin edemezdi ya da sevmeden birlikte olurdu. Bizimkisiyse gayet normal ve ikimizinde birbirimizden emin olduğu bir ilişkiydi. Ailelerimiz birbirini tanırdı ve her iki tarafta ilerde evlenebileceğimiz konusunda hem fikirdi.
Şuan düştüğümüz durum ise içler acısıydı. Hiç kimsenin nerede olduğuna dair bir fikri yoktu. Ölmesi fikrini her ne kadar aklıma getirmek istemesem de bu da bir ihtimaldi. Fakat aradan 6 ay geçmesine rağmen hiçbir haber yoktu ki bu da ölüm ihtimalini düşürüyordu. Babasının ve polislerin aramaları şimdiye kadar hiçbir sonuç göstermemişti eğer ölmüş olsa illa ki bulunurdu. Buradan kendisinin saklandığını ve ortaya çıkmak istemediğini tahmin edebiliyordum. Peki böyle bir şeye neden ihtiyaç duymuştu?
Hayatında başka birisinin olma ihtimali en az ölmesi ihtimali kadar ürkütüyordu beni. Benim gözlerimin içine bakarken başka birini düşünüyor, ellerimi tutup sarılırken başkasını hayal ediyor oluşu düşüncesi yeterince korkutucuydu.
Müziğimi yanıma aldıktan sonra yalnızlığı bana en çok hissettiren yere doğru yola koyuldum.
Onunla gelirdik buraya. Hem sahil kadar kalabalık olmadığı hem de kuş cıvıltıları, su sesi ve rüzgarın ağaçların dallarına dokunuş sesleri dışında tek bir ses olmadığı için çok severdik bu dereyi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Kelebekleri
Teen Fiction-Wattys 2018 Son Liste- İnsanoğlu duygularına hakim olamayan bir varlıktır. Kendi içinde bir çok savaştan geçse de bazı aşkların gözle görülür imkansızlığını kabul etmez, burnunun dikine gidip kendisini yokuşa sürükler. İçindeki kelebeklerin büyüsün...