4-''Derin Acılar.''

137 47 10
                                    

Annemin Murat Bey'in yanına hızla gelişi ve sarılışına şok olmuş bir şekilde bakakalmıştım. O sırada gözlerim babama kaydı. Bir kız için en acı verici şey babasının çaresizliğini izlemesiydi. Önce gözlerindeki hüzünle çaresizce anneme baktı daha sonrada dirseklerini masaya dayayarak başını ellerinin arasına aldı.

Dayanamayıp babamın yanına gittim ve sıkıca sarıldım. Annem neden böyle bir şey yapmıştı bilmiyordum ama babamın üzülmesini göz ardı edemezdim.

Babamın gözyaşlarını akıtmamak için çenesini sıkıyordu farkındaydım. O kadının yaptıkları artık haddini aşmıştı. Hiçbir zaman ona karşı ne ben ne de babam kırıcı olmamıştık. Bundan güç alarak hareket ettiğine emindim. Nasıl olsa bir şey yapmıyorlar düşüncesiyle aklına ne eserse onu yapıyordu.

Annemin yanına ulaştığımda tek seferde ayırdım onu sıkıca sarıldığı adamdan. Hırsımı alamamıştım. Öfke içime sığmamış gözlerimden fışkırıyordu.

O yüzüne attığım tokatla şaşırırken ben hala sinirden kudurmuş bir şekilde üzerine yürüyordum.

''Sen bize ne yaptığının farkında mısın?! Bana, babama, kendine. Şu adamın haline bak! Senin onun sevgisine olan karşılığın bu mu?! Şu zamana kadar kalbinde bir sevgi kırıntısı olmadığına kanaat getirdim ama biraz saygın olsaydı keşke.

Bak! Ben senin kızınım! Bunun farkında mısın?! Anneliğini bir kere olsun hissettirmedin bana. Hep dua ederdim küçükken. Bir kere olsun annemin bana gülüşünü göreyim diye. Hatırlamazsın biliyorum. Okuldan çıktıktan sonra koşarak yanına gelir tüm günümü anlatırdım sana. Öğretmenimden her gün bir fıkra öğrenip sana anlatırdım. Buna rağmen bir kez olsun gülmedin bana. Sana ihtiyacım olduğunda hiçbir zaman olmadın yanımda.

Bak! Ben büyüdüm anne! Artık sana ihtiyacım yok. Babamın varlığı bile yeter bana. Artık seni ne yanımda ne karşımda ne de bu evde görmek istiyorum! Babamı üzmene daha fazla katlanamam. Defol git burdan!''

Yere çöküp ne zamandır içimde biriktirdiğim gözyaşlarımı serbest bıraktım. Babam yanıma gelmiş sarmalamıştı beni.

''Affet beni.'' Yerinden kalkmış yanıma gelmiş ve af diliyordu. O kadar zamanı bir afla silip atabileceğini mi sanıyordu. Bana dolamak için açtığı kollarını ittim. ''Sana git dedim anlamıyor musun?!''

''Ama..'' gözyaşları arasından hala konuşmaya çalışıyordu. Timsah gözyaşlarına kanmayacak kadar tanıyordum onu.

''Defol!'' yerden usulca kalkıp gidişini izledim. Gram pişmanlık duymuyordum. Babamda hiçbir şekilde karşı çıkmamıştı. Onunda artık kaldıracak gücü kalmadığını biliyordum.

Kimseden ses çıkmıyor, herkes birbirine bakıyordu. Ebru da yanıma gelip bana sarıldığında Murat Beylerde ayaklandı. ''Biz artık kalksak iyi olacak. '' Babam başını sallayarak karşılık verince Behiye Anne onları kapıya kadar geçirdi.

Yüzümü babama çevirmeden konuştum. ''Neler olduğunu bana anlatacak mısın artık?'' bu konu bugün yaşanmışken her şeyi öğrenmek ve ilerde tekrar karşımıza çıkmasın istiyordum.

''Anlatacağım kızım. Odana çıkalım mı?''

Başımı sallayıp Ebru'ya döndüm. Ağzımı açacakken başını sallayıp ''Konuşmanız bittiğinde yanına geleceğim.'' Dedi. Bende ona başımı sallayarak karşılık verip babamın peşinden odama çıktım.

Bana oturmamı işaret edip oturmamı bekledikten sonra kendisi de tam karşıma oturdu.

''Bunları bilmeni istemedim. Bilsen üzülürsün diye düşünmüştüm. Ama artık zaten canının yeterince yanmasına sebep olduk. Anlatacaklarımın da pek bir önemi kalmadı aslında. Bu gün bu konu ilk defa açılacak ve tamamen kapanacak. Nihal'e de bir ara boşanma davası açsam iyi olacak.'' Başımı aşağı yukarı salladım. Gözlerindeki hüzün hiçbir zaman eksilmiyordu.

Gece'nin KelebekleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin