Gece'den...
Dolaptan bir bardak kapıp çeşmeye yöneldim. Çok fazla açtığım çeşme bardağı iki saniye gibi bir sürede doldurunca bardağı çekip çeşmeyi kapadım. Tezgaha yaslanıp su içerken takip olayını babama nasıl daha az sinirleneceği şekilde anlatabilirim diye düşünüyordum. Su bittiğinde dudaklarımdan çekip bir süre duvara odaklı şekilde düşünmeye devam ettim. Onca zamanda bana zarar vermediğini ve amacının bu olmadığını söylemek onu bir nebze daha az sinirlendirebilirdi. Evet, tek taktiğim bu olabilirdi. Elimde başka hiçbir suç bastırıcı eylem yoktu.
Bardağı bulaşık makinesinin içine yerleştirdikten sonra mutfaktan çıkıp usul adımlarla salona yürümeye başladım. Belgesel izleyen babamı buradan görebiliyordum. En sakin olduğu zaman tam da bu zamanlardı. O yüzden şimdiyi seçmiştim.
Oturduğu koltuğun arkasına gelince boğazımı temizledim ve geçip yan tarafına oturdum. Varlığıma aldırmayıp belgeselini izlemeye devam ediyordu. Bir kez daha boğazımı temizleme ihtiyacı hissettim fakat yine ilgisini çekememiştim. Bu sefer konuşmaya karar verdim.
Yüzümü televizyona çevirip "Katil köpek balıkları ha?" dedim.
"Katil demek pek doğru değil." Başını bana çevirmemişti ama en azından dikkatini çekebilmiştim. "Neden?" diye yanıt verdim.
"Bir yerde sivrisineklerin köpek balıklarından daha çok insan ölümüne sebep olduğunu okumuştum. Sivrisineklere katil demezken köpek balıklarına demek pek doğru olmaz." Görmeyeceğini bile bile başımı salladım. Dikkatini çekebildiğime göre yavaş yavaş konuya girebilirdim.
Yerimde doğrulup yüzümü babama çevirdikten sonra derin bir nefes aldım. "Baba sana bir şey söylemem gerekiyor ama önce senden bir söz almalıyım." Belgeseli durdurduktan sonra gözlüklerini çıkarıp masaya koydu. Ardından da yönünü bana çevirip ellerini dizinin üzerinde birleştirdi.
"Seni dinliyorum."
"Sinirlenmeyeceksin ve bunu sana daha önce söylemediğim için bana kızmayacaksın." Onaylamasını beklerken masum bakışlar atıyordum.
"Söyleyeceğin şeye göre değişir. Buna söz veremem." Deyince sıkıntıyla ofladım. "Baba söz vermen şart. Lütfen."
"Peki madem. Söz o halde." deyip tek elini 'anlat' dercesine bana uzattı.
"Beni bir süredir bir adam takip ediyor." Dememle kaşları çatıldı. Tam konuşacakken açtığı ağzını geri kapayıp gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. Verdiği sözü tutmaya çabalıyordu.
Gözlerini açtığında sakin bir şekilde soru sordu. "Sana zarar verdi mi ya da iletişime geçti mi?"
Başımı iki yana sallayıp "Hayır." dedim. "Amacı bana zarar vermek değil. Öyle olsa çoktan yapmıştı bile. Sadece takip ediyor."
İstifini bozmadan bir soru daha yöneltti. "Ne zamandır takip ediyor?"
"Bir haftayı biraz geçti." Dedim çekine çekine. Niye daha önce söylemedin derse verecek cevabım yoktu.
'Anladım' dercesine başını salladı. "Yarın okula seni ben götürüyorum." deyince panikle konuşmaya başladım. "Olmaz baba. Onun karşısına tek çıkamazsın. Zarar görürsün."
"Tek gitmeyeceğim." deyince içime su serpildi. "Tamam o zaman." Deyip yerimden kalktım. "Ben odama gideyim." Başını salladığında arkamı dönüp merdivenlere doğru yürümeye başladım. Allah'tan bu konuşmayı annem duymamıştı. Yoksa ortalığı ayağa kaldırırdı. Önceden ölsem gıkı çıkmayacak annem, şimdi üzerime titriyordu. İşte bu yüzden hayatın uzay ile hiçbir farkı yoktu. İkisinde de anlamlandırılamayan çok şey vardı.
![](https://img.wattpad.com/cover/74737730-288-k845759.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Kelebekleri
Teen Fiction-Wattys 2018 Son Liste- İnsanoğlu duygularına hakim olamayan bir varlıktır. Kendi içinde bir çok savaştan geçse de bazı aşkların gözle görülür imkansızlığını kabul etmez, burnunun dikine gidip kendisini yokuşa sürükler. İçindeki kelebeklerin büyüsün...