Omuzlarım geçmişin yükünü taşımakta zorlanıyordu. Her aklıma gelen anıyı geri göndermesini öğreneli henüz kısa bir zaman olmuştu. Geçmişle yaşamaya alışıyordum. Peki ya şimdinin yükü ne olacaktı? Nasıl kaldıracaktım? Şimdiyle canlanan geçmişin üzerini nasıl örtecektim?
Akıl hastanesine gitmek çare olur muydu? Belki bir şekilde hafızamı silerlerdi.
Ne yapmam gerekiyordu? Bu hengameden nasıl kurtulunuyor? Nasıl çıkacağım? Bir yol. Zor da olsa bir yol. Bir çıkar yol.
Uyusam nasıl olurdu? Annemin uyku hapları hala evde olmalıydı.
Hızla ayağa fırladım. Başım mı dönüyordu yoksa dünya birden daha hızlı mı dönmeye başlamıştı?
Yardım edin diye çığlık çığlığa bağırsam birisi yardımcı olabilir miydi?
Ne yapmalıydım?
Kalktığım yere tekrar oturdum. Nefesimi düzene sokmalıydım.
Ağızdan al. Burundan ver. Burundan al. Ağızdan ver. Nasıl ilerliyordu bu?
Sakindim. Olacaktım. Önce ne yapmam gerektiğine karar verecektim.
Numara. Numaramı değiştirmeliydim. Telefonu bulup içinden hattımı çıkardığım gibi kırıp attım. Böyle bir olayı bir daha yaşamayacaktım. Bana ulaşmamalıydı. Ayağa kalkıp telefonu masamın en uzak köşesine koyduktan sonra kırık hattı alıp çöpe attım. Tam o sırada gözüm kitaplığıma ilişti. Okumaya severdim ve beni hayattan uzaklaştıran tek şey kitaplardı.
Kitap okumak için mükemmel bir zaman. En sevdiğim kitabı aldığım gibi yatağıma fırlayıp uzandım. Eminim ki aklımdaki düşünceleri dindirecekti.
Henüz birinci sayfanın ikinci cümlesine geçmişken birinci cümleyi anlamadığımı fark edip baştan aldım.
Bir kez daha.
Bir kez daha.
Bir kez daha...
Ne kadar okusam da anlayamıyordum. Beynimin içinde karıncalar geziyor gibiydi. Beynimin her bir hücresi uyuşmuştu.
Kitap karnımın üzerine düşerken gözlerimi kapadım.
Düşünmekten kaçamayacaktım.
Başka birisi girmişti hayatına. Daha önceden ne kadar düşünsem de yakıştıramamıştım bu ihtimali ona. Böyle bir şey yapmayacağına tüm kalbimle inanıyordum. Ne yazık ki bu olaydan ne kalbim sağlam kurtulabilmişti ne de inancım.
Hüznün damarlarımda gezip tüm vücudumu kaplayışını hissediyordum. İçim ağlama isteğiyle dolup taşıyordu fakat ağlamayacaktım. Beni aldatan bir insan için nasıl ağlayabilirdim? Aldatılmanın karşılığında nasıl hüzün duyardım. Öfke duymalıydım.
Beni aldatmıştı.
Arkasında bir haber bile bırakmadan başka bir kadın için benden kaçmıştı.
Bana vermediği değeri bir başkasına vermişti.
Onca zaman bana yalan söylemiş olmalıydı.
Hüzün birden buhar olup uçmuştu. Öfke onun yerini doldurmakta pek gecikmedi. İçim onu bulup bunun hesabını sormak için yanıp tutuşuyordu. Yumruklarım benden habersiz sıkılaşmış, tırnaklarım avucumun içini yakıyordu.
Saf sevgime ve sorgulamaksızın oluşan güvenime güvenip böyle bir şeye kalkışmıştı. Emindim. Kimseye güvenmemem gerektiğini bu yolla anlamıştım. Bu benim için çok iyi olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Kelebekleri
Teen Fiction-Wattys 2018 Son Liste- İnsanoğlu duygularına hakim olamayan bir varlıktır. Kendi içinde bir çok savaştan geçse de bazı aşkların gözle görülür imkansızlığını kabul etmez, burnunun dikine gidip kendisini yokuşa sürükler. İçindeki kelebeklerin büyüsün...