Eflaz'ı misafir odalarından birisine postalayıp Ebruyla, benim yatağıma kurulduk. "Vay be." Dedi kendi kendine sırıtırken.
"Ne oldu?"
"Dünya yakışıklısı çocuğu kendine aşık etmişsin daha ne olacak?"
Homurdanıp ona arkamı döndüm. "Küs karı kocalar gibi ne arkanı dönüyorsun? Sohbet ediyoruz şurada." Deyip kollarımı çimdiklemeye başladı. "Aman be!" dedim kollarımı ovuşturarak. Sırt üstü yatıp tavanı izlemeye başladım. "Ben istedim sanki beni sevmesini. Sevmesin arkadaşım. İstemiyorum."
"Öyle deme. İllaki sende bir şeyler hissediyorsundur. Beni kandıramazsın. Sonuçta çocuk senden yüz bulmuş ki öpme eylemi gösterebilmiş." Omzuna bir yumruk indirince yüzünü buruşturup o da bana indirdi. "Ben öyle biri miyim kızım?! Aklımda başkası varken neden yüz vereyim?"
Yatakta doğrulup bağdaş kurdu. "Değilsin tamam da neden öptü o zaman?"
"Bilmiyorum." Dedim omuz silkerken. Sonra aklıma dank eden şeyle kaşlarımı çatıp ona döndüm. "İyi de ben sana beni öptüğünü söylemedim ki."
Gözleri bir an kocaman büyüdü sonra toparlanıp cevap verdi. "Eylül evlerine uğradığında bende hava almaya çıkmıştım ya işte o ara söyledi. Hem şimdi boş ver bunu. Bence Anka'ya bir şans vermelisin." Ters bir bakış attım. "Bakma öyle. Ömrün boyunca Emre'yi bekleyemezsin."
Oflayıp bende yataktan kalktım. "Ama..." dedim bağdaş kurarken. "Aklımda başkası varken de ona bir şans veremem. Bu onun hayalleriyle oynamak olur."
"Ben sana direk sevgili ol demiyorum ki. Sadece kendinden uzaklaştırma yeter. Belki zamanla sende bir şeyler hissedersin." Bir şeyler hissedebileceğimi sanmıyordum ama unutmak için denemeye değerdi. Ayrıca itiraf etmeliydim ki o öpücüğün aklımı kurcalaması sebebiyle Emre'yi daha az düşünür olmuştum.
"Bak duraksadın gördün mü? Senin de aklına yatıyor."
"Belki." Dedim sessizce. Büyük bir kahkaha patlatıp ohlayarak ayağa fırladı. Yatağın üzerinde deli gibi zıplıyordu. "Sonunda ikna edebildim. Şükürler olsun!" pijamasından çekiştirip geri yerine oturmasını sağladım. "Kızım bağırmasana. Babamları uyandıracaksın." Gözlerini pörtletip dudağını ısırdı. "Çok pardon. Heyecanıma engel olamadım."
"Nereye heyecanlanıyorsun? Daha şans vereceğimi söylemedim ki."
"Ne naza çektin kendini be!" ters bir bakış atıp kollarını göğsünün üzerine bağladı.
Şans vermek bana Emre'yi az da olsa unutturabilirdi ama ya bir gün çıkıp gelirse o zaman ne olacaktı? Emre tekrar aklıma girecekti. Anka'yı üzecektim. Böyle olmasını asla istemiyordum.
"Ne düşünüyorsun?"
"Ya Emre gelirse?" dedim ona dönerek. "O zaman ne olacak?"
"Seni bırakıp giden insanın peşine düşmezsin sen. Aklından geçirsen bile gururuna yediremezsin."
"Bedenim peşine düşmez belki ama ya aklım? Anka'yı kandırmış olacağım. Aklım başkasındayken nasıl onunla beraber olabilirim? Emre'nin bana yaptığı ihaneti ben başkasına yapamam."
"Tutturmuşsun aklımda başkası var diye başka söz bilmiyorsun. O aklındaki çok mu düşündü seni ha? Sen demedin mi telefonu açtığımda arkadan bir kadın Emre dedi diye. Her şey apaçık ortada. Başkası için seni terk etti işte bunu kafan basmıyor mu? O seni önemsemeyip başkasıyla kaçarken sana mı sordu? Sormadı değil mi? Bir veda dahi etmedi üstelik. Peki şimdi sen ne diye onu düşünüyorsun? Aklını neden onunla meşgul ediyorsun? Üstelik seni seven ve bir şans vermeni bekleyen birisi varken. Konuşmayayım konuşmayayım dedim ama ağzımı açtırdın sonunda. Kendine gel artık." Yüzüme vurduğu gerçekler beynimde birer teraziden geçtikten sonra çok haklı olduğu kanısına vardım. Ne kadar canımı yakıyor olsa da ses çıkaramadım. Doğruydu sözleri.
![](https://img.wattpad.com/cover/74737730-288-k845759.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Kelebekleri
Teen Fiction-Wattys 2018 Son Liste- İnsanoğlu duygularına hakim olamayan bir varlıktır. Kendi içinde bir çok savaştan geçse de bazı aşkların gözle görülür imkansızlığını kabul etmez, burnunun dikine gidip kendisini yokuşa sürükler. İçindeki kelebeklerin büyüsün...