6-''Ebru'nun hayali''

86 34 3
                                    

Babam bana su alıp geldiğinde eve gitmek için uyandırmış, itiraz etmiştim. Onun dışında sabaha kadar hiç uyanmamıştım. Nergis Hanım ve eşi de benim gibi bir koltukta uyuyakalmışlardı.

Ebru ise dün gece odaya çıkarılmıştı fakat ziyaret etmemize izin verilmemişti. Doktorla konuşup bugün ziyaret edip edemeyeceğimi sormalıydım. Ebru'nun kapısının önüne gelince duraksayıp etrafı kontrol ettim. Doktorunun odasını öğrenmeliydim. Karşıdan gelen bir hemşireyi gördüğümde yanına doğru yürüdüm.

''308 nolu odanın doktoru kim acaba?'' Odaya doğru baktıktan sonra '' Fahrettin Bey. Ne için sordunuz?'' dedi.

''Görüşmem gerekiyor da odası nerede?'' eliyle merdivenleri işaret ettikten sonra ''Bir üst katta. Hemen merdivenlerin sağındaki oda.''dedi. Teşekkür ettikten sonra merdivenleri üçer beşer çıkıp doktorun odasına ulaştım. Kapıyı tıklayıp gir sesini duyduktan sonra odaya girdim.

''Merhaba. Ben hastamı ziyaret edip edemeyeceğimi soracaktım.'' Eliyle koltuklardan birini işaret ettikten sonra ''Hastanız kimdi?'' dedi. Bende bu sırada masanın sol tarafındaki koltuğa oturmuştum.

''Ebru Tunçer.'' Bilgisayardan bir şeylere baktıktan sonra ''Neyi oluyorsunuz?" Dedi. ''Arkadaşıyım.''

Başını salladıktan sonra ''Ziyaret edebilirsiniz ama önceliği aile bireylerine tanıyoruz. Kendileri burada mı?'' dedi.

''Evet aşağıdalar ama uyuyorlar. Önce ben ziyaret etsem onlar uyandıklarında ziyaret etseler olmaz mı?'' bilgisayardan çekilip sandalyesini düzelttikten sonra ''Peki o halde. Çok uzun durmayın.'' Dedi. Yerimden kalkarken teşekkür edip odadan çıktım.

Ebru'nun odasına biraz hüzün ve biraz da sevinçle adım attım. Kızıl saçları sargı bezinin içine alınmış hareketsiz yatıyordu.

Yavaşça yanına yaklaştıktan sonra kenardaki sandalyeyi sessiz olmaya çalışarak tam yanına çektim. Ben onun bu donuk haline hiç mi hiç alışık değildim.

Ellerini avucuma aldım.

''Ben çok özür dilerim. Böyle olacağını tahmin edemezdim. Sende kalıcı bir hasar olsa ne yapardım bilmiyorum. Tek dostuma kendi ellerimle zarar verdim bunu hiç unutmayacağım.

Sen hele bir iyileş. İstediğin her şeyi yapacağım.'' O anda aklıma gelen şeyle hemen yerimden fırlayıp odadan çıktım. Asansörleri kullanmayıp merdivenlerden adeta uçarak indim. Altıncı kattan en aşağı inmemin on saniye sürdüğüne emindim. Koşmaya başladığımda karşıdan gelen taksiyi durdurup cebimdeki parayı kontrol ettim. İşime yetecek kadar vardı.

Adresi verdikten sonra babamı aradım. Merak etmesini istemiyordum.

Kısa sürede kafeye vardığımızda taksiciye kapıda beklemesini söyleyip indim ve koşarak kafeye girdim. Kasaya doğru koşarken birisine çarpmamla yere serildim.

Bu kişinin Oğuz olduğunu görünce gülümsedim. ''Bende seni arıyordum.''

Anlamamış bir şekilde yüzüme bakarken ''Nasıl yani?'' dedi.

''Ben sana her şeyi takside anlatacağım. Patronun nerede bugünlük izin almamız gerekecek. '' etrafa bakarken ileride bir kapı görmemle oraya yöneldim. ''Siz kimsiniz ve ne yapmaya çalışıyorsunuz? Anlatmadan bir yere gitmeyeceğim.'' Sıkıntıyla oflayıp boş bir masayı işaret ettim. Ben otururken o hala ayakta dikiliyordu. Karşımdaki sandalyeyi işaret edip ''Otursana.'' Dedim.

Başını iki yana sallayıp ''İş saatleri içerisinde oturamam.'' Dedi. Ayağa kalktıktan sonra gülümsedim. ''O zaman bende ayakta anlatırım.'' Etraftaki garsonlar ve müşteriler bize bakıyordu. ''Benim bir arkadaşım dün akşam kaza geçirdi. Beyninden çok büyük bir darbe aldı. Onu mutlu edebilmek için sana ihtiyacım var. ''

Gece'nin KelebekleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin