Sabahın köründe kalkıp okula gitmek dünyanın en zor şeyi olsa gerek. Yaşama sevincimi bu erken kalkmalar yüzünden kaybettim desem kesinlikle yanlış olmaz. Ne vardı okul biraz geç saatte olsaydı. Okuldan geç çıkmaya bile razıyım yeter ki bu erken kalkmalar bir son bulsun.
Yumuşacık, sevgiyle dolu yatağımdan kalkmak her ne kadar zor olsa da bugünlerde okulu asmak istemiyordum. Yoksa son günlerde hiç kimse okula uğramazken ben gitmek zorunda kalırdım.
Elimi yüzümü yıkayıp kıyafetlerimi giydikten sonra saçlarıma şekil verip aşağı indim. Kahvaltı masası hazırlanmıştı bile fakat babam ortalarda görünmüyordu.
''Günaydın Behoş.'' Dedim masaya otururken. ''Babam nerede?''
''İşi varmış kızım erken çıktı. Akşama da geç gelebilirmiş.'' Tamam anlamında başımı salladıktan sonra çayıma iki kaşık şeker atıp karıştırdım. ''Ne işi olduğunu söyledi mi?''
''Söylemedi ama şirketle ilgilidir.'' Kahvaltı burada duruyor o hala tezgahı toplamak peşindeydi.
''Of Behoş. Yeter artık gel kahvaltını yap. İş kaçmıyor ya.'' İşine o kadar odaklanmıştı ki cevap verirken bile bana dönmedi. ''Olmaz öyle. Buralar kalabalıkken içim rahat etmez benim.''
''Çay soğuyor ama bak.'' Çayımdan bir yudum alayım derken ağzım yanınca yüzümü buruşturup bıraktım. Bu çay kırk yıl geçse yine soğumazdı.
''Aman.'' Dedi elindeki bezi özenle katlayıp çekmeceye yerleştirirken. ''İki dakikada ısıtıveririm. Beni düşünme şimdi sen. Güzelce kahvaltını yap okula geç kalacaksın.'' Artık yaşlanmıştı ama hala genç gibi her işin peşinden koşturmaya çalışıyordu. Onun daha fazla yorulmaması için ev işlerine bakacak bir yardımcı daha almayı teklif etsek de bir türlü kabul ettirememiş, üstüne 'Artık benim işlerimi beğenmiyorsunuz demek ki.' Gibisinden bir trip yemiştik. Onun üzerine bu konuyu açmama kararı aldık.
''Peki. Sen bilirsin.'' Ağzıma bir parça peynir atıp ayaklandım. ''Ben çıkıyorum Behiye Anne görüşürüz.''
''Görüşürüz kızım. Allah zihin açıklığı versin. Derslerini iyi dinle.'' O arkamdan seslenirken ben yukarıda unuttuğum çantamı almak için merdivenleri üçer beşer tırmandım. Çantamı ve telefonumu aldıktan sonra yine koşar adım aşağı indim. Merdivenlerin oradaki pencereden baktığımda Anka ve Eylül'de tam kapıdan çıkıyorlardı.
Üzerime ince bir ceket aldıktan sonra dışarı çıktım. Karşıda bekleyen Anka ve Eylül'e el sallarken ''Günaydın!'' diye bağırdım. Yoldan geçtikten sonra yanlarına ulaştım.
''Sana da.''
''Günaydın.'' Dedi Eylül boynuma sarılırken. ''Dün anlattıklarına çok üzüldüm canım. Hiçbirini haketmiyorsun.''
''Boşver.'' Dedim gülümsemeye çalışarak. ''Hepsi geçmişte kaldı.'' Kolumu destek olurcasına sıktıktan sonra ''Her zaman yanındayım.'' Dedi. Teşekkür ettikten sonra hep birlikte bizi bekleyen arabaya bindik.
&
Son dört saat Çin işkencesinden bile daha beter geçmişti. Neden mi? Hangi zihniyeti bozuk insan iki saat matematik ve iki saat fiziği arka arkaya koyduysa tamda o yüzden.
Hayır anlamıyorum neden böyle bir şey yaptı? Okulu bırakıp sanayi işine girmemizi falan mı istiyor?
''Valla bence içmiş öyle hazırlamışlar bu programı. Başka şekilde olacak iş değil.'' Dedi Anka bana dönüp.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Kelebekleri
Fiksi Remaja-Wattys 2018 Son Liste- İnsanoğlu duygularına hakim olamayan bir varlıktır. Kendi içinde bir çok savaştan geçse de bazı aşkların gözle görülür imkansızlığını kabul etmez, burnunun dikine gidip kendisini yokuşa sürükler. İçindeki kelebeklerin büyüsün...