13-"Doğum Günü"

48 13 12
                                    

Yüzüklerimi takarken evin içinde koşturuyordum. ''Anne!'' Salonda yoktu. Tekrar seslendim. Bir yandan da merdivenleri tırmanıyordum.

Yatak odasının kapısına geldiğimde bir iki kere hızlıca vurdum. Ses gelmeyince içeri girdim. Burada da görünmüyordu. Odadan çıkmak üzereyken bir kez daha seslendim. ''Anne!''

''Banyodayım Gece!'' hızla banyonun kapısına yürüyüp konuşmaya başladım. ''Geçen hafta aldığımız siyah beyaz çantayı gördün mü?''

''Benim dolabımın en alt rafında duruyor. Hazırlandın mı?''

''Evet!'' dedim dolaba doğru yürürken. Kapağı açtığımda hemen bulmuştum. Aynanın karşısına geçip elbisemi düzelttikten sonra ''Çıkıp hemen bakabilir misin? Yoksa geç kalacağım.'' Dedim.

''Geldim!'' sesinin ardından banyonun kapısı açıldı. Beni baştan aşağı süzdükten sonra etrafımda dönmem için el hareketi yaptı. Ben dönerken iç çekip yanıma ulaştı. ''Ne oldu?''

''Kemerini çok bol bırakmışsın. Şu hale bak.'' Hızla çekiştirince ağzımdan bir çığlık kaçıverdi.

''Organlarım acı çekiyor anne.'' Düzeltmeye devam ediyordu. ''Dayanacaksın. Güzel görünmek o kadar kolay mı?''

''Güzel olup acı çekmektense patates olup beğenilmemeyi tercih ederim.'' Ters bir bakış fırlatıp sert bir şekilde popoma vurdu. ''Acıdı.'' Dedim kapıya doğru yürürken.

''Acısın diye vurdum. Üzerine siyah deri ceketini al.''

''Tamam!'' Odama geçip siyah ceketimi üzerime aldıktan sonra son bir defa kendime baktım. Diz kapağımın dört parmak kadar yukarısında bordo bir elbise giymiştim. Belinde ince siyah bir kemer detayı vardı. Saçlarımı doğal haline bırakmıştım. Küt olduğundan dolayı pek şekil verilemiyordu zaten. Ayakkabı olarak mat siyah topuklularımı giymiştim. Bunlarla düşmemeyi umut ediyordum.

Telefonumu alıp Eylül'e mesaj attım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Telefonumu alıp Eylül'e mesaj attım.

Gece AKMAN- Ben hazırım. Sen ne durumdasın?

Eylül KARABULUT- Bende hazırım. Haydi çıkalım.

Çantama telefonumu ve birazda para koyduktan sonra aşağı indim. Daha önceden Eflaz için aldığım hediyeyi kapının önüne bırakmıştım. Onu da yanıma aldıktan sonra dışarı çıktım. Eylül ve Anka'da kapıdan çıkmış karşıya geçiyorlardı. Beni görünce Anka'nın suratını bir sırıtış kapladı. ''Vay! Çok güzel olmuşsun.''

Başımı yana eğip ''Teşekkür ederim.'' Dedim. ''Sende çok şık olmuşsun.'' Siyah kot ve açık mavi bir kazak giymişti. Üzerinde de takım ceketi vardı. Saçlarını ise her zamanki gibi arkaya doğru atmıştı. Gerçekten kusursuz görünüyordu.

Eylül ise lacivert sıfır kol kısa bir elbise giymişti. Belinin iki yanında dekoltesi vardı. Üzerine ise siyah bir şal almıştı.

''Aa!'' Eylül suratıma sinirle bakıyordu. ''Makyaj yapmamışsın.'' Ürküp bir adım geriledim.

Gece'nin KelebekleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin