Tüm işlemleri tamamladıktan sonra çantaları alıp uçağa bindik. Önce buradan İstanbul'a uçacak ardından da İstanbul'dan Almanya'ya uçacaktık. Saat gecenin üçüydü. Oraya varmamız sabahın dokuzunu bulacaktı. Bazı aksamalar olacağını göz önüne alırsak Türkiye saatiyle on, Almanya saatiyle on iki gibi Emre'nin karşısına çıkacağımı düşünüyordum.
Tüm kozları toplamıştım. Bana hayır deme gibi bir ihtimali yoktu. Öyle ya da böyle Gece'nin karşısına çıkmamayı kabullenecekti.
Uçağa binmemizden bir saat kadar bir süre sonra İstanbul'a iniş yaptık. Yemek ve işlemlerin ardından Almanya uçağına bindik. Zaman tam tahmin ettiğim gibi işliyordu. Hiçbir aksama olmayacağı gözler önündeydi.
Üç saat gibi bir sürenin ardından Almanya'ya iniş yaptık. Kiraladığımız arabayı aldıktan sonra Emre'nin bulunduğu semte doğru yola koyulduk. Bu sırada onu aradım. Bu sefer telefonu Emre açmıştı.
"Alo."
"Bulunduğun evin iki sokak arkasındaki parka geliyoruz. Seni orada bekleyeceğiz." Dememin ardından cevabını beklemeyip telefonu kapattım. Yol boyunca neler söyleyeceğimi beynimde tekrarladım. Kesin ve net konuşmalıydım. İkna edici olmalıydı. Aksi taktirde Gece'yi tamamen kaybedebilirdim.
Parka ulaştığımızda arabadan inmeden etrafı taradım. Oturan yaşlı çiftler çoğunluktaydı. Bu yüzden birlikte oturan benim yaşlarımdaki bir erkek ve kızın Emre ve Gül olduğunu hemen tahmin etmiştim. Babam ile birlikte arabadan inip onlara doğru yürümeye başladık.
Emre'nin benden yakışıklı olduğunu söyleyebilirdim. Siyah saçları ve çıkık elmacık kemikleri vardı. Beyaz bir tene sahipti. Gece bir zamanlar bu yüzü seviyordu. Belki bu oturma şeklini, bu duruşu, bu bakışları...
O an Emre'nin sürekli gördüğüm birisi olmadığına şükrettim. İçimde büyük bir kin ve kıskançlık oluşurdu ve bunların bana hiç olmayacak şeyler yaptıracağına emindim. Şimdi bile öfkemden dişlerimi kırmak üzereydim.
Yanlarına yaklaştığımızda ikisi de tedirginlikle ayağa kalktı. Emre'nin ilk tepkisi "Sen fotoğraflarda gördüğüm çocuksun." Oldu. Onu başımla onayladım. Takipçi Gece ile fotoğraflarımızı çekip ona göndermişti. Onu Gece'nin fotoğraflarını kendisine iletmesi için tutmuştu.
Ardından arkamıza doğru bakındı. "Gece nerede?"
Kalktıkları çardağa oturup "O gelmedi." dedim. Kız tedirginlikle Almanca bir şeyler konuşurken Emre ona cevap olarak başını iki yana salladı. Oturması için tam karşımı işaret ederken "Konuşmamız gerekenler var." dedim.
"Ne konuşacağız?" derken bir adım yaklaşmıştı. Kız kolundan tutmuştu ve arkasına saklanıyordu. O anın fotoğrafını çekip Gece'ye yollama isteğiyle doldu içim. 'Bak seni aldattığı kız bu' demek istemedim. Ondan nefret etmesi daha kolay olurdu hem. Kısa bir sürede vazgeçtim bu düşünceden. Bu onu daha çok üzerdi. Hem onun yüzünü tekrar hatırlaması istediğim son şeydi. Tam zihninden silmeye başlamışken tekrar aklına onu sokmayacaktım.
"Neden burada olduğunu ve neden burada kalman gerektiğini." dedim sakinlikle. Anlamamış gibi suratıma bakarken dinlemeye karar vermiş olacak ki bir adım yaklaştı ama kız onu durdurdu. Kendi aralarında konuşmaya başladıklarında sabırsızlıkla babama baktım. Dizime elini koyup "Sakin ol." Dedikten sonra onlara döndü.
"Emre söyleyeceklerimiz ailen hakkında. Bunları dinlemek zorundasın ve bizimde zamanımız tükeniyor. Artık gel ve dinle." Dikkatini babama yönelten Emre kızın yanında uzaklaşıp tam karşıma geçip oturdu. Pes eden kız ise hemen onun yanına oturdu. "Sizi dinliyorum."
![](https://img.wattpad.com/cover/74737730-288-k845759.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Kelebekleri
Teen Fiction-Wattys 2018 Son Liste- İnsanoğlu duygularına hakim olamayan bir varlıktır. Kendi içinde bir çok savaştan geçse de bazı aşkların gözle görülür imkansızlığını kabul etmez, burnunun dikine gidip kendisini yokuşa sürükler. İçindeki kelebeklerin büyüsün...