Gözlerimi araladığımda yanıma dönmemle onu gördüm. Doğrulup kenara attım üstüme serdiği battaniyeyi, ayaklarım betona basıp yürüdüm. Aynalı şifoniyere. Karşısında dikildim ne oldu bana diye kendimi sorduğumda demiri dönüp hatırladım ona bir şans vermiştim dün.
Bana kitap okuduğunda omzunda uyuya kaldığımı hatırlıyorum.
Gardırobu yönelip ilerledim - kapağı açıp kendime bir iki parça kıyafetim seçip kapatacaktım ki - saf ve masum bir kız resmi gördüm. Taktığım resmi alıp yatağın köşesine oturdum kendi halimi acıyarak ağladım. Yatak hareket edince yaşlarımı silip fotoğrafı çekmeceye kaldırıp lavaboya koştum.
Lavaboda aynada kendimi bakarak çeşmeyi açıp ağlama izi kalmasın diye yüzümü yıkadım. Kapatıp elimdekileri giymeden önemli işlerimi halledip onları giyinip lavabodan çıktım.
Odama yürüyüp giderken kendimi şunu söyleyip hatırlattım ' ne olursun ol eski Miray diye birisi yok ' deyip durdum. Sürekli üzüldüğüm anlar bunu hatırlar ve kendimi gelirdim. Odamdan çantaları mı hazırlayıp aşağı indim mutfağa giderken çantaları basamaklarının önüne bırakıp mutfağa girdiğim an hoş koku karşıladı.
Demiri görmemle ağzım açık kaldı ilk defa görüyordum onu mutfakta.Ona baktığımı fark ettiği an arkasını dönerek bana gülümsedi. Şaşırdım birlikte mi kahvaltı edecektik bilmiyordum ona sordum " sen ve ben birlikte mi kahvaltı yapıyoruz "
Tavada olanı tabakları koyup bardaklarının içine çayı da koyup karşıma oturdu " sen ve ben değil kraliçem biz kahvaltı edeceğiz " dedi hayretle onu seyrettim.
Biz kelimesini takıldım gerçi ama " sen yatağın bir köşesinde oturmuş ne için göz yaşı akıttın" diye sordu merak sorusu oldum. Ağladığım şeyi merak etmişti çayımdan bir yudum almamla öksürdüm . Daha fazla kurcalamak istemediği için kapandı konu masada - kahvaltı edip ayaklandım - merdivenin önüne koyduğum çantaları alarak kapıda duraksadım " beni de bekle bende seninle geliyorum " birlikte bir arabada.
Kapıda ayakkabımı giyerek anahtarları alıp " ne ile gitmek istersen git " gülü alacaktım zaten " peki bekle geliyorum " dedi çantası nerede bu çocuğun önceden hazırlamış olmalıydı neyse.Arabadaydım kapının anahtarı ile arabaya bindi " al bakalım " dedi elime verdi çantanın içine koydum. Çantaları arkaya atıp arabayı çalıştırdım.
Gülü aradım nerede kapının önüne çıkmış diye merak ettiğimde açan biri bile olmadı. İşi mi çıktı.
Gül'ün evinin önünde durdum - arabadan inip kapının zilini çaldım ama yine açan olmadı. Nerede bu kız diye endişelenmeye başladım.
Berki arasam açar mı diye merak ediyorum.Telefonum çaldı gül diye açacak iken Berkin numarasını gördüm.
" Alo Berk ne oldu ""Miray Gül'ün başı tehlikede "
" neredesiniz hemen geliyorum "
" bardayız ama karanlık bir odadayız "
" Berk ben Gülü aradım ama açmadı sen nasıl ulaştın "
" Miray Gülün telefonunu almışlar ben kendi telefonumu sakladım - gülü veriyorum " dedi Gül'ün sesini duymamla içim rahatladı ama daha büyük bir sorun vardı.
" Miray bizi buradan çıkar bir borç meselesi mafya adamına borcunu söyledim sonra beni buraya kilitlediler - Berk biliyor Miray kapatmam lazım " dediğinde tamam deyip kapattım.
Arabaya sinirli bindim Demir bana ne oldu diye sorunca susma hakkımı kullandım sonra birisini hatırladım söylediğine göre bana tek bir kişi borcunu vermemişti mafyaların içinde.
İsmi neydi Toprak Erdinç senin hesabını şimdi göreceğim.Barın olduğu yere geldiğimde ise arabayı park ettim " demir burada kal " dedim peki dedi torbidonun gözünden tabanca mı alıp pantolonumun içine sıkıştırdım.
Sıkı bir güvenlik söz konusuydu - aradığım cevap gelince yakasına yapışıp duvara sabitledim " adamlarını söyle ellerindeki silahları bıraksın " dedim yutkundu başını sallayıp adamlarını geri çekilmesini söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Katil ( Kraliçe )
Misterio / SuspensoAcı nedir çok iyi bilirim. Nasıl bir his olduğunu ama bana yaşatanları affetmem. Kalbimde bir an için sevgi kaldıysa onuda saklarım ihtiyaç olur diye ama gerisi hepsi nefret ölüm bir kan şeklindedir (Yazardan not : günler tarihler birbirine girdi...