Yavaşça gözlerimi açtım. Nerede olduğum kiminle olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Önüm hariç diğer yerler karanlıktı. Başım ağrıyor. Çünkü en son, o herkesin MUHTEŞEM olarak gördüğü evimizin bahçesinde kitap okuyordum ve gözümü burada -harabeden farksız olan bu yerde- açtım.
Bendeniz Evin Özen. Marketler zinciri sahibi Berkay Özen'in kızı. Yirmi yaşındayım ve yirmi yıldır annemden ayrı yaşıyorum. Annem öldü, evet. Bundan kendimi suçlu tutabilirim belki de. Doğumumun ertesi günü ölmüştü.
Babam da zaten bihaber. Yılda en fazla iki hafta gelir evine, elli dört haftadan sadece iki hafta. Ha birde babamın ortağının biricik oğlu Mete Kara'nın nişanlısı!
Ortada küçük bir ateş yanıyordu. Üzerimdeki şorttan dolayı ateş, çıplak bacaklarımı yakarken ayaklarımı geriye doğru çektim. Ayaklarım birbirinden ayrılmıyorlardı ve sanırım bağlılardı, bileklerim de acıyordu.
Kocaman bir yerdi burası. Etrafta koli tarzı kartonlar vardı. Karanlıktı, kimse yoktu. Ne yapıcağımı bilemiyordum.
Buraya nasıl geldim? Neden burdayım? Hiçbir şey! O an tek umudum, birinin gelip beni bu yangının ortasından çıkarmasıydı.
Çıkan dumanlar arasında kendimi korumak için nefesimi tuttum fakat bu hiç de iyi bir taktik olmadı. Dumanlar gözlerimi yaşartırken eş zamanlı olarak -korktuğum için- ağlamaya başladım. Tüm gücümü toplayıp yardım çığlıkları attım.
Ateşin çıkardığı sesler arasında biri "Emre koş!" diye bağırdı.
Dayanmaya çalıştım fakat ellerime ve bacaklarıma dokunan alevler canımı daha cok yakıyordu. Daha güçlü bir çığlık atıp beklemeye başladım.
***
"Sen Muhammed Emre Derin! Nasıl deponun yanmasına izin verirsin?"
Öksürerek yattığım yerden doğruldum. O sırada iri yapılı adam karşısındaki iki gence bağırmayı kesti. Biri 1.70 boylarında diğeri ise ondan yaklaşık on santimetre uzundu. Uzun olan çocuğun saçları tanıdık gibi geliyordu. En son hatırladığıma göre dışarıda birisi "Emre koş!" diye bağırmıştı ve hemen ardından karşımdaki demir parçası hiç de sessiz olmayacak bir sekilde açıldı. Ondan sonrasını da hatırlamıyorum zaten.
"Ooo günaydın prenses." dedi kısa boylu çocuk ve yanıma oturdu. Elini yanağıma doğru uzattığında iri yapılı adam "Volkan!" diye uyarıcı bir sesle konuştu.
"Dokunma kıza..."
İri yapılı adam arkasındaki sandalyeye geri oturdu ve arkasına yaslandı. Boynunda asılı olan gözlüklerini geri taktı.
"Emre görevini açıklıyorum.. Bu genç, daha hayatının baharındaki Evin Özen'den ailenin intikamını alman. Berkay Özen ailene ne yaptıysa, sen de aynısını ona yapacaksın."
Babam ona ne yapmış olabilir ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKTIN BENI (TAMAMLANDI)
Romance25.06.2016 - 14.09.2017 Ben, seni basit bir kibrit parçası ile yakmış olabilirim ama sen; beni gözlerinle, teninle, herşeyinle yaktın. Ve ben seni bu denli yakamadığım için özür dilerim.