*4 gün sonra*
*Emre*"Ben biraz dışarı çıkıyorum, istediğin birşey var mı?" diye sordum telefonuyla meşgul olan Volkan'a. Hayır anlamında başını sallayınca telefonumu ve kulaklığımı alıp evden çıktım. Hava soğuktu, üzerimde deri ceket olmasına rağmer ürperirken nereye gittiğimi bilmeyerek yürümeye başladım. Ayaklarım beni nereye götürürse oraya gideceğim; belki bir uçurum, belki bir sahil... Kim bilir?
Karanlık bir sokağa girdim. Ne lamba vardı sokakta, ne de bir araba geçiyordu. Karanlıktı yani... Tümüyle... O an bir şiir geçti içimden...
Gecenin karanlığının örtmeye yetemediği ve asla örtmeye gücü yetemeyeceği şeyler vardır. Yanlızlık gibi, kendimin kendimce idam ettiğim kendim gibi, seninleyken yaşağım ve her defasında kulaklarımda çınlayan sensizlik gibi silinmiyor yokluğunun hasretinde açılmış yeni yeni yara izleri. Özlemlerin en ağırını her gece nefes nefes tükenerek yaşamak nedir bilir misin? Yalnız kaldın mı daha önce böyle uzak, böylece korkak, böylece bitap...
Yaralarıma ve yanlızlığıma özneyi sen düşüyorum bu şehrin bilmediğim bir caddesinde, Mecburiyet Caddesi koyuyorum ismini bu caddenin. Mecburen geçtiğim, mecburen katlandığım ve her geçişimde mecburen seni seni özlemek zorunda kaldığım... Aramızdaki kilometrelerce işlenmiş yanlızlıkların bir önemi kalmıyor inan. Nakış nakış dokuyorum sensiz adımladığım yollara adını her santimde. Yalancı baharların getirdiği yabancı aşkların faili belli katiliyim ben birtanem. Bilmem öyle süslü aşk cümleleri ve büyütmeye yetmez adamlığım aşkımı yataklarda. Şairin de dediği gibi, uyurken üzerini örterim en fazla.
Saadete gelecek olursak, bu geceyi de sensiz deviriyorum Mecburiyet Caddesinde... Adımladığım yollar milim milim çıkıyor sensizliğe ve yarım kalmış bize. Ne olur kendine ve yüreğine iyi bak sevdiğim. Buralarda tek tesellim, bizli günlerde yüreğime biriktirdiğim ümitlerim...
Tutamadığım gözyaşım, orta ve işaret parmağına sigara yerleştirdiğim ve kalan parmaklarını cebime soktuğum soğuk elime düştü. Her gün intikam için yaktım o sigarayı bugün de senin için yakayım, aşkım için...
İlerde ellerinde sigara ve yanlarında içi alevlerle kolu varil olan gençler gördüm. Bu cadde ölmemiş, anladım. Gençlerin yanına yaklaştığımda elimdeki sigarada bitince varile doğru yürüdüm. Elimdeki sigara izmaritini varile atıp ''İyi akşamlar gençler. Siz kimin için yaktınız?'' dedim gülerek. Uzun, sarı saçlarını sol tarafına atmış, kırmızı deri ceketli 20 yaşlarındaki genç dudaklarının arasına sıkıştırdığı sigarasını eline aldı ve ciğerlerine doldurduğu dumanını dışarı üfledi.
''Hepimizin ayrı bir derdi var be abi...'' dedi hemen ardından. Benim boylarımdaki genç ''Gel abi.. Bu gece herkes birbirinin derdini dinler, senin derdin bize bizim derdimiz de sana yük olmaz. Sende bize katıl.''
Teşekkür edip ceketimin iç cebindeki sigara paketini çıkarıp bir dal daha yaktım. Herkes derdini anlatmaya başladı. Kiminin sevdiği kızın babası vermez, kimi ailevi sorunlar yaşıyor, kimi uyuşturucuyu bırakamıyor. En son iki kişi kalmıştı. O sarı saçlı çocuk ve ben...
''Eee sen anlat bakalım genç adam.'' dedim ve omzunu sıvazladım.
''Abi benim bir kardeşim var.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKTIN BENI (TAMAMLANDI)
Romance25.06.2016 - 14.09.2017 Ben, seni basit bir kibrit parçası ile yakmış olabilirim ama sen; beni gözlerinle, teninle, herşeyinle yaktın. Ve ben seni bu denli yakamadığım için özür dilerim.