Bölüm 22

165 21 13
                                    

   Salonun tam ortasında diz dize oturmuş Melis ve babamı görünce elimdeki anahtarı düşürdüm. Babam kapının sesine ayağakalktı. Melis'in üzerinde benim (!) geceliğim vardı ve tam da benim salonumun ortasında oturuyordu. 

   Babam yanıma gelip ''Hoşgeldin kızım.'' dedi

   ''Hoşgeldim de... pek hoşbulmuş sayılmam.''

   ''Melis'ten mi bahsediyorsun?''

   ''Neden bahsetmemi istersim babacığım?''

   ''Melis artık bizimle kalacak. Yankında oğlu da gelecek. Bundan sonra mükemmel bir hayat yaşayacağız.''

   ''Emin misin? Çünkü o hayatı biz değil siz yaşayacaksınız.''

   ''Ne demek oluyor bu?''

   ''Açıkça söyleyeyim, ben bu kadınla aynı evde kalmam.''

   ''Nerede kalacaksın peki?''

   ''Param var! Bu gece arkadaşımda kalırım yarın da kendi evimi tutarım.''

   ''Ben yoksam sen bir hiçsin Evin!''

   ''Bu kadar kendine güvenme bence. Okulumun bitmesine az kaldı ve ben bitirene kadar bana yardım edecek insanlar var."

   Evet tam olarak Emre'den bahsediyorum!

   ''Kafa mı tutuyorsun sen bana? Evlenince kocana da mı böyle davranacaksın?''

   ''Evlenmeme daha 2 yıl var. O 2 yıl içinde neler değişir biliyor musun? Belki de biricik sevgilinle içeri girersiniz!''

   ''Neden girecekmişiz içeri?''

   ''Çünkü siz benim annemin ölüm sebebisiniz!''

   Sol yanağımın yanması ve başımın sağa doğru savrulması gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Güçlü olduğumu göstermek için başımı hızla kaldırdım.

   ''Emin ol bu tokat sana misliyle geri dönecek.'' diyip parmağımdaki alyans ile tektaşı çıkardım ve salonun orta kısmına savurdum. Sözlerime ''Alyansın içinde isim yazıyor ama tektaş olursa sevgilinin parmağına takarsın.'' diye devam edip evden ayrıldım.

   Arkamdan gelmesini ummuyordum. Gelmedi de zaten. Emre'yi aradım. Telefonu açtığında sesi endişeli geliyordu.

   ''Gelip beni alabilir misin?''

   ''Neden?''

   ''Sen alt sokağa gel. Anlatırım yolda.''

   ''Anlat!''

   ''Gel!''

   ''Tamam geliyorum.'' diyip telefonu kapattı. Alt sokağa inip 15 dakika boyunca müzik dinleyerek  bekledim. Emre arabasıyla yanıma yanaşıp ''Takılalım mı güzelim?'' diye sordu.

   ''Olur takılalım.'' diyip arabaya bindim.

  ''Senin şimdi bana 'aptal, salak' gibi sözler söylemen gerekiyordu. Bu işte bir terslik var. Herneyse, nereye gidelim.'' 

   ''Kafana göre...'' 

   Gittiği yer sahilin yoluydu. Vardır elbet bir bildiği diyerekten sustum. Sahile geldiğimizde arabayı iyice uca yanaştırdı. Arabadan indiğimde Emre yanıma gelmek yerinde bagaja doğru ilerledi. Ne yaptığını anlamak zordu!

   Bagajdan çıkarığı gitarı alıp arabanın kaputuna oturdu. Yanına oturduğumda gitarı kılıfından çıkarmakla meşguldü. Çıkardığı kılıfı ayağı ile yere attı. Şu anki görüntümüz ABD'deki sokak şarkıcılarından pek de farklı sayılmazdı. Ve Emre benim sevdiğim Çok Aşık şarkısını söylemeye başladı. Feridun Düzağaç'dan...

YAKTIN BENI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin