bölüm 4

354 38 21
                                    

   Önündeki parçalara ayrılmış tabaklara ve porselen parçalardan birinin borusunu delip bozduğu  makinaya baktı.

   ''Baş belası!!''

   Ne zaman kurtulacağım bu isimden, gerçekten merak konusu!

   "Bulaşıkları elde değil de makinada yıkamak ne demek oluyor? Açıklar mısın bana, lütfen?"

   Sakin kalmaya çalışıyordu. Her halinden belliydi.

   İki tabağı, çatalları, kaşıkları ve bardakları çamaşır makinasına koyup çalıştırdığım için hepsi kırılmış ve kırılan parçalardam biri makinanın su borusunu delmişti. Bunun üstüne mutfağı sel götürmesi tabiki de kaçınılmazdı.

   Çamaşır makinasında bulaşık yıkanmayacağını ben de biliyordum elbet ama şu karşımdaki yalı kazığını kudurtmak için elimden geleni ardıma koymayacağım.

   Üstüm ıslanmıştı. Ev serin olduğu için hafif bi ürperti geldi.

   "Bekle burda." dedi ve kalktı. Başını arkaya çevirip ıslanmış kalçasına baktı.

   "Götüm ıslanmış a*ına koyayım yaa!" diyip mutfaktan çıktı.

    Birkaç dakika sonra elinde çoğu yerlerinde ince çizgi biçiminde yırtıkları olan bir kot pantolon, beyaz askılı bir bluz ve mavi kırmızı kareli deseni olan bir gömlekle geri geldi.

   Kıyafetleri kucağıma fırlatırken onları incelemeye başladım.

   "Bakman için getirmedim onları, giymen için getirdim."

   Banyoda üzerimi değiştirip aynada kendime baktım. Ama dikkatimi çeken şey kendim değil, aynanın dibindeki kutuda bulunan makas oldu. Şu büyük olanlardan.

   Makası elime alıp incelemeye başladım. Aslında filmlerdeki adam bıçaklama sahnelerinde kullanılan makaslara benziyordu. Tişörtün eteğini kaldırıp pantolonun belini ortaya çıkardım ve makası güzelce yerleştirdim. Üzerime son kez çeki düzen verip makasın belli olup olmadığına baktım ve banyodan çıktım.
 
   Mutfaktaydı ve yanlızdı. Belli ki hala gelmemişlerdi. Sırtının bana dönük olması benim için avantaj olsa da yapacağım şey tam bir dezavantajdı.

   Arkasından sessizce yaklaşıp makası elime aldım. Aniden kalkıp bileğimi tutup kıvırdı ve sırtımın, göğsüne çarpmasına sebep oldu.

   Nefesini boynumda hissedebiliyordum. Sıcaktı... İnsanın tüylerini ürpertecek kadar sıcaktı hemde. Makas boynuma dayalıydı. Yutkunsam kesebilirdi.

   Kulağıma hafifçe eğilip,

   ''Sana yapacaklarım hakkında en ufak bir bilgin yok. Vücudunu parçalara ayırmam uzun sürmez. Şimdi git bu makası yerine koy. Ve eğer... bir daha böyle bir davranışta bulunursan bak işte tam buraya ufak bir iz bırakırım.'' dedi ve boynuma küçük bi öpücük bıraktı.

   Başımı hızlıca ondan olmayan tarafa çevirdim. Çevirdiğim an makasın boynuma batması bir oldu. Ardından makası çekti ve elime tutuşturdu. O sırada kapı deli gibi çalmaya başladı. Volkan gelmiş olmalıydı.

   ''Kapıyı açayım mı?''

   ''Sen benim dediğimi bir yap hele. O bana yeter.''

   Peki beyefendi. Emriniz olur!

YAKTIN BENI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin