Bölüm 25

154 20 2
                                    

Tuğba'yı karakola bırakıp eve gittim ve arabayı alıp Emre ile "Baba" dediğimiz patronumuzun yanına vardım. Kapıdaki koruma benim acele ile geldiğimi görünce hemen kapıyı açtı. Arabayı çalışır durumda bırakıp iceri daldım. Patronun odası en üst kattaydı. Üç katlı bu eve merdivenleri ikişer ikişer çıktıktan sonra "Patron müsait değil!" talimatına aldırmadan içeri girdim.

"Patron, Emre..."

"Ne oldu Emre'ye?" diye sorup endişeyle ayağa kalktı.

"Tutuklandı." dediğimde camın kenarındaki başka bir arkadaş "Kesin ötmüştür." dedi.

"Emre senin gibi değil. Polislere ' Yanlız çalışıyorum.' dedi." diyip susturdum.

"Evin şikayetçi mi?" diye sordu Patron.

"Değil fakat Mete'nin darp şikayeti var."

"Ne kadar yatar içerde?"

"Hiçbir bilgim yok."

"Berkay tutuklandı mı?"

"Melis'le beraber savcı karşısına çıkacaklar. Cinayet ve bunu saklamaktan müebbeti yerler."

"Bu iyi oldu. Mete nerelerde?"

"O da karakolda."

"Seni gördü mü?"

"Hayır."

"Bişey olursa olsun beni arayıp haber ver." dediğinde 'Tamam' anlamında başımı salladım ve odadan çıktım.

Tuğba'yı aradığımda Berkay Bey ve Melis'in az önce savcı karşısına çıktığını ve Evin'i de yeni sakinleştirdiğini söyledi. Evin'i de alıp buraya gelmesini teklif edecektim fakat Evin Emre'yi görmeden gelmeyecekti. Benim de oraya gitmem tehlikeliydi. Yakalanabilirdim. Bu tehlikeyi göze alamam!

*Emre*

Parmaklıkların arkası... Alışkındım fakat bu sefer çok daha farklı bir duygu vardı içimde. Önceden kim sey düşünmezdim fakat şimdi Evin'i düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum. Babasının katil olduğunu, bunca yıldır annesiz yaşamasının sebebinin babasının olduğunu öğrenmişti. Ağladığına eminim. Şu an kimse onun gözyaşlarını silmiyor, bundan da eminim.

Çok sıkıldım. Tanıdığım birileri olsaydı biraz muhabbet ederdim. Derin bir iç çekişimi duyan yandaki genç parmaklıkların dibine oturdu.

"Ağabey, sesin güzel mi? Birşeyler oku da içimiz açılsın." dedi.

"Ne istersin?" diye sorup sırtımı parmaklıklara yasladım.

"Söyle işte... Sevdiğimi hatırlatsın bana..."

Güldüm.

Değmen benim gamlı yaslı gönlüme
Ben bir selvi boylu yardan ayrıldım
Evvel bağban idim dostun bağında
Talan vurdu ayva nardan ayrıldım

Gökyüzünde turna gibi dönende
Baykuş gibi viran yurda konanda
Çok ağladım mecnun gibi çöllerde
Ferhat gibi şirin yardan ayrıldım


"Sesin güzelmiş."

"Güzel olmasa söylemezdim."

Polis memurunun elindeki anahtarın sesiyle irkildim. Benim olduğum bölümün kilidini açıyordu. Ayağa kalkıp memura doğru yürüdüm.

"Çıkacak mıyım?"

"Savcı karşısına çıkıyorsun."

"Ondan sonra?"

"Yargılanacaksın."

"Sonra?"

"Ya içeri girersin, ya da serbest kalırsın."

"Girersem kaç ay yatarım?"

"Hakimin kararı."

Çıktıktan yaklaşık 20 dakika sonra hakim karşısına çıktım. Evin ve Tuğba da oradaydı. Evin'in bayağı ağlamış olduğunu gözlerinden anlayabiliyordum.

O sırada gözüme Mete takıldı. Yanında da avukatı vardı.

***


"Ben şikayetçi değilim." dedi Evin.

Onun şikayetçi olmayacağını adım gibi biliyordum fakat Mete beni içeri attırmak için elinden geleni ardına koymazdı.
"Hakim Bey bu adam bana şiddet uyguladı."

"Doğru mu?" diye sordu Hakim Bey bana bakarak.

"Doğru, dövdüm." dedim.

"Ve ayrıca benim nişanlımla da cinsel ilişkide bulundu."

"Sizinle değil Evin Hanımla sanığın arasındaki bir olay bu. Evin Hanım da şikayetçi değil."

O an Mete'nin gözünden bir alev topu geçti. Evin'in şikayetçi olmaması onu sinirlendirmişti.

Hakimin sesi ile herkes ayağa kalktı.

O kadar konuşmanın arasından duyduğum tek cümle:

"Sanığın darp suçundan 2 ay hapsine karar verilmiştir."

YAKTIN BENI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin