Kolumu hızlıca elinden kurtardım. Sinirle bana bakıyordu. Bakışlarımı ondan çekip evde dolaştırdım.Evin eski olduğu eşyalarından ve duvarlarından belli oluyordu. Duvarlar hafif sarıydı, eşyalar da eski. Her an bir yerden fare ve ya böcek fırlayacak diye içim içimi yiyordu.
Girdiğimiz kapının solunda mutfak, sağında bir oda vardı. Odaların kapıları salondan açılıyordu. Tam karşıda kocaman bir pencere ve yine sağında ve solunda odalar vardı.Emre oturduğu yerden kalkıp cama doğru ilerledi. Camlar demirliydi ve bu benim kaçmama engel oluyordu. Perdeyi sonuna kadar sıyırdı. Camlar tahta ve mavi renge boyanmıştı. Çok şirin gözükseler de şu anki durum için pek de şirin değillerdi açıkçası.
Aslında aklıma dahiyane bir fikir geldi ama önce şu Emre denen psikopatın ya uyuması ya da bayılması gerekiyordu. Bayılması için ensesine bir şeyle vurabilirdim. Bayılırdı, ama uyanınca bana değişik yollarla işkence edebilirdi. Bunu yapabilecek bir tipti. Ama uyuyabilirdi. Uyursa bana zarar vermesi için hiçbir nedeni olmazdı. Eninde sonunda uyuyacaktı bu, değil mi? Uyurdu ama... Yani inşallah.
Kolumu yavaşça tuttu.
"Aç mısın dedim!"
"Efendim?"
"Aşık mısın kızım? Aç mısın dedim!"
"Olabilir. Bir şeyler yerim."
"Iyi. O zaman kalk bana yardım et."
Odun işte! Ne bekliyorsunuz ki?
Oturduğum yerden kalktım ve Emre'yi takip ettim. Mutfağa girdiğimizde Emre buzdolabına doğru döndü. Emre'nin yanına geçip buzdolabının hemen dibindeki derin dondurucuya yaslandım.
"Sana Emre diye seslenebilir miyim?"
"Seslen." dedi soğuk bir sesle.
Dolaptan çıkardığı malzemelerle makarna yapmıştı. Tam yanımda oturuyordu. Mutfak masası kağının hemen solunda, duvara yaslanmıştı ve hemen dibinde fıtın vardı.
Bir yemeğe, bir de Emre'ye baktım.
"Zehir katmadın değil mi içine?"
"Katsaydım kendim yemezdim."
"Hadi sadece benim tabağıma attıysan?"
"Yaparken yanımdaydın. Keser misin artık sesini?"
Bu çocuğun beyninden istiyorum. Ne kadar mantıklı cevaplar veriyor. Ve çok da zeki. Gangstar olarak ömrünü harcıyor, salak! Aslında babamdan rica etsem ona bizim şirkette bir iş ayarlayabilir.
Salak mısın Evin! Eğer onun canını sıkarsan senin katilin olacak ve sen hâlâ ona iş ayarlamaya çalışıyorsun! Mal!
Makarnamdan bir parça aldım. Tadı güzeldi. Belki de ben görmeden içine tatlı zehir atmıştı.
Malsın kızım sen! Tatlı zehir ne gerizekâlı?
Çatalın porselen tabakta oluşturduğu sesi duymamla bakışlarımı tabağımdan çekip karşımda oturan Odun Bey'e çevirdim. Makarnasını çoktan bitirmişti.
"Ohoooo... sen böyleysen seninle işimiz var."
Ulan salak! iki saattir burda senin hakkında saçma salak şeyler düşünüyorum! Tabi sen duygusuz herifin teki olduğun için makarnayı iki dakikada sömürdün.
Hiçbirşey demeden yemeğimi yemeye devam ettim. Telefonunu alıp mutfaktan çıktı. Birkaç dakika sonra "Buralara da bir el atsan iyi olur." diyip tekrar salona doğru yürüdü.
"Emre!' diye bağırdım.
Aynı şekilde "Ne var?" diye cevap verdi.
"Hiiiiiiiç" diye uzatarak cevap verdiğimde kendi kendine bir şeyler konuştu. Ama tam anlayamadım.
Mutfağın penceresine doğru yürüdüm. Camlar açılıyordu korkuluklar sadece basit bir vida ile tutturulmuştu.
Masanın üzerindeki kaşığı aldım. Arka kısmı tam vidaya uyuyordu. Biraz gücümü kullanarak kaşığı çevirdiğimde ise kaşık, adeta bir tornavida işlevi gördü ve az da olsa vidayı gevşetti.
Evet!!! Kaçış planım buydu ve çok güzel sonuç verecekti. Tabi şu odun herif, Emre, bir itlik yapmazsa...
Camı hemen kapatıp mutfağı toplamaya başladım. Eh iyi de ben bunları nasıl yıkayacağım? Bulaşık makinası yok burda? Ama çamaşır makinası var...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKTIN BENI (TAMAMLANDI)
Romance25.06.2016 - 14.09.2017 Ben, seni basit bir kibrit parçası ile yakmış olabilirim ama sen; beni gözlerinle, teninle, herşeyinle yaktın. Ve ben seni bu denli yakamadığım için özür dilerim.