Sessiz ve usul adımlarla Emre'nin peşinden giderken Mete'nin arabası çarptı gözüme. Emre'yi gören adamlar ortadaki kalabalığı dağıtırken Emre elindeki levyeyi sıkarak aralarına girdi. Adamlar tekrar Emre ve Mete'nin etrafında daire oluşturduktan sonra görüş alanım iyice daralmıştı. Sesler az çok duyuluyordu.
Aklımdaki bütün düşünceleri defedip sesleri dinlemeye koyuldum.
"Mete Bey? Ne o, nişanlını almaya mı geldin?"
"Sen hangi hakla benim nişanlımı kaçırabilirsin adi herif?"
"Mete Kara... Size böyle konuşmak yakışmıyor, yapmayın."
"Sana mı soracaktım nasıl konuşacağımı?"
"Istersen nişanlını getireyim ona sor?"
"Dalga geçme benimle Emre Derin!"
Emre'nin adını duyan adamlar kısa süreli bir şok yaşadı. Çünkü o bu köye uzun yıllar gelmemiş, Selçuk kadarken ayrılmıştı buralardan. Geldiğimizde de kendini misafir olarak tanıttığı için gerçek kimliği ortaya çıkmıştı.
Erdem Enişte kalabalığın arasına girip "Sen kime ne diyorsun?" diye bağırdı.
"Beyefendi benim derdim sizinle değil, arkanızdakiyle."
"O senin arkanızdaki dediğin kişi benim yeğenim. Biz burada iyileri savunuruz. Kötülere yer vermeyiz."
"Yeğeniniz nişanlımı kaçırdı. Ne kadar iyi olabilir ki?"
"Sevip de kaçırmak suç olarak sayılmaz. Eğer bilseydim bende yardım ederdim senin kayınpederinin annesini babasını öldürdüğü çocuğa."
Erdem Enişte herşeyi öğrenmişti. Emre'nin ebeveynlerinin katilinin kızı olduğumu öğrenmişti...
Mete o an kısa bir şok yaşayıp yeşile yakın gözlerini Emre'ye çevirdi.
"Doğru mu?"
"Doğru. Her ne kadar babası ailemin çökmesine neden olsa da seviyorum ben onu. Ve onun seninle evlenmesine izin vermeyeceğim."
"O zaman hodrimeydan. Küçük bir kavgaya alışıksındır değil mi?"
Ne yani şimdi bunlar kavga mı edecek?
Emre elindeki levyeyi yere bırakmış olacaktı ki demirin taşa vurup çıkardığı ses ortamı sessizliğe boğdu. Emre ile Erdem Enişte birbirlerine kısa bir süre baktıktan sonra Erdem Enişte geri çekildi. Ortadaki alan git gide büyürken demirin yer dek parke taşlardan oluşan zeminde çıkardığı ses herkesin susmasına neden oldu. Kavga edecek olmalarının ciddi olduğunu anladığımda saklandığım ağacın arkasından çıkıp onlara doğru yürümeye başladım. Aradaki mesafe biraz uzak olup birde Emre ile Mete aniden kavgaya tutuşunca Emre'nin yumruk yemesi ve dudağının kanaması, Mete'nin de Emre'nin altında kalması çok uzun sürmedi.
Yanlarına ulaştığımda Emre'yi geri çekmek için eğilmiştim ki Emre ardı ardına yumruk savurduğu için dirseğini karnıma geçirmesi bir oldu. Emre, dirseğindeki teması hissedince başını çevirip bana baktı. Elimin birini karnımdan çekip Emre'nin kolundan tuttum.
"Gel artık yeter." diyerek son gücümü de harcamış oldum...
Emre ayağa kalktığında Mete'nin ağzı yüzü kan içinde ve yarı baygın bir haldeydi. Kendine gelip o da ayağa kalktı ve üzerini düzeltti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKTIN BENI (TAMAMLANDI)
Romansa25.06.2016 - 14.09.2017 Ben, seni basit bir kibrit parçası ile yakmış olabilirim ama sen; beni gözlerinle, teninle, herşeyinle yaktın. Ve ben seni bu denli yakamadığım için özür dilerim.