Bölüm 34

61 13 2
                                    

   Bir araba nasıl en hızlı şekilde kenara çekilirse o şekilde kenara çektim. Şaşkın bakışlarım Elis'i bulduğunda savrulmanın etkisiyle önüne gelen saçlarını düzeltti.

   "Neden bu kadar şaşırdın ki?

   "Mete kötü biri biliyorum fakat böyle bir şey yapacağı aklımın ucundan geçmezdi."

   "Bence artık geçmeli

   "Sen... bu yüzden mi benimle çalışmak istiyorsun?"

   Neden bahsettiğimi anlamamıştı.

   "Meteden intikam için mi?"

   "Evet."

   Bir şey demeden alnımı kaşıdım.

   "Seninle çalışmama izin verecek misin?" dedi başını hafif eğip bana bakarken.

   "Bakarız.''

   Patronumdan öğrendiğim adrese geldiğimizde Elis arabadan indi ve altı katlı bir apartmana girdi. Onunla birlikte merdivenlerle en üst kata çıktım. Kapıyı açtığında ondan önce eve girdim ve cama doğru yürüdüm.

   "Kendi evin herhalde? diye söylendiğinde ona aldırmadan camdan dışarı baktım.

   "Çok konuşuyorsun." diyip Elis'in karşısına oturdum.

   "Anlatmayı düşünmüyorsun herhalde. Benim adamım  olacaksan karşımda takır takır konuşacaksın."

   *Elis*

   Derin bir nefes aldım ve Emre'ye baktım. Ateş topunu gizlediği gözleriyle bana bakıyordu.

   "Mete, Evin'in babasının şirketini kendi üzerini yapmak istiyor fakat hisseler Evin'in üzerinde. Eğer Evin'le evlenirse bu işi daha kolay yapacak. Fakat Evin akıllı bir kız. Bu numarayı yiyeceğini sanmıyorum."

   "Başka bir şey daha var ve sen benden saklıyorsun."

   Sesinin soğukluğu ürpermeme ve korkmama sebep oldu.

   "Doğru. Mete bu yüzden hisseleri üzerine yapar yapmaz evini öldürecek."

   Babamın övdüğü kadar vardı. Boşluğa bakarken bile korkutabilen bir cani gibi görünüyordu fakat aslında çok yumuşak sevmeyi bilen bir insandı.

   "Elis kağıt kalem var mı?"

   "Var, getireyim mi?"

   "Bir zahmet, kalem ve silgi de getir."

   Lafını ikiletmeden odama koştum.

   Elimdeki A4 kağıtlarını ve gözüm gibi baktığım kalemimi, silgimi sehpaya bıraktım.

   "Bak şimdi..." diyerek kağıda eğildi.

***

   Tuğba'nın söylediği numarayı kaydettikten sonra aramak için ismin üzerime dokundum ve telefonu kulağıma götürdüm.  İkinci çalıştan sonra Doğa 'Alo?' diyerek telefonu açtı.

   "Doğa nasılsın?"

   Sesimi hemen tanımıştı.

   "Emre! İyiyim sen nasılsın?"

   "Mükemmel! Bak, sana bir iş teklifim var."

   "Nasıl bir iş?

   "Bana yardım edeceksin.

   Doğa'nın yüz ifadesini zihnimde canlandırdım ve onu daha fazla meraklandırmamak için Elis'le yaptığımız planı anlattım.

   Konuşma bittiğinde Doğa'ya veda edip telefonu kapattım ve güldüm.

   "Artık huzurla uyuyabilirim." diyip kalktım ve odama gittim.

   Tam odaya gireceğim sırada Volkan arkamdan seslendi.

   "Yaptığın planın ne kadar boktan olduğunu farkettin mi?"

   Volkan'a döndüğümde ellerini şaşkınlıkla iki yana açmış bana bakıyordu.

   "Düşmanının dostuyla iş birliği yapıyorsun şu an. Ortaokulda 'Düşmanımın dostu düşmanımdır!' diyerek anlatmadılar mı sana doğal sayıları? Akıllı ol Emre! Bu kız seni arkandan vurur."

   "Emre Derin'in kim olduğunu biliyorsa yapamaz Volkan. Ayrıca benim işlerime burnunu sokmanı istemiyorum. Yarın Doğa gelecek. Onun yanında da böyle yapma lütfen."

   "Senin bu s*ktiğim planına ayak uydurmayacağım. Bu işte ben yokum." 

    ''Tamam, kimseyi burada zorla tutmuyorum. İstemiyorsan girdersin, kapının yerini de biliyorsun. Bunu bu kadar büyütecek bir şey yok.''

   Tuğba şoka uğramıştı. Volkan'a bakıp onun gidemeyeceğini falan söylememi bekliyordu herhalde.

   ''Ağabey...''

   Cümlesini tamamlamasına izin vermedim. 

   ''Yeter! Kendi kararı Tuğba, yapabileceğim bir şey yok!''

   ''Diğerlerine zorla, tehditle işini yaptırıyorsun ama!''

   ''Ben bu adama ne karşılığında iş yaptıracağım, seninle mi tehdit edeceğim?''

   Tuğba bakışlarını benden çekip Volkan'a çevirdi. Bir süre Volkan'dan açıklama bekledi, fakat Volkan konuşmayınca 'peki' anlamında başını salladı. Omuzları düşük bir şekilde odasına doğru yürüdü. Sol tarafımda oluşan sakin sancıyla Tuğba'ya döndüm.

   Ağlıyordu...

   Kardeşimi ağlatan bu herifi her ne kadar dövmek istesem de kendimi tuttum.

   ''Volkan?''

   ''Ne var?'' dedi bana dönme zahmetine bile girmeden.  

   ''Derdin ne?''

   ''Bunca yıldır seninle çalışıyorum ve senin saçma fikirlerinden sıkıldım artık. anlatabiliyor muyum?''

   ''Saysana şu saçma fikirlerimi?''

   ''Annenin babanın intikamını almak için düşmanına acı çektirmeye çalıştın. Kızını kaçırdın ve o kıza aşık oldun. Adamın evine girip sıksaydık iki kurşun, ne olurdu biliyor musun? Bir ay daha fazla yatardın!"

   "Volkan kendine gel! Benimle birlikte sen de yatardın!"

   Hiçbir şey demedi.

   "On dakikan var. Ya kalır bana yardım edersin ya da gidersin. Gitmen beni değil, Tuğba'yı etkiler. Karar senin."

YAKTIN BENI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin