7.BÖLÜM -Hasret-

11.6K 739 38
                                    

Merhaba arkadaşlar iki gün üst üste yeni bölün geldi :) Bölümler hakkında olan yorumlarınızı gerçekten çok merak ediyorum lütfen düşüncelerinizi esirgemeyin. Sizin düşünceleriniz önemli :) Bu arada 2k olmaya çol bir şey kalmamış, her şey için hepinize teşekkür ediyorum :)

"Baba!"

Arkamı döndüğümde karşılaştığım sima tanıdıktı. Yaklaşık yedi sene öncesinden tek farkı, yüz hatlarının kaybolmuş ve birazcık yaşlanıp eski gerginliğini kaybetmiş olmasıydı.

Üstümdeki şoku anlatmam birkaç dakikayı bulmuştu. Bu süre zarfı içerisinde Efdal ve babam bana toparlanma şansını tanımış, tek kelime dahi etmemişlerdi.

Babama doğru birkaç adım attığımda hala gerçekliğine inanamıyordum. Biraz daha ilerleyip karşısına ulaştığımda parmaklarımı uzattım korkakça. Gerçek olmamasından o denli korkuyordum ki, kontrol etmeye bile çekiniyordum.

Babam hareketsizce ne yaptığımı anlamaya çalışıyorken parmaklarımı hafifçe yüzüne değdirmiştim. Hissettiğim bu hatlar, hayal olmadığının kanıtıydı. İçimden ne geçirdiğimi anlamış olsa gerek, konuşmaya başladı babam da.

"Buradayım Hazal, bu bir hayal değil. Tamamen tüm benliğimle karşındayım."

Ne kadar çok konuşmak istesem de kelimeler boğazıma düğümleniyor, ses tellerim hareket dahi etmiyordu. Babam da bunu fark etmiş olacak ki, gözlerimin altındaki yaşları sildi sertleşmiş parmak uçlarıyla.

O ana kadar ağladığımız bile farkında değildim. Göz yaşlarım benden habersiz süzülmüşlerdi gözlerimden.

"Biraz yalnız konuşabilir miyiz?" dedi babam bakışlarını Efdal'e yönlendirirken.

Efdal de başını anlayışla sallayarak son bir kez gözlerime baktıktan sonra hızlı adımlarla uzaklaşmıştı yanımızdan.

Babam bakışlarını tekrar bana döndürdüğünde yüzünde besbelli hüzün vardı. Hasretle bakan gözleri buğulanmıştı. Ağzını konuşmak için aralasa da, tekrar konuşmayıp geri kapatıyordu.

"Ne kadar çok büyümüşsün böyle." Yüzümde, yanaklarımda dolaşan eline yasladım kafamı huzurla. Uzun zamandır tatmadığım bu hisle, bu hastanedeki en mutlu günü yaşıyordum kendimce.

"Yokluğunda çok şey oldu baba. Neredeydin? Neden giderken yanında beni götürmedin de, annemle cehennem azabı yaşamaya mahkum ettin?"

Titreyen sesim boğazımda düğümlenen hıçkırıkların habercisiydi adeta. Gözlerimden yaşlar süzülmeye devam ederken elimin tersiyle sildirdim gözyaşlarımı.

"Hiçbir şeyi bilmiyorsun Hazal. Etrafımızda çok büyük oyunlar dönüyor bu nedenle senden uzaklaşmak zorunda kaldım. Özür dilerim bu zamana kadar gelmediğim için."

Babamın gözünden süzülen iki damla yaşı gördükten sonra ağlamamak için kendimi tutmaya çalıştım. Benim bu halimi görmek onu daha da üzüyordu, farkındaydım.

"Beni kapattığı bu yeri görmüyor musun baba?" dedim ellerimle hastaneyi işaret ederken.

"Görüyorum güzelim, burası senin için daha güvenli şu an. Malesef seni buradan götürmeye gelmedim."

Gözlerimdeki hayal kırıklığını fark etmiş olacak ki, gözlerini bahçedeki farklı nesnelere yönlendirmişti.

"Senden tek isteğim var prenses. İki ay daha dayan buraya. İki ay sonra on sekiz yaşına bastığın gün hastaneden kaçıp bu verdiğim adrese gelmeni istiyorum." dedi elime hafif buruşmuş bir kağıt sıkıştırırken.

AKVA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin