Sesin öyle güzel ki,
Duymak isterdim
Öldükten sonra bile.
Derin bir nefes aldıktan sonra kafamı salladım hafifçe. "Kabul ediyorum." Bir süre duraksadıktan sonra tekrar anneme döndü bakışlarım. "Beni bunun için mi hastaneden çıkarıp eve aldınız?"
Annemin neye uğradığına şaşırdığını görünce elimi salladım önemsiz olduğunu belirtircesine. "Neyse, sormadım farz et. Zaten bunu sadece Melis için yapabilirim."
Yanıma gelen bir hemşirenin yardımıyla bir odaya geçtim. Birkaç tüp kan alındıktan sonra böbreğin daha net görülmesi için tomografiye almışlardı. Birkaç işlem daha uygulandıktan sonra tahliller tamamlanmıştı.
"En az üç gün beklemeniz gerekiyor sonucu alabilmek için. O süre içerisinde Melis'in hastane gözetiminde olması gerekli." Doktorun yaptığı açıklamanın benim için yeterli kısmını dinledikten sonra Melis'in kaldığı odanın önüne geldim.
Parmaklarım kapı kolunu kavrarken tedirginlikle titriyordu. Derin bir nefes alıp gözlerime dolan yaşları geri gönderdikten sonra açabilmiştim odanın kapısını.
"Abla?"
Melis beni görür görmez yattığı yatakta doğrulmuştu. Kocaman açtığı kollarına koşup sarıldıktan sonra yatağının ucunda oturdum ben de.
"Canım çok sıkıldı burada." Yanaklarını okşadıktan sonra öpmüştüm güzelce. Küçücük bir kızın daha iyi yaşaması için gerekli olan her şeyi yapmaya tam o an karar vermiştim sanırım. Kim bile bile minik bedeninin diyalize girmesini isterdi ki?
"Kurtulacağız yakında buradan meleğim."
**
Okul sırasına koyduğum kafamı yanımda olan hareketlilikle kaldırmıştım. Burak çantasını masasının üstüne koyarken yüzüme bile bakmıyordu. Efdal arayıp teyzesinin öldüğünü söyledikten sonra Burak'la görüşmemiştik hiç.
"Konuşmuyor muyuz?"
Çıkan kısık sesime rağmen, bunu bekliyor olacak ki bakışlarını hemen bana döndürmüştü. "Başkaları ile konuşmak prensibim değil. Sadece arkadaşlarımla konuşurum."
Sıkıntıyla iç çektikten sonra yanaklarımı şişirmiştim. "Özür dilerim, sana öyle davranmamalıydım."
"İnsanlar mutsuz oldukları anlarda içinden geçeni söylermiş. Gerçekten senin için herhangi birisi miyim Hazal?"
Kafamı salladım söylediklerini reddedercesine. "Benim için herhangi birisi olsaydın, o gün yanımda olmazdın. Sevdiğim bir arkadaşımsın Burak, seni kırmak istemezdim."
Söylediklerime karşın gülümsedi hafifçe. "Böyle düşünüyor olmana sevindim."
Bir süre sessizlik olduktan sonra bir şey söylemek istiyormuş gibi birkaç kez bana dönse de, herhangi bir şey söylememişti. "Hazal?"
Dinlediğimi belirtmek için hafifçe kafamı salladıktan sonra konuşmasına devam etti. "Efdal... Ne dedi de sana sen o kadar kötü oldun?"
Bakışlarım nedense pencereye çevrilmişti. Yeşillik ve mavinin verdiği enerjiden güç alarak Burak'a döndüm yeniden. "Teyzesinin öldüğünü söyledi."
Dersin başlamasıyla ikimizde önümüze dönmüştük. Burak sanırım o gün söyledikleri yüzünden pişman olmuştu. Efdal'in teyzesinin ölümünün Burak'ı bu kadar etkileyebileceğini düşünmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKVA (TAMAMLANDI)
Fiksi UmumSesi duyuyor musun? Bu sesler delilerin bağırışları. Burası neresi mi? Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi. Hayır. Bildiğiniz tımarhane burası. Onca delinin içinde, sinir krizleri geçiriyor diye kalır mı birisi? Ben kalı...