"İnanmak hayal kırıklığının yarısıdır."
Cemal Süreyya
İnandım.
Gerçekten onu mutlu edebileceğime, hayatında bazı farklılıklar yaratacağıma inandım. Bir çocuğun hayalleri kadar uzak fakat hayatın gerçekleri kadar yakın ince bir çizgideydim. Ya hayale yönelip hayal kırıklığını yaşayacaktım ya da gerçeklerin dipsiz denizinde acılar içinde boğulacaktım.
Efdal'in gözlerindeki o ifade silinmiyordu. Nefretle bakıyordu doğum günü pastasına, süslere. Birkaç kez konuşmayı denese de başarılı olamamış masaya tekme atmakla yetinmişti sadece.
Tekmesiyle birlikte zar zor bulduğumuz tek ayağı benim kalbim kadar kırık olan masa da bu hareketi kendine yediremeyip, yana doğru salmıştı kendisini.
Üstünde duran pasta ona uygun bir şekilde yere düşerken, benimde sol gözümden bir damla süzülmüştü yüreğime.
"Hazal, kim senden doğum günümü kutlamanı istedi?"
Efdal'in gür sesi bodrumda yankılanırken yüzüne bakamıyordum.
"Bu lanet süslerin benim hayatımda yeri yok. Ben doğum günü şarkılarıyla dans edecek kadar mutlu birisi değilim maalesef! Hele de burada yalnızken..."
Elimde sıkıca tuttuğum telefonun kilidini açarken boğazımdaki düğümlenen hıçkırığın yansıması olan gözümdeki damlalar görüş alanımı engelliyordu. Hızlıca mesaj kutusunu açtım ve son numaralardan teyzesinin numarasını seçtim.
"Gelebilirsiniz."
Teyzesine mesajı atmamla birlikte merdivenlerin başından giriş yapmıştı.
Güzide Hanım'ın neşeli suratı benim ağlamaklı, Efdal'inse sinirli ifadesini gördükten sonra ciddi bir hal aldı. Telaşla yanımıza geldikten sonra gözü yerde paramparça olmuş süslere ve pastaya takıldı.
"Çocuklar bu da ne?"
İkimizden de ses gelmezken, kafamı kaldırıp Efdal'e baktım eserini daha da fark edebilmesi için.
O ise teyzesini görünce afallamış, neye uğradığını şaşırmıştı. Sinirli ifadesi gitmiş yerine şaşkın bakışlar gelmişti.
"Teyze?"
Afallamış bir şekilde şaşkınlığını dile getirirken arkamı döndüm usulca.
Bu sefer gerçekten odama kapanıp uyumak istiyordum. Uyumak ve bir daha uyanamamak. Yavaş adımlarla merdivenlere doğru ilerlerken arkamdan kimse gelmiyordu.
Kimse kolumdan da tutup çevirmedi ben o merdivenleri çıkarken.
İnsanlar aptaldı.
Gözlerimden süzülüp giden yaşları elimin tersiyle sildikten sonra güneş ışığıyla karşılaşmak gözlerimi acıtmıştı. Parmaklarımı gözlerime siper ettikten sonra odama doğru ilerlemiştim hızlıca.
***
Hazal arkasını dönüp merdivenlere doğru ilerlerken peşinden gitmek istesem de vücudum beynimin verdiği komutlara uymuyordu. Her şey benden bağımsız gelişiyordu sanki zaman durmuş saatler bozulmuştu.
Teyzem kafasını onaylamaz bir şekilde sallarken gözlerim yerde kendinden geçmiş pastaya çevrildi. Hazal sadece iyilik yapmak istemişti, hayatımda ilk defa teyzemden başka birisi beni düşünüyordu.
O benim iyiliğimi düşünürken ben ise onu elimin tersiyle itmiş sürprizine tekme atmıştım.
Şu an yerin dibi olsa ilk gidecek ben olurdum kesinlikle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKVA (TAMAMLANDI)
Narrativa generaleSesi duyuyor musun? Bu sesler delilerin bağırışları. Burası neresi mi? Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi. Hayır. Bildiğiniz tımarhane burası. Onca delinin içinde, sinir krizleri geçiriyor diye kalır mı birisi? Ben kalı...