32.BÖLÜM -Seçim-

5.3K 344 34
                                    

"Üşüdüysen söyle sevgilim,
Seni bir kat daha seveyim."
Cemal Süreyya

Önümdeki çimenliğe gözümü diktiğimde vücudumun titrediğini hissetmiştim. Yere sert çarpmanın etkisiyle acıyan dizlerime gözyaşlarım damlarken meraklı insan topluluğu etrafımda toplanmaya başlamıştı bile.

Burak da önümde eğildikten sonra omuzlarımı kavradı sıkıca. "O çocuk mu aradı yine seni? Her aradığında, gördüğünde ağlıyorsun Hazal! Seni mutsuz eden birisini sevmeye bu kadar mı meraklısın?"

Titreyen parmaklarımı hızlıca havaya kaldırıp tokat atmıştım Burak'a. "Bu benim meselem Burak, seni ilgilendirmez!"

"Peki öyleyse." Çöktüğü yerden hızlıca kalkarken dizlerindeki toprağı silkeledi sertçe. "Başkalarının meselesi beni ilgilendirmiyor. Ben gidiyorum."

**

İki gün geçmişti aradan. Bugün teyzesinin cenaze işlemleri gerçekleşecekti. Efdal'i görmemiştim henüz, görmeye de hazır değildim sanırım. Onun bakışları hüzünle titrese, benim içim erirdi. Şimdi onun yıkılmış halini görmeye hazır değildim ki.

Boş duvara odaklanmış gözlerimden süzülen yaşı sildim parmağımın ucuyla. Artık ağlamak benim için bir şey ifade etmez olmuştu. Arada bir yaşarıyordu gözlerim, süzülüyordu yanaklarımdan gözyaşları.

İfadesiz suratımı görenler tekrar hastaneye yatmam gerektiğini düşünür olmuştu son zamanlarda. Donuk birisi illa ilaçla mı düzeltilirdi peki? Neden insanlar biraz mutlu edeyim diye düşünmeyip direk hastaneye bağlıyorlardı işi?

Telefon müziğini duyduğumda garipsemiştim bir an. Kırılan telefonun yerini alan telefonumun müziğine alışmamış olduğumdan olsa gerek, açma isteği duymamıştım.

Gözümün ucuyla arayan kişiyi gördüğümde heyecanla telefona gitmişti ellerim. Gitmişti gitmesine, ama arama sonlanmıştı. Ardından da gelen yeni bir mesaj.

"Sana ihtiyacım var. Cenazeye gelecek misin?"

Mesajı okuduğumda saçma sapan bir gülümseme olmuştu yüzümde. Teyzesi aklıma geldiğinde yüzümdeki gülümseme silinirken yeni bir mesaj gönderdim ben de hızlıca.

"İhtiyacın olmasa da gelirim. Ben sana hep gelirim, yeter ki sen benden çok uzağa gitme."

Telefonu kapattıktan sonra hızlıca yatağımda doğrulup kendime baktım dolabın yanındaki boy aynasından. Tenim her zamankinden solgun duruyordu, göz altlarım çökmüştü sanki. Tişörtümü hafifçe yukarı kaldırdığımda son zamanlarda gerçekten zayıfladığımı fark etmiştim. Kullandığım ilaçlar iştahımı kesiyordu.

Hızla dolabıma ilerleyip siyah birkaç parça kıyafet yatağın üstüne attıktan sonra rastgele bir pantolon ve gömlek seçtikten sonra hızlıca üstüme geçirdim. Saçlarıma da ellerimle şekil verdikten sonra çantamı toparlayıp hızla merdivenlere yöneldim.

Sabahın erken saatleri olduğundan daha kimse ortalıkta yoktu. Evde yaşayan yabancıya dönmüştüm zaten, sadece uyumak için odamı kullanıyordum o kadar.

Soğuk havanın etkisiyle üstüme aldığım kabana sarıldım sıkıca. Efdal'in yaşadıkları evin adresi elimdeydi ama nasıl gideceğimi bilmediğimden taksi çağırmıştım.

Cüzdanımda biriktirmiş olduğum para beni idare ederdi.

Taksiyle bir süre ilerledikten sonra kalabalık bir evin önünde durmuştuk. Parayı ödeyip inerken dizlerimin titrediğini hissetmiştim. Efdal'in özlemi bende o kadar çok büyümüştü ki, herkesi unutup ona sarılmak istiyordum sadece.

AKVA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin