19.BÖLÜM -Okul-

7.4K 485 85
                                    


"Yarayla alay eder, yaralanmamış olan."

W. Shakespeare 

İçimdeki huzursuzluk git gide artarken Buse kulağıma yasladığım telefonu çekip almıştı hızlıca. Hareket sistemim durmuşçasına yerimden dahi kıpırdayamazken Gürkan da hızla bize yaklaşmıştı.

"Siz tanışıyor musunuz?"

Şaşkınca bize bakan Buse'ye karşı o an olabilecek en boş bakışlarımla cevap vermiştim. Herhangi bir şey dememe izin vermemişti zaten hızla yanımıza gelen Gürkan.

"Buse, annem sana bu anahtarı vermemi istedi."

Gürkan, Buse'nin eline anahtarı bıraktıktan sonra bana döndürmüştü bakışlarını. Yüzündeki en gevşek sırıtmasıyla birlikte.

"Sonunda ait olduğun yere gelmişsin Hazal."

O an toparladım kendimi nedense birden.

"Benim ait olduğum dünya burası değil. Ait olduğum dünyanın içinde sadece Efdal olmalı." dedim en sert bakışlarımı ona doğru yönlendirilmişken. Çatılmış kaşlarım bakış alanımı da kısıtlıyordu. Ama yine de bu onun gülümseyen suratını görmeme engel olmadığı için bir kez daha sövmüştüm kendi kendime.

"Ama bu dünyanda Efdal'e yer yok."

Üstüne yumruk çakmayı istediğim o gülümseyiş yüzünde daha da yayılırken cevap vermemi beklememiş ve hızlıca çıkışa doğru ilerlemişti. Biliyordu o da, haklı olduğunu.

Hızla bankın kenarına bir tekme savurmuştum sinirle. Çarpan ayağımın acısıyla seke seke vurduğum banka oturduktan sonra kafamı ellerimin arasına almıştım.

Saç diplerimi sinirle sıkarken neredeyse kökünden kopacak gibi hissettirse de, gariptir ki acımıyordu. Ruhumun acısının altında ezilen bedenime işlemiyordu fiziki acılar.

Buse kısa süreli şaşkınlığın ardından parmaklarımı saçlarımdan uzaklaştırıp bileklerimi ellerinin arasına kilitlemişti. "Hazal neler oluyor, abimi nereden tanıyorsun?"

"Senin abin mi vardı ya?" Dedim sinirli bakışlarımı ona doğru yönlendirirken. "Ben neden bunu bilmiyorum ki.."

"Küçükken o çok istediği psikoloji bölümünü kazanabilmek için odasından dahi çıkmazdı. O yüzden bilmezsin sen."

Kafamda silinen soru işaretleriyle birlikte kafamı sallamıştım. Birden aklıma Efdal'in suratına telefonu kapattığımız gelince hızla Buse'ye döndüm tekrar. "Buse, Efdal!"

Elindeki telefonu hızla bana uzatırken hareketlerimden korkmuştu sanırım. "Hazal, bu çocuktan vazgeçmelisin sağlığın için."

Söylediklerine karşın saçma bir gülümseme gönderdikten sonra telefona dönmüştüm tekrar. Rehbere girip son aranan numaraya tıkladığımda sabırsızlıkla bacağımı titretiyordum heyecandan. Telefon çalarken en sonunda dayanamayıp çardağın içinde dolanmaya başlamıştım.

Ama açan olmamıştı.

Yarım saatlik aramaların ardından umutsuzluğa kapılmak istemediğim için tekrar tuşlamıştım numarayı. Buse hareketlerime dayanamayıp yanan kulağımdan telefonu çektikten sonra hızla arka cebine koydu.

"Yeter artık bu kadar, açmıyor işte."

"Senin yüzünden... Suratına kapattın." Dedim dolu gözlerimle ona bakarken. O ise umursamazca omuzlarını sallamıştı cevap olarak.

AKVA (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin